HINCAL ULUÇ

Bir başkadır benim memleketim, gerçekten...

TRT Müzik'te hoş bir Ayten Alpman'ı anma programı vardı. Hem sanatçı, hem de insan olarak taptığım kişilerdendir, Ayten..
Dostum, arkadaşımdı.. Gözlerim nemlenerek izledim onun, şarkılarıyla süslenmiş yaşam öyküsünü, bu karantina günlerinde..
...ve anılarım canlandı, gözlerimdeki buğuların arasında.. Programda Ayten'i anlatan ses, "Hayatının en önemli, en anlamlı ve onu bütün ülkeye tanıtan şarkısıydı" derken ve arkada Ayten'in sesi duyulurken..
"Havasına suyuna
Taşına toprağına..
Bin can feda
Benim güzel yurduma.."

*

Sene 1972. Mevsim yaz.. Cüneyt Ağbiyle (Koryürek), Delta Ajans'ta çalışıyorum.. Odamın kapısı açıldı. Ahmet içeri girdi. Dr. Ahmet Kurtaran.. O benim dişçim. Ben onun meneceriyim, Modern Folk Üçlüsü'nden.
"Boss, sana yeni Ayten Alpman plağı getirdim. Seversin" dedi..
Çantama koydum.. Akşam evde dinledim.. Bayıldım.. Bayıldım..
20 Ağustos'ta İzmir Fuarı var.. Fuar demek, Açık Hava Müzik Festivali demek.. Fuar içindeki, Kübana, Mogambo, Göl gibi bir yığın gazinoda Türkiye'de sanatçı diye kim varsa toplanıyor.. Bir aile bahçesi var mesela.. İkram sadece çay.. Kapısında abartmıyorum döne döne bir kilometre kuyruk.. Yanında yukardan aşağı neon liste.. Üşenmedim saydım, 34 sanatçı..
Akşam sekizde başlıyor, sabaha karşı beşte bitiyor program, çay bahçesinde..
Öyle fuardı.

Biz Saffet'in Mogambo'sunda, Özdemir Erdoğan ile romantiklere, aşıklara çalıyoruz. En sakin yer.
Hemen bütün sanatçılar o zamanın efsanesi, Dünya Efsanesi Büyük Efes'te kalıyoruz. Gecede aldığımız para, Efes'te bir günlük kalma ve o efsane havuz başında yeme içme ve eğlenmemize gidiyor. Fuat bize para kazandırmıyor. Krallar gibi tatil yaptırıyor..
Bir gün baktım.. Ayten de havuzun başında güneşleniyor.. Koştum yanına..
Sarıldık..
"Yahu harika bir şarkı yapmışsın.
Öldüm bayıldım" dedim.. İzin ver de, çocuklar repertuarlarına alsınlar.. Çok güzel 'Bis' parçası olur.." Acı acı güldü..
"Hangi harika şarkı?. Hangi harika plak" dedi.. Anlattı.. O devir ülkemde yokluk zamanı..
Kahve bile yok.. Kahvehaneye giderseniz, nohut kahvesi veriyorlar. Öyle..
Plak ham maddesi plastik de altın değerinde..
Ziyan etmemek için bir sistem bulmuşlar.. Önce 300 tane basıyorlar.. Ankara, İstanbul ve İzmir'in en çok satan plakçılarına dağıtıyorlar. Ordaki satış durumu ve hızına göre, ilk baskı sayısını ayarlıyorlar..
Ayten'in plağı hiç satmamış. Asıl baskı da hiç yapılmamış..
"Yahu bir şanssızlık olmuştur.. Bastır plak şirketine, yeniden bassınlar" diye ısrar ettim.
Bu defa acı acı güldü Ayten..
İlk 300 denemesi on tane bile satmayınca, plağın kalıbını bile eritmişler.
"Kalıp maddesi ithal ve çok pahalı..
Bu yüzden plakçılar masraf olmasın diye satmayan plak kalıplarını eritip yeniden kullanıyorlar.
Benimki eritildi" dedi.
"Sen gene de bastır.
Gerekirse plak şirketini değiştir ama bastır bu plağı" dedim..
Fuar bitti. Evli evine, köylü köyüne döndü.
Ankara'ya döndüm ben de..
Meğer, hayatımın ilk karantinasına dönermişim.. Tam bir sene kalacağım hastaneye..
Bugünkü yanında zem zemle yıkanmış kalır.
Çünkü o karantina günlerinde üstelik umudumu ve yaşama arzumu da kaybetmiş, ölümü bekler olmuştum.
1973 ilkbaharında Ayten geldi, hastaneye.. Hoş beş ettik.. Aklımda hala şarkısı..
"Ah Ayten ah!. O plağı yeniden yapmadın. İçimde ukde.. Gözüm açık gidecek" dedim..
Felaket günler iyice ağırlaştı. Sonra çok anlattım, biliyorsunuz.. Kendime geldim. Yaşama arzum ve umudum geri döndü. İyileşmeye başladım..
Ayten bir daha geldi, hastaneye..
"Sana haber vermeye geldim" dedi.. "Plağı bir daha bastırdım, sırf senin hatrın için.. TRT'ye denetime de gönderdik.." Sonra 1974.. Kıbrıs harekatı.. TRT harekat boyunca Ayten'in şarkısını milli marş yapmaz mı?. Sabahtan akşama durmadan çalıyor..
"Havasına suyuna
Taşına toprağına.."

