Fark edilmek, ilgi, şefkat ve sevgi bekliyor
Çocuklardan ne bekliyorsunuz? Çocuklarımızdan Yaren, yaz ödevi olarak günlük yazıyordu. Bir gün, "Atölyedeyim, matematik öğretmeni olacağım, aynı zamanda seramik öğretmeni olup, fakir çocuklara para almadan ders vermek istiyorum" yazmış. Bunu alması yeterli.
Onlar sizden ne bekliyor? Bütün çocuklar fark edilmek, ilgi, şefkat, sevgi bekliyor. Kapının üstündeki çiçeklere, Roman çocukların adını koyduk, duvara yazdık hepsinin ismini. O çocuklar, çiçekleri sahiplendi, mutlu oldu. Sokakta yaptığımız etkinliğe katıldı, yerde yaptılar resimlerini. Çocuklar mutlaka ailelerinde sevgi görüyor ama biz onları birey olarak kabul ediyoruz burada. Belki de hiçbir yerde görmedikleri saygıyı görüyorlar. Eve gitse evde soba yanmıyor. Tüm çocuklar gittiler bir gün, Yaren'e, "Hadi sen de git" dedim. "Ne yapayım evde yataklarla mı konuşayım. Hem ev soğuk" dedi. "Peki burada oturabilirsin" dedim, "Ödevini de yapabilirsin." Her gün burada kalıp ödevini yapan çocuklar arttı. Burası zaten ısınıyor, otursunlar bari dedim. Yani her şeye açlar. Sevgiye, ilgiye, şefkate, öğrenmeye açlar.
SAĞ BEYİNLE YARATICILIK YÖNTEMİNİ ÖĞRETTİ
Filiz Özkan, mimarlık eğitimi aldığı Amerika'da, yıllarca mimar olarak çalıştı. Çocukları olunca, onlardan ayrı kalmamak için tekrar okullara gitti, çocuklarının anaokulu, İngilizce, resim öğretmeni oldu. Türkiye'ye yeni döndü, Ekonomi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde, çizim ve stüdyo derslerine girmeye başladı. Yerleştiği Urla'da Yıldız öğretmen ile tanışması, mahallenin çocuklarına, binlerce lira ödenen okullarda bile öğretilmeyen sağ beyinle yaratıcılık yöntemiyle tanışmanın yolunu açtı. Çocuklar, Filiz Özkan sayesinde, Yıldız öğretmenin sıcak çatısı altında, ayağındaki yırtık ayakkabıyı düşünmeyi bir kenara bıraktı, üç boyutlu görmeyi, yaratıcılığı, birey olduklarını öğrendi.
Yıldızca'ya nasıl öğretmen oldunuz?
Urla'ya geldiğimde sanat sokağında kocaman, "Benimle seramik çalışmak ister misin" diye afiş asmıştı. Hemen girdim içeriye. "Evet isterim" dedim. İkinci öğrencisi oldum atölyenin. Keyifliydi. Konum olduğu için hemen çocuk derslerini de başlattık.
HAYAL GÜCÜ ÖNEMLİ
Farklı sistem öğretiyormuşsunuz çocuklara?
Çocuklara kolay öğretilen, sağ beyinle yaratıcılık eğitimi veriyorum. Sağ beyinle yaratıcılık, bir şeyi görmeyi bilmek ve gördüğünü de kağıda geçirebilmek. Bu bir yaprak da olabilir, el de olabilir ama hayalden çizmek değil. Çocuklar için müzikle çizmek, hayalle çizmek önemli ama benim yöntemimle her şeyi çizmeyi öğrensinler, sonra yine hayal gücü devreye giriyor.
Çocukların derslerini etkiliyor mu bu yöntem?
