Türk atletizmi, eski maratoncu, milli atlet Mehmet Terzi'ye teslim edildiğinden beri, sessiz ve derinden bir ilerleme içindeydi. Ve bu yıl, tarihinde olmayan bir şeyi başardı. Türk atletler, Helsinki Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda tam yedi madalya aldı. Bu coşkuyla milli atletizm takımı, 2012 Londra Olimpiyatları'na doğru yola çıktı. Olimpiyat kafilesi yola çıkmadan iki saat önce, bu başarının arkasındaki kahraman, Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi ile konuştum. Heyecanlıydı, iki kez atlet olarak koştuğu Olimpiyatlar'a, kafile başkanı olarak şimdi daha büyük bir sorumlulukla, heyecanla ama güvenle katılıyordu... Cebindeki nazar boncuklarını gösterdi. "Olimpiyatlar'a nazar boncuklarıyla gidiyoruz," dedi. Haklı da. Çünkü meslektaşları, daha birkaç gün önce Helsinki'de şaşkınlıkla "Türk atletizmi olarak bu duruma nasıl geldiniz?" diye sormuş. 17 yaşında koşmaya başlayan, 20 yaşında milli atlet olan ve yıllarca antrenörsüz olarak büyük başarılara imza atan Mehmet Terzi, 40 yıldır koştuğu bu maratonun boşuna olmadığını herkese ispatladı. O öyle biri ki, her atleti yakından tanıyor, onlarla daha yakın olmak ve motivasyonlarını artırmak için Twitter'ı bile kullanıyor. 05.05.1955 doğumlu olan Mehmet Terzi'nin uğurlu rakamı da beş. Ve Olimpiyatlar'dan beklediği madalya sayısı da beş! Yolunuz açık olsun. Size ve tüm yarışçılarımıza başarılar diliyoruz.
- Türk atletizm tarihinde ilkleri yaşıyoruz. Bu başarıda sizin payınız yüzde kaç?
- Üç dönemdir Türkiye Atletizm Federasyonu'na başkanlık yapıyorum. Bu duruma hemen gelmedik. Uzun yıllar emek ve çaba harcadık. Her yıl eylül-ekim gibi, sezon başlamadan önce, sporcularımız ve antrenörlerimizle periyodik toplantılar yaparız. Geçmiş yılın değerlendirmesi ve önümüzdeki sezonun planlamasını yapar, kişisel programını sporcuyla birlikte belirleriz. Sporcularımızın kişilik özelliklerini çok iyi tanıyoruz. İç içeyiz. Kimisi sakin yapıdadır, kimisi yerinde duramaz. Bizim yaklaşımlarımız da ona göre olur, kamplarını dolaşırız tek tek... Alt yapıda, 23 yaş altı gençlere baktığımızda, önceleri Balkan ve Akdeniz oyunlarını büyük başarı olarak görüyorduk, artık bütün kategorilerde Avrupa'da ve dünyada dereceler almaya başladık. Geçmişte Avrupa'da ikinci liglerde mücadele ederken, artık Avrupa'nın süper ligindeyiz ve en kuvvetli 12 ülkenin arasında, beşinci sıradayız. Helsinki'deki Avrupa Şampiyonası'nda dört altın, iki gümüş, bir bronz madalya ile ve 16 final ve 21 yarı final koşan sporcumuz oldu. Finalde yarışmak, madalya almak kadar önemlidir.
- Olimpiyatlar'da başarı, dünya rekorlarıyla ölçülüyor. Olimpiyat sporcularının performansı, bilim ve teknolojiyle destekleniyor. Sporcunun arkasında çok ciddi bir ekip var. Türkiye bu açıdan gelişmiş ülkeler düzeyine ulaştı mı?
- Göreve gelir gelmez, atletizmi kurumsal bir yapıya kavuşturmak için çaba sarf ettim. Profesyonel olarak çalışıyoruz. Her sporcunun kendi özel doktoru olduğu gibi, bizim anlaşmalı hastanelerimiz, sağlık ekiplerimiz de var. Kandaki eksiklikler, zayıf olan adalelerin güçlendirilmesi, performans ölçümleri yapılıyor. Dünyada atletizmin arkasında büyük bir sektör var. Kobay gibi yetiştiriyorlar sporcuları. Bizde de o bilgiler yavaş yavaş oluşmaya başladı.
- İlk maraton koşusundan bu yana, sporcuların sürat oranı yüzde 30 artmış. Bu sporcunun performansıyla mı yoksa gelişen bilim ve teknolojiyle mi ilgili?
- Teknik ilerleme, laboratuar ve antrenman metotlarındaki değişikliklerle ilgili bir gelişme bu.
AŞK, HER SPORCUYA İYİ GELMİYOR
- Psikoloji, başarıyı ne kadar etkiliyor?
- İyi uyuyamazsa, bir şeye kafasını takarsa, bir de kazanacaksın diye üzerinde çok baskı olursa, sporcu kötü bir performans sergileyebilir. Biz sporcumuzu rahat bırakıyoruz. Bir sorunu varsa antrenörü yanına gidiyor ya da psikologla görüşüyorlar.
- Büyük yarışma öncesi aşk nasıl etkiler sporcuyu?
- Olumlu ve olumsuz etkiler. Aşk, her sporcuya iyi gelmez. Bazı sporcuları, spordan kopma noktasına getirebiliyor, bunalıma girdikleri de oluyor...
