Geçen hafta bir arkadaşımın düğünü için Selanik'teydik. Atina- Selanik arasındaki 505 kilometrelik mesafe, otomobil ile dört buçuk-beş saat sürüyor. Düğün için Türkiye'den gelenler de oldu. Kimi uçakla bir saatte geldi; kimi de İstanbul'a 600 kilometre mesafedeki ve normalde yedi saat olan Selanik'e özel otomobili ya da otobüsle gelmeye çalıştı. Uçakla Selanik'e gelmeyi başaranlar, nikah törenine yetişti. Ancak 24 saat önce İstanbul'dan kara yoluyla gelenler, yetişemedi. Bir akşam önce saat 20.00'de yola çıkanlar, Selanik'e ancak ertesi gün saat 20.00'de, yani nikahtan bir saat sonra gelebildi. Selanik'e otobüsle gelme fikrini parlak bulanların arasındaki Selcan, Türk-Yunan sınır kapısı olan İpsala'ya 20 kilometre kala, otobüsün hareket etmediğini anlamıştı. Gece dışarıya baktığında, yüzlerce otomobil, otobüs ve kamyonun aynı yerde saydığını gördü. Türk işçiler Türkiye'deki tatil günlerini bitirmiş, çalıştıkları Avrupa ülkelerine dönüyorlardı. Bu yıl da sınır kapıları dolmuş, gurbetçilerin bu 'büyük dönüş' günlerinde çekilen ıstıraba kimse çare bulamamıştı. Selcan, arkadaşının nikahına yetişemeyeceği kaygısıyla çanta ve valizleriyle birlikte araçların arasında yürümeye başladı. Türk gümrüğündeki pasaport işlemlerinden sonra Meriç Nehri köprüsünün üzerinde yürümek yasak olduğundan, otostopla Yunan gümrüğüne gelebildi. Binlerce gurbetçi ve turistin pasaport işlemlerini yapan az sayıdaki Yunan polisindeki işlemleri de biten Selcan, saatine baktığında öğle vakti olmuştu bile... Otostop ve otobüsle İstanbul'dan hareket ettikten 24 saat sonra Selanik'e ulaşabildi, ama nikahı kaçırdı.