*

Sonrası efsane.. Bugün hala Efsane!.

***



Ve şarkının hikayesi...
Şimdi de size, "Memleketim" şarkısının öyküsünü anlatmamı ister misiniz?.
Ayten Alpman, ülkenin en ünlü caz şarkıcısı idi, "Aranjman" modası çıktığında..
"Aranjman" üzerine Türkçe söz yazılmış, Batı şarkılar türüne halk arasında verilen addı.
Sonradan eşi olacak İlhan Gencer'le Taksim'in ünlü Çatı Kulübü'nde, İngilizce, Fransızca, İtalyanca söyleyen Ayten'i, aranjmana ilk ünlü hit aranjmanımız "Bak bir varmış, bir yokmuş eski günlerde"yi yapan İlhan Ağbi mi ikna etti, yoksa muhteşem sözleri yazan ve şarkıya adeta imza atan Fikret Şenes mi, bilemem..
Yıllar sonra aradım ve buldum..
Fikret Şenes, Mireille Mathieu'nün dünyaca ünlendirdiği "L'Aveugle/ Kör Adam" şarkısına Türkçe söz yazmıştı aslında.. Ama, L'Aveugle de orijinal değildi..
Moşe Nadir takma adını kullanan Yitzchak Rayz adlı bir Amerikalı yazarın sözlerini yazıp, Alan Scheer'in seslendirdiği "Rabbi Elimelekh" adlı Yahudi halk şarkısından aktarmaydı.
Dünya bu şarkıyı ilk defa sürgüne gönderilen bir Rus Yahudi köyünün öyküsünü anlatan Damdaki Kemancı müzikalinde dinlemişti.. Ben de orda dinlemişim ilk, Ankara'da.. Cüneyt Gökçer sütçü Tevye'yi oynarken.. O zaman farkına bile varmamışım, o müthiş müzikali en az yirmi kez sahnede, bir o kadar da, Topol'un Teyve'yi oynadığı filminde izlerken..
Bu "Birleşme", bir olma, "Biz" olma günlerinde en büyük sığınağımız niye müzik şimdi anlatabildim mi?.
Haşo, Sunay ve Nebil'le yaptığımız Tel Aviv, Kudüs gezimizde, başta "Jerusalem" (Bizim çocuklar okurdu) Yahudi Halk Şarkıları albümleri bulmak için girdiğim bütün müzik dükkanları İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay afişleri ve plaklarıyla doluyken, benim aradığım Geleneksel Yahudi şarkıları niye hiçbirinde yoktu, onu da benim çok sonra anladığım gibi..
İnsanlar kopsa da, şarkıları kopmuyor, dilden dile, kuşaktan kuşağa aktarılıp gidiyorlar, çünkü..
Haşo nasıl Yunan Zeybeği oynamıştı, Gümülcine'deki tavernada..
Ben nasıl Atinalı kızlarla "Çiftetelli Turkika/ Niksarın Fidanları" diye oynamıştım, Plaka'da, Kenan (Onuk) pist kenarında, diz çökmüş Yunan delikanlılarıyla birlikte alkış tutarken..
Müzik evrensel ve ebedi..

***


Tebessüm
Karı koca fena halde kavgaya tutuşmuşlardı. Adam, karısına öfkeyle bağırdı..
"Nasıl hem bu kadar güzel, hem de bu kadar aptal olabiliyorsun, anlayamıyorum.."
Karısı sakin sakin cevap verdi.
"İzin ver de anlatayım. Tanrı beni bu kadar güzel yarattı ki, beni sevesin. Ve bu kadar aptal yarattı ki, ben de seni seveyim."
Sevdiğim Laflar
"Hiçbir iyilik sahtelikle bir arada gitmez." Aristoteles

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.