- Olimpiyat döneminde âşık olmalarını istemiyor musunuz?
- Hayır, hayır öyle değil. Kimisini çok iyi etkiliyor, kimisini de olumsuz etkiliyor. Olumlu etkilenen, zaten ilişkisiyle ilgili bize dert yanmaz. Bunu en iyi kendi antrenörleri biliyor. Antrenörleri sporculara annebabalarından daha yakın. Sporcunun tüm günü, tüm zorlukları ve mutlulukları paylaştığı kişi, antrenörü çünkü. Zaman geliyor, sporcunun doktoru oluyorsun, zaman geliyor babası oluyorsun. Yani o sporcunun her şeyi oluyorsunuz. Eğer bu birliktelik olmazsa, zaten başarı da gelmez. Mesela İhsan Alptekin ile Aslı Çakır beraber çalışıyorlardı. Antrenörsporcu olarak başlayan ilişki aşka dönüştü, evlendiler. Evlendikten sonra Aslı Çakır'ın performansında yükselme oldu. İki senedir evliler.
DOĞUM, DOĞAL DOPİNG
- Elvan Abeylegesse, Olimpiyatlar'dan önce çocuk doğurdu. 'Keşke doğurmasaydın Elvan,' dediniz mi?
- O da bilimsel bir konu. Doğum sonrası, vücuttaki bütün toksinler atılıyor, annenin vücudu yenileniyor. Doğal bir doping oluyor. Elvan'ın Olimpiyatlar'a katılamaması doğumla değil, sakatlığıyla ilgili bir durum. Eylül 2011'de doğum yaptı. Uzun bir çalışma süreci vardı ve çok iyi de hazırlanmıştı. Büyük şansı vardı.
KENDİ KABU ĞUMU ZDAN ÇIKTIK
- Motivasyonu sağlamak için Olimpiyat öncesi atletlerinize enteresan önerileriniz oldu mu? Mesela kişisel başarı kitapları okumak gibi?
- Uluslararası Atletizm Federasyonu'nun çıkardığı tüm yayınları Türkçeye çevirerek sporcularımıza dağıttık. İlk kez Pekin Olimpiyatları'na psikolog götürdük, şimdi yine götürüyoruz.
- Avrupalı meslektaşlarınız Helsinki'de 'Nasıl geldiniz bu duruma?' diye sormuş...
- Evet, devletten, sponsorluktan aldığımız bütçeyi (14 milyon lira) çok verimli kullandık. Hedeflerimizi belirledik, 48 sporcumuzu 2012 Olimpiyatları'na hazırladık. 2016 Olimpiyatlar'a 154 aday sporcumuz var. Ülkemizde yapılırsa, 2020 Olimpiyatları'na da 163 adayımız var. Sporcular antrenmanları yurtdışında da yapabiliyor. En iyi antrenman yerleri, Erzurum, Kayseri, Etiyopya, Kenya ve Almanya. Antrenörlerimiz uluslararası eğitimlere katılıyor, kendilerini yetiştiriyorlar. Karşılıklı bilgi alışverişi ve birlikte çalışma imkanı oluyor. Kendi kabuğumuzdan çıktık. En yeni bilgilerle, en yeni antrenman metotlarıyla artık dünya ile bütünleştik.
MEHMET TERZİ'NİN GÖZÜNDEN KADIN ATLETLER
GÜLCAN MINGIR ÇOK DİSİPLİNLİ
"Altyapıdan gelen, çok hırslı bir kızımız. Çok disiplinli ve profesyonelce çalışıyor. Yatması, yemek vakti belli. Antrenmanlarını genellikle değişik yerlerde yapıyor. Olimpiyat öncesi Kayseri'de yüksek rakımda antrenman yaptı. Gülcan Mıngır, en zor branşlardan biri olan 3 bin metre engellide, 9 dakika 13 saniye ile Avrupa birincisi oldu!"
ASLI ÇAKIR ALPTEKİN EVLENDİ, PERFORMANSI YÜKSELDİ
"Helsinki'de Avrupa Şampiyonası'nda, 1500 metrede birinci olan Aslı Çakır Alptekin, 1985 doğumlu. Çok mücadeleci ve uzun yıllar çalıştı. Aslı, 2011'de de başarılıydı. Ama antrenörü İhsan Alptekin'le evlendikten sonra performansı daha yükseldi. Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'nda bronz madalya aldı."
GENCİ GAMZE BULUT
"19 yaşında. Takımın en gençlerinden. Eskişehirli, benim de hemşehrim. Aynı zamanda 3 bin metre engellide Olimpiyat barajını aştı. Avrupa Şampiyonası'nda 1500 metrede ikinci geldi. Müthiş bir enerjisi var, çok çalışkan, mücadeleci bir kızımız. Onun da büyük başarılarını göreceksiniz."
NEVİN YANIT KENDİNİ AŞTI
"100 metre engellide Türkiye şampiyonu olarak tanıdınız onu. 2004 yılından bu yana, onun üzerinde çok duruyoruz. Nevin Yanıt, 2006'da Göteborg'da yapılan Avrupa Şampiyonası'nda uluslararası bazda tecrübesi olmadığı için, tabanca patlarken takozda kaldı, ilk engeli geçemedi ve yarışı terk etti. Dört yıl sonra, 2010 Barselona'da, Avrupa şampiyonