Yalvarıyorum size! Lütfen onlara yardım edin!
İşte öyle bir acı yaşanıyor şu anda Pakistan'da.
Tarifi gerçekten imkânsız bir acı.
Düşünün lütfen. Bir yanda tarihin en büyük sel felaketinin yarattığı korkunç tahribat! Diğer yanda ise 50 derecelere vurduğu söylenen nemli ve pis kokulu bir hava.
Bu satırları size İslamabad kentinden yazıyorum.
Evet burada asayiş berkemal ancak helikopterle topu topu 45 dakika uzaklıktaki Nowshera'da berbat!
Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde sabahın çok erken saatlerinde gittiğimiz sel felaketinin yaşandığı bölgeden yaklaşık 1 saat önce döndük.
Emin olun hepimiz şaşkınız.
Bunalımdayız adeta.
Sus pusuz.
Evet. Görüyorduk, okuyorduk, izliyorduk buralarda nasıl bir felaket yaşandığını! İçimiz kan ağlıyordu. Üzülüyorduk. Pakistan halkının çaresizliğine bir nebze olsun katkı sunmak istiyorduk. Keza onun için kalktık geldik buralara.
Ancak sevgili okurlarım, itiraf etmeliyim ki kendi adıma burada yaşanan trajedinin, felaketin bu kadar üst boyutlarda olduğunu bugün olduğu gibi derinden ama çok çok derinden hissetmiyordum! Çocuklar aç... Kadınlar perişan... Adamlar zavallılık ve büyük bir çaresizlik içinde tutunmaya çalışıyorlar yeniden hayata.
Tamam, Türkiye gurur duyulacak yardımlara, organizasyonlara imza atmış Pakistan'da.
Rakamlara göre yaptığımız bağışlar ABD ve Suudi Arabistan'dan sonra üçüncü sırada geliyor.
Ama devam etmeliyiz.
Pakistan halkının acısını hissetmeye, onların acısını paylaşmaya gayret göstermeliyiz.
Karınca kararınca...
Her birey kendi çapında, kendi bütçesi ölçüsünde el vermeli Pakistan'a.
Unutmayınız ki, bu ülke çocuklarının yüzü ancak ve ancak diğer dünya insanlarının yüreklerini yüreklerinde hissedince gülebilecek.
Ancak yapılacak yardımlar sayesinde salgın hastalıklardan kurtulup yaşama dört elle sarılabilecekler.
O yüzden sevgili okurlarım. Arkadaşlarım... Dostlarım... Lütfen Pakistan'a yardım edin.
Lütfen bu yılki bağışlarınızı Pakistan'ın sel felaketi mağduru çocuklarının yüzünü güldürmek için ayırın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.