HINCAL ULUÇ

Sıradan sandığımız şeylerdedir, mutluluk!..

"<ı>'Kahvaltı <ı>etmenin <ı>dayanılmaz <ı>romantizmi' <ı>başlıklı <ı>yazınızı <ı>okudum. <ı>Arada <ı>bir <ı>bende <ı>hayal <ı>kırıklığı <ı>yaratacak <ı>yazılar <ı>yazdığınızı <ı>söylemek <ı>isterim.
<ı>Herkes <ı>sevgilisiyle <ı>bahsettiğiniz <ı>kahvaltıları, <ı>hatta <ı>romantizmin <ı>daha <ı>cilalı <ı>olanlarını <ı>yaşar.
<ı>Yazdıklarınız <ı>çok <ı>sıradan <ı>geldi, <ı>sayfayı <ı>ziyan <ı>etmişsiniz <ı>hissine <ı>kapıldım <ı>bi <ı>an.
<ı>Bir <ı>yazar <ı>için <ı>en <ı>acı <ı>verici <ı>şey <ı>okurlarını <ı>kaybetmek <ı>olmalı, <ı>değil <ı>mi?
<ı>Siz <ı>daha <ı>iyi <ı>bilirsiniz.
<ı>Sevgiyle <ı>kalın"

diyor okur Haluk..
Geçen hafta sevgiliye hazırladığım bir pazar kahvaltısını anlatmıştım.. Ve onu, benim gönlümü, coşkumu, keyfimi ve sevgimi katarak hazırladığım sofrada seyretmenin nasıl bir mutluluk anı olduğunu..
Haluk'un mektubunu okurken üzüldüm.. Kendi adıma değil.. Onun için..
İşte "Mutluluk" dediğimiz şeyi asla bulamayacaklardan biri daha muhtemelen..
Simenon'un anekdotunu kaç kez yazdım..
Üstad, tüm eserlerini Paris'te Eyfel Kulesi'nin içindeki bir lokantada yazarmış..
Gazeteci sormuş.. "Kuleyi bu kadar çok mu seviyorsunuz?.."
"Tersine" demiş, Simenon.. "Bu kentte bu lanet kulenin görünmediği tek yer burası.."
Bir şeyin tam içinde iseniz görmeniz, fark etmeniz zordur..
Mutluluk da işte tam bu tarife uyar..
Hayat boyu mutluluğu bulamadığından şikayet edenlerin çoğu, aslında mutluluğun tam da göbeğinde yaşayanlardır..
Sıradan şeylerdeki güzelliği göremeyen, sıradan şeylerdeki duygusallığı hissedemeyenler.. Yani.. Çoğu zaman çok sıradan görülen şeylerin, aslında nasıl bir mutluluk kaynağı olduğunun farkına varmayanlar..
Mutluluğu tırmanılmaz dağın doruklarında sandıkları için, eteklerinde yürürken ezdikleri çiçekleri göremeyen ve koklayamayanlar..
Sanırım sevgili Haluk da bunlardan biri..
Hayatta yaşanmaya, anlatılmaya, dikkate alınmaya, farkına varılmaya değen şeylerin ille de olağanüstü, en azından çok cilalanmış şeyler olduğunu sananlardan yani..
Filmleri ele ele seyreden milyonlarca çift var..
Peki bir filmin romantik bir anında, sevgilinin elinin onu elini araması, bulması ve sımsıcak sıkmasının nasıl bir mutluluk olduğunun farkına varan..
O öyle bir andır ki, oturur sütunlar dolusu yazarım..
Anlayana ne mutlu..
"Ne var bunda.. Herkes elele film seyrediyor" diyenlerin ise öğrenecekleri o kadar çok şey var ki, yaşamdan..
Sevgili Haluk,
Senin için gerçekten üzüldüm..
Ben mi?..
Böylesine sıradan, böylesine cilalanmamış şeyleri yazmaya devam edeceğim..
Mutluğun sıradan yaşamdan çok farklı şey olduğunu sananlara da yararım olur diye..
Benim için üzülme.. Okurum azalmaz, merak etme..
O yazıma gelen telefon, kısa mesaj ve e-mailin haddi hesabı yoktu..
Senin yazdığın ise, yüzlerin içinde tek..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.