Teorik olarak çok yardım etmesi gerekiyor. Eğitim sistemini bilmiyorum ama galiba tasarım dersleri var. Öyle şeylerde yaratıcı olmalarını sağlıyor. Ezber konusunda değil. Ezberin zıddı bu. Üniversitede yararlı oluyor. Öğretim sistemim, hikayelerle. Bir karınca var. Elini böyle tutuyorsun, karıncanın bacağı koptuğu için, çok yavaş adımlarla elinin etrafında dolaşıyor. Senin elindeki kalem de o karıncanın hızıyla dolaşıyor. O zaman o eli el olarak değil, bir takım çizgiler olarak görüyorsun. Onu takip edince, elin aynısı çıkıyor. Çocuklar çok şaşırıyor. Başka bir egzersiz de tersten çizmek. Bir at resmi veriyorum onlara ama ters. Tersten çizince o at olmaktan çıkıyor, beyin onu bir sürü çizgi olarak algılıyor. O zaman sol beyni otomatik kapatmış oluyorsun. Her gün bir ressam tanıyoruz. Picasso'dan Mondrian'a tüm ressamları öğreniyor, o ressamın tarzında çizim yapıyorlar. Çocuklar, üç boyutlu düşünmeyi öğreniyor.
ATÖLYEYE GİRDİ SERAMİK DERSİ VERMEYE BAŞLADI
Hicran Çelikbilek de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde okurken, ailesi Karşıyaka'dan Urla'ya taşındı. Sanat Sokağı'nı gördüğü ilk gün, Yıldız Parlakyiğit ile tanıştı. Atölyenin sıcak havasından etkilenip, çalışmalarını burada yapmayı teklif etmek için içeri girdikten birkaç dakika sonra, kendisini fakir iki çocuğa seramik dersi verirken buldu. Şimdi bu çocuklarla birlikte olmaya, onlara seramik öğretmeye bayılıyor. Mezun olduğu okuldan bile öğrenemediği resim yapma tekniklerini, mahallenin fakir çocukları gibi torpilli olarak Filiz öğretmenden öğreniyor. Para kazanmak için ise başka atölyelere gidiyor.
Filiz Özkan: Yöntem iyi
Okullarda sağ beyinle yaratıcılık eğitimi var mı?
Ekonomi Üniversitesi'nde biraz değindim ama bu kadar değil. Bunu Amerika'da öğrenmiştim. Burada pek rastlamadım. Eminim vardır. Başarılı bir yöntem. Çünkü çocuk o yöntemi öğrendikten sonra seramiğe de işler, mimarlığa da işler. Her şeyi üç boyutlu görmeyi, kağıda aktarmayı ve yaratıcılığı öğreniyor. Bu nedenle her konuda yaratıcı olabiliyorsunuz. Bu yüksek düzey yöneticilere de ressamlara da yararlı bir şey. Ben de onu öğretmeye çalışıyorum çocuklara. Başarılı olduğumuzu sanıyorum. Seramikle birleşince derste bir çocuktan beklenmeyen şeyler çıkıyor.
Sadece çizmeyi, boyamayı öğrenmiyorlar burada değil mi?
Burada gördükleri davranıştan da etkileniyorlar. Birbirlerine karşı daha saygılı olmaya başladılar. Kötü söz, küfür yok. Okulda da birbirleriyle kavga etmiyorlar. Okulda kavga eden, bir hafta buraya gelemiyor. Kötü söz söylendiğinde kapı açılıyor, kötü söz kapıdan dışarıya atılıyor. Bir de tekme atıyoruz arkasından. Yıldız öğretmenin kuralıydı bu. Hem Yıldız öğretmenin burada koyduğu saygı kuralları hem de o yaratıcılık, kendini özgürce ifade edebilme, inanılmaz bir güven sağlıyor onlara. Bence değerli bir şey ilerisi için. Hangi meslekleri seçeceklerini merak ediyorum. Eminim hiç üniversiteye gitmesi söz konusu olmayanlar inatla üniversiteye gidecek. Çok farklı geldiler, çok farklı gidiyorlar. Bu çocuklar, çok çabuk kaybolmaya meyilliler. Bir şeyler yapmamız lazım.