Türkiye, IMF ile anlaşma konusundaki tartışmalara son noktayı koyacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "IMF ile tekrar konuşacağız, ya evet ya hayır" dedi. Dokuz Eylül Üniversitesi'nin Sabancı Kültür Sarayı'nda düzenlenen akademik yıl açılış töreninde konuşan Erdoğan, dünya tarihinin en büyük küresel ekonomik krizinin ortaya çıktığı andan itibaren Türkiye'ye reçete yazanların olduğunu söyledi. Bu dönemde "Türkiye IMF'siz bu krizi atlatamaz, Türkiye bir an önce IMF ile anlaşmalı" diyenler bulunduğuna işaret eden Erdoğan, kendilerinin ise "Hayır acelemiz yok. Bize siyasi müdahaleler yapıldığı sürece biz anlaşmayız" dediklerini anımsattı. Türkiye'nin bugünlerde IMF-Dünya Bankası yıllık toplantısına ev sahipliği yaptığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
HER ÜNİVERSİTELİYE İŞ KURALI YOK
"IMF toplantısının yapılacağı bölgeyi Türkiye 13 ayda inşa etti. Yerin dibinde 127 bin metrekarelik bir İstanbul Kongre Merkezi inşa ettik. 330 milyon liraya mal ettik. Ve burada 3 bin 500 kişilik bir ana toplantı salonundan tutunuz, aynı anda 850 toplantının yapılacağı odalara varıncaya kadar, 1500 metrekareye kadar birçok toplantı salonların olduğu merkez. Türkiye buna gücü kuvveti yeten bir ülke. IMF bunu gelip yerinde bizzat görecek ve kendileriyle tekrar konuşacağız. Ya evet, ya hayır. Biz aksi takdirde yolumuza yine devam ederiz." 2010'dan itibaren büyüme beklediklerini, krizin bitmesiyle birlikte üniversite gençliği başta olmak üzere tüm gençlerin işsizlik kaygısında biraz daha azalma olacağını kaydeden Erdoğan, işsizliği kesinlikle tek haneye düşürmek gerektiğini vurguladı. Erdoğan, öğrencileri de uyararak, "Gençler, bakınız her üniversiteyi bitiren veya tüm halk iş sahibi olur diye bir kaide yok" dedi.
'BATANLARI KURTARIP MİLLETE FATURA ÖDETMEDİK'
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında da, "Biz bu krizden etkilenmediğimizi söylemiyoruz, elbette etkilendik, bunu sadece sektörlerimiz değil, vatandaşlarımız da hissetti ama 'en az biz hissedeceğiz' dedik, en az biz hissettik'' dedi. Erdoğan, ülke olarak bu süreçte büyük yıkımlar, kitlesel felaketler, dev iflasların yaşanmadığını, batan firmaları devlet bütçesinden kurtarmak suretiyle faturayı millete de ödettirmediklerini söyledi.