Müzik dünyasının iki başarılı ismi yeni bir ilişkiye yelken açmış.
Özellikle şu kelimenin altını çiziyorum: 'Başarılı.' Selena Gomez ve The Weeknd'den bahsediyorum.
2017'nin 'Hadi oradan!' dedirtecek çiftine şöyle bir bakınca, 'Nasıl oluyor da bu The Weeknd, Bella Hadid'in ardından Selena Gomez'le beraber olabiliyor?' diyorsunuz.
Buradaki olay; başarıya ve başarı ile gelen popülariteye aşık olmak aslında. 'Bu ikisi ne alaka?' dediğimiz nice Türk çiftimiz de var. 'Ayy bu kadın, bu adama bakar mı?' dedirten çiftler uzun yıllardır etrafımızda...
'Rüya çift' olmak, sadece fiziksel uyumla ilgili değil anlayacağınız.
O yüzden aynı tornadan çıkmış gibi görünen taş gibi vücutlar ve kalemle çizilmiş gibi bir güzellik iş yapmıyor canlarım.
Peki başarının dayanılmaz cazibesi dışında, yeni nesil aşklarda neler aranıyor?
Öncelikle ortak hobilere sahip olmak istiyorlar. Daha ilk randevuda bile birlikte geçirecekleri zamanı nasıl daha keyifli hale getirebileceklerini hesaplıyorlar.
Mesela birlikte spor yapmak hoşlarına gidiyorsa, ilk adımı mutlu bir şekilde attıklarını farz ediyorlar.
Birbirlerinin arkadaş ortamlarından keyif alıp almadıklarına bakıyorlar.
Örneğin, kadın veya erkek üniversite arkadaşları ile buluşmak istediğinde, diğeri ona eşlik ediyorsa, geçer not alıyor.
İş hayatlarının da senkronize olması gerekiyor. Çalışma saatleri, esneklikleri ve işi eve taşıyınca aynı konu üzerine konuşmaktan keyif almaları ekstra puan getiriyor.
Giyim kuşam, gardırop zevki de çok önemli. Artık çiftler; uyumlu renklerde giyinmeyi ve benzer stillere sahip olmayı çok önemsiyor.
