SEVİLAY YÜKSELİR

Kılıçdaroğlu şimdi ne yapmalı?

Lafı evirip çevirmeye gerek yok...
Her şey çok net ortada! O nedenle dümdüz yazmak istiyorum.
Hatırlayalım...
Ne demişti CHP milletvekili İsa Gök 12 Haziran seçimlerinin sonrası;
"Tutuklu arkadaşlarımız 'özgür bırakılana' kadar yemin etmeyeceğiz! Göreceksiniz, milyonların önünde AKP'ye diz çöktüreceğiz!" Sonra ne oldu?
Partisinin diğer vekilleri MYK'nın aldığı karar gereği kürsüde yemin ederken, o parti kararına aykırı davranarak eylemine devam etti.
Kendisine uzatılan mikrofonlara; "Arkadaşlarım yanlış yapıyor. Ben aynı yanlışı yapmayacağım. 12 Haziran sonrası hangi noktada isem hâlâ aynı noktadayım. Tutuklu arkadaşlarım, Balbay ve Haberal cezaevinden çıkana, gelip mecliste yemin edene kadar, ben de katiyen yemin etmeyeceğim! Bu kararım gerekirse sonsuza kadar devam eder!" dedi.
Peki verildi mi o özgürlük, uğruna mücadele ettiğini söylediği arkadaşlarına?
Verilmedi.
Eee o zaman?
Niye, İsa Bey, "tükürdüğünü resmen yalayan" siyasetçi pozisyonu kabul etti göz göre göre?
Niyesi ortada!
Çünkü bıçak gırtlağa dayanmıştı artık!
Bu, onun son şansıydı.
Ya tıpış tıpış o kürsüye çıkıp yemin edecekti ya da yakasındaki rozetin sökülmesine razı olacaktı.
Statü gereği sahip olduğu bir yığın imkândan, bir yığın avantajdan ve dolgun bir maaştan mahrum bırakılacaktı.
Peki, değer miydi sevgili okurlarım?
Bütün bunlara, yani o koltuğa, statüye, sağladığı imkânlara karşın karizmayı böylesine yerle bir etmeye, çizdirmeye değer miydi?
Madem raconu kestin ve dedin ki; "Yer yarılsa da dönmeyeceğim ben lafımdan!"
O zaman niye dönüyorsun be kardeşim?
Bırak gitsin milletvekilliğin!
Siyaset sadece milletvekili olunca mı yapılıyor?
O rozet olmadan siyaset yapmak mümkün değil mi?
Bin tane adam var bu ülkede, rozetsiz, kimliksiz, koltuksuz, hiçbir devlet imkânına sahip olmadan siyaset yapan. Hatta siyasete yön veren! Sen niye bunu yapmayı göze alamadın? Niye, daha büyük oynamadın?
O son noktada...
"Diz çöktüreceğim" dediğin insanların, "hadi diz çök!
Diz çök!"
alaylı alkışları arasında, yüzün yere bakarak yemin edeceğine, meclisin bahçesindeki mikrofonlara; "Dönen döndü! Ama ben dönmeyeceğim sözümden!" deseydin eğer...
O onurlu duruşunun sana kariyerinde nasıl bir kredi sağlayacağını biliyor muydun?
Ama yapamadın.
"Vekilliğim elimden gidince, mikrofonlarda gider benden. Güç de gider benden... İmkânlarım biter! Tamamen devre dışı kalırım" hezeyanlarına kapılıp tırstın!
Karizmanın yerle bir olacağını bile bile, siyaseten sıfırlanacağını göre göre milyonlarca insanın gözü önünde kendini tükettin!
Ve bunu yaparak, asıl niyetinin içeride tutuklu vekil arkadaşlarına sahip çıkmak filan olmadığını gösterdin. Tek derdinin gündeme kalmak olduğunu ispatladın.
Valla... Eğer ben Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsaydım...
Bu tutarsızlığından dolayı, seni, kulağından tuttuğum gibi kapının önüne koyardım.
Koyarken de; "Hadi kardeşim... Günlük şovlarını git başka yerde yap!" derdim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.