Sevginin hikâyesi!.

(Bu yazı 02.08.1993'te yayınlandı..)
ÇAĞIMIZI, dünyamızı, insanımızı kurtaracak, sihirli sözcük bu.. Sevgi.. Çözmeyeceği sorun yok.. Birbirimizi sevsek, mesela, trafik sorununu çözeriz. Bir insanı, bir hayvanı, bir bitkiyi, bir şeyi sevsek, hele hele, bir de sevildiğimizi hissetsek, ne mutlu oluruz. Sevgi dolu bir bakış, bir minik sevgi sözcüğü, insanın içinde kıpırdayan bir tatlı sevgi hissi nasıl mucizeler yaratır bilseniz. Gariptir, çoğumuzun ömrü, sevgiyi aramakla geçer. Her yerde olan sevgiyi.. İçimizi dolduran sevgiyi.. Evet, içimizi dolduran.. Ortaya çıkarmaya korktuğumuz, belki de utandığımız için, sahip olmadığımızı sandığımız, o dolu dolu sevgiyi, gider dünyanın öbür ucunda aramaya kalkarız. Esin Yıldırım şirin bir minik öykü yazmış, sevgi üzerine.. Okurken duygulanıyor insan. Sevgiyi arayan insanın öyküsü bu.. Bulmuş da sonunda.. Ama bulduğunu hep kendine kullanmış, paylaşmayı hiç düşünmemiş ve sonunda.. İyisi mi, siz, Esin'i okuyun şimdi..
***
<ı>Sevgiyi <ı>her <ı>yerde <ı>aramış <ı>insanoğlu. <ı>Bulmaya <ı>çalışmış <ı>uzun <ı>yılar <ı>boyu. <ı>Sormuş <ı>her <ı>gittiği <ı>yerde <ı>"Nerededir <ı>bu <ı>sevgi" <ı>diye. <ı>Derken <ı>kaldırmış <ı>başını <ı>bakmış <ı>gökyüzüne <ı>ona <ı>"sevgi" <ı>demiş, <ı>yeni <ı>doğan <ı>güneşte, <ı>bir <ı>çiçekte, <ı>anne <ı>yavrusunda <ı>bulmuş <ı>sevgiyi. <ı>Sevmiş <ı>sevgiyi. <ı>Sırf <ı>kendi <ı>için <ı>kullanmaya, <ı>başlamış <ı>sevgiyi, <ı>hiç <ı>düşünmemiş <ı>o <ı>zaman <ı>bir <ı>gün <ı>biter <ı>diye. <ı>Ne <ı>sevdiği <ı>şeyleri <ı>korumayı <ı>bilmiş, <ı>ne <ı>de <ı>doğru <ı>düzgün <ı>sevmeyi, <ı>sevgiyi <ı>paylaşmayı. <ı>Sevgisiz <ı>nasıl <ı>yaşayacağını <ı>düşünmemiş. <ı>"Ben <ı>kullanayım <ı>ya <ı>yeter" <ı>demiş. <ı>Anlamamış <ı>sevginin <ı>paylaşıldıkça <ı>büyüdüğünü. <ı>Sevgi <ı>gözünü <ı>kör <ı>etmiş <ı>insanoğlunun, <ı>sevdiği <ı>şeyleri <ı>yok <ı>etmeye <ı>başlamış <ı>bir <ı>bir.
<ı>Günlerden <ı>bir <ı>gün <ı>gökyüzü <ı>kararmış, <ı>çiçekler <ı>azalmış, <ı>kuşlar <ı>ötmez, <ı>çocuklar <ı>neşeyle <ı>gülmez <ı>olmuş..
<ı>Sevgiyi <ı>unutmuş <ı>mu <ı>insanoğlu, <ı>yoksa <ı>"Bu <ı>kadar <ı>yeter" <ı>mi <ı>demiş <ı>bilinmez.