HINCAL ULUÇ

"Babacığım" diye haykıran kız?

Ekim 1962. Cezaevi önünde görülmemiş kalabalık. Bunlar, hırsız yankesici akrabasına benzemiyor.
İşte beklenen an. Mahkumlar cezaevi kapısından çıkıyorlar.
Kalabalık sallanıyor. Gözyaşları, bağrışmalar:
-Şemi bey!.. Şemi bey!..
Kravatlı bir mahkum seslenenlere bakınıyor. Kim?
Şemi Ergin. Eski Ulaştırma Bakanı.
Sonra, dinç bir adam özgürlüğe adım atıyor.
Eski büyük futbolcu. Galatasaraylı Aslan nihat.
Hepsi de şık mahkumların.
Hele biri çıkıyor ki, spor ceket, boynunda fular. Dalgalı saçları ak.
Güzel yüzüne mahpushane rengi oturmuş. O renk: Acı, soluk sarı-pembedir.
Yüzlerinde farklı bir renk ve acı taşır mahkumlar. Ve o acıların sesi vardır. Atılmamış çığlıkların sesi ki, sadece mahpus kulağı duyar.
Ak saçlı mahkuma sarılan genç çok ünlü. Galatasaray ve Milli Takım Kaptanı Turgay Şeren:
"Dayıcığım geçmiş olsun" diyor.
Sonra iki genç daha gelip, "Dayıcığım" diyerek o adama sarılıyor. Biri, Turgay'ın ağabeyi Oğuz, diğeri gazeteci Ergil Tezerdi.
Salıverilenler siyasilerdi. 27 Mayıs sonrası mahkum edilen Demokrat Parti milletvekilleri, bakanları...
O ak saçlı adam gazetecilikte ilk patronum, hocam, büyük hayranlığımdı.
Adı: Mithat Perin idi.
Mağrur ve sinirliydi. Onun, iyi gazetecilik uğruna yaşadığı gerilimi, öldüresiye yıpranmayı, nankörlükle sık karşılaşmayı miras aldığımda "sinirli" olmasının kaynağını anlayacaktım.
Mithat Bey, "Ulusun kamusal ve siyasal yaşamına katkıda bulunmak" ve de "demokrasinin bütünleyicisi olmak"amaçlarıyla gazetecilik yaptı.
TV kanallarının vatandaşa "Beyni yıkanması gereken tüketici"muamelesi yaptığı yeni medya (!) çağını iyi ki görmedi.
Rahmetli Mithat Bey'in hapisten çıkışına ne zaman dalsam, ince bir kız sesi duyarım hep.
Kız, "Babacığım!.." diye bağırır.
O fotoğraf gözümün önüne gelir. Mahkum baba, ona sarılan biri erkek, diğeri kız iki evladı.
Kızın adı: Nazlı Çavuşoğlu idi. Yani, geleceğin Nazlı Ilıcak'ı...
Toptaşı Cezaevi önünde kardeşi Ömer ile birlikte babası Bakan muammer Çavuşoğlu'nun çıkışını beklemişlerdi. Muammer Bey, muhalefetin bile saygısını kazanmış örnek siyasetçiydi.
Babasının hapse girmesi genç Nazlı'da derin izler bırakmıştı. Gazeteci oldu, inandığını savundu. Söyleyeceğini içine atmayı gurur meselesi yaptı.
Hapse girdi.
Bugünkü zindeliği sanırım babasının anısına daha çok şey yapması gerektiği inancından kaynaklanıyor.
tyener05@hotmail.com

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.