Şafak Pavey ve kirli provokasyonu!
Bana kirlisin demiyor! Diyemez de!
Tabii 10 kere falan izledim. Ve her izlememde şok üstüne şok yaşadım. Çünkü kadıncağız başı açıklık kirliliktir dememiş! Başı açık kadın 'kirlidir' dememiş. Yani bana kirlisin sen falan dememiş! Bir dindar insan olarak hac sonrası duygularını dile getirmiş. Evet orada bir tartışma var. Polemik konusu var. Ama benim ya da benim gibi seküler yaşam biçimini tercih etmiş kadınların dahil olabileceği bir polemik değil ki bu! Tartışma tamamen dindarları ilgilendiren bir tartışma. "Hacca giden bir kadın döndükten sonra kapanmalı mı? Kapanmamalı mı?" Şimdi ben niye üzerime alınayım bunu? Hacca mı gittim? Gittim de dönüp başımı mı açtım? Üzerine alıp tartışacak varsa o da hacca gidip geldikten sonra başını açmayı tercih eden kadınlardır. Mesela böyle bir tartışmanın içinde MHP Milletvekili Meral Akşener olabilir. Çünkü hacca gidip gelen o! Ve başını örtmeyen o! Ama ben niye alınayım ve niye kendime dert edeyim böyle bir konuyu!
Kastımı aştım
Neyse... Akşamdan beri kafamı kurcalayan bu meselede alenen Şafak Pavey'in, Bayazıt'ın sözlerini çarpıtıp alakasız bir biçimde konuşmasında kullanmasının başı açık kadınları kışkırtmaya ve başı örtülülere karşı provoke etmeye çalıştığı gerçeğini görünce sinirlendim tabii... Ve gördüğüm bu gerçek üzerine de dönüp tweet atmaya başladım. Açık açık Pavey'in yalan söylediğini ve kışkırtıcılık yaptığını yazdım. Fakat videoyu izlemeden sadece Pavey'in sözlerini referans alan grup başladı ağız dolusu hakaret ve küfürlerle saldırmaya. İşte o saldırılara cevap verme anımda öfkeye kapılıp korkunç bir yanlış yaptım ve kastımı aşarak Pavey'in 1996'da bir kolunu ve bacağını kaybettiği olayla ilgili birkaç ay evvel, vaktinde annesi Ayşe Önal'ın çok yakını olan bir arkadaşından duyduğum bir şeyi yazdım. Tabii; "Pavey yalan dünyasında yaşıyor. Bu ilk yalanı da değil! İsviçre'de bir çocuğu kurtarmak için mi yoksa kocası terk ettiği için mi trenin önüne atladı sormak lazım kendisine!" şeklinde yazdığım tweet tepkileri daha da artırdı. Bir dostumun da uyarısıyla hemen sildim yazdığım o tweeti ve özür de diledim. Ama tabii özürmüş, geri adım atmakmış falan ne çare bu ülkede! Gün boyu devam etti saldırılar. Akla hayale gelmeyecek bir linç girişimi ile karşı karşıya kaldım. Bir kadına yapılabilecek en ahlaksız küfürler ve hakaretler sosyal alemi teslim aldı. En sonunda; "Eyy Şafak Pavey! Öbür bacağın da kopsun inşallah provokatör kadın!" yazdığımı gösteren bir fotomontajı dolaşıma sokup linçin büyümesi için ellerinden geleni yaptılar. En milli meselede bile öldürsen bir araya gelemeyecek adamlar bir anda organize olup Pavey'in yalancılığını, kışkırtıcılığını, provokasyonunu bir kenara bırakıp beni gümletme derdine düştüler.
Milliyet'in iki yüzlü yayın politikası
Dün baktım bazı gazeteler de bu olayı taşımışlar sayfalarına. Varsın taşısınlar bir itirazım yok ama benim attığım o tweeti birinci sayfasından; "Kadından kadına sosyal şiddet!" başlığı ile anonslayıp okurlarına duyuran en başta Milliyet'in derdinin sadece haber yapmak ya da kadınlar arası sosyal şiddete dikkat çekmek olmadığı ortadaydı. Belli ki dertleri sosyal medyada benimle ilgili başlayan lince ortaklık etmekti. Çünkü Milliyet'in derdi o olmamış olsaydı aynı gün ve aynı saatler içerisinde kendi yazarı Nagehan Alçı hakkında Ulusalcı ve Kemalist güruhun idolü olan Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mine Kırıkkanat'ın atıp da silmediği ve özür dahi dilemediği şu iğrenç tweeti de sayfalarına taşır ve bir kınama da ona yapardı! Mine G. Kırıkkanat; "Taze kaşarın programı yayından kaldırılmış: @ ElifYldz64:Gündüzleri, "kaynım bana kaydı" akşamları, Fidan kalsın mı? Ne yapsa olmuyor işte!"
Dipnot; Bu konu burada bitmez! salıya, o gün de bitmezse çarşambaya devam edeceğim ve Şafak Pavey'in yalanlar üzerinden geliştirdiği politikasının maskesini düşüreceğim. Ve öyle belgeler, fotoğraflar koyacağım ki bütün Türkiye bir gerçeği görüp neyin ne olduğunu çok iyi anlayacak!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.