Bin sözden değerli bir resim!..
Bazı okurlar da ayni sertlikte beni eleştirdiler..
"Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar da sıraya girmiyor.. Onları da böyle eleştiriyor musun?."
Böyle diyenler, yazıları herhalde çok yüzeysel okuyorlar. "Bu adam ne diyor, ne demek istiyor" diye düşünmeden kaleme sarılıyorlar..
Yani ya, klavyenin başına geçiyorlar..
Ben, en başından, bu sisteme karşı olduğumu hep yazdım. İşin çığırından çıkması, Cevdet Sunay'ın Cumhurbaşkanlığı ile başladı. Sunay, Köşk'ten çıkma kararı aldığı zaman, (Yola çıktığı zaman değil) Köşk'le gideceği yer neresi ise oraya kadar giden bütün yollar boşaltılır, o yollara açılan yollar da kesilirdi.
Biz Ankaralılar bekle Allah beklerdik.
Hürriyet'ti galiba "Savulun Sunay geliyor" diye manşet atan..
Ondan sonra, artarak gitti.
Başbakanın İstanbul'a her gelişinde, hava alanından gideceği yere kadar her beş metreye bir polis dikildiğini, yolların hem de nasıl kesildiğini, trafiğin nasıl allak bullak olduğunu en az kırk defa yazdım.
Şimdi böyle bir ortamda "Ana Muhalefet Lideri"nden ne beklersiniz?. "Ben gelince, bu işler düzelecek!.."
Hayır.. O da tıpkısının aynisi..
O zaman oyumu niye ona vereceğim, neyi, niye değiştireceğim, söyler misiniz?.
Gelen mektuplardan ikisini size aynen nakletmek istedim. Biri içerden, biri dışardan..
İlki Kanada'dan, sıkı okurumuz Gönül Oran'dan..
"Bu yazınız beni 1996 Atlanta Olimpiyatları'na götürdü:
Gönüllü tercüman olarak Olimpiyatlarda görevliydim. Arka kapıda sigara içerken, kadife pantolonlu, sarı gömleğinin kolları dirseğe kadar sıvanmış, ayaklarında bir çift timberland bir adam, elini kolunu sallayarak stada girince kapıda görevli güvenlikçiye, böyle serbestçe içeriye dalan adamın kim olduğunu sordum.
'İsveç Kralı' dedi!.
Genç bir kardeşiniz olarak sizi kutluyorum.
Şimdi size ekte göstermiş olduğum resme bakarsanız, ülkemizi 1950'li yıllarda yönetenlerin insanlara ne kadar saygılı olduklarını görecekseniz. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderes, oylarını kullanmak için, halkın içinde sıraya girmişler. Bu resim şimdiki kuşaklara masal gibi gelebilir ama, gerçeğin ta kendisi.. Sizinle ve okurlarınızla paylaşmak istedim."
Yukarıdaki resme dikkatli bakın.. Sonra oturun düşünün, düşünebildiğiniz kadar. Halk kuyrukta.. Altıncı sıranın başında elinde şapkasını tutup saygılı bir duruşla sırasını bekleyen, devrin Başbakanı Adnan Menderes. Onun yanındaki papyonlu, Cumhurbaşkanı Celal Bayar.. Masal gibi değil mi?. Peki korumalar, protokol görevlileri.. Güldürmeyin beni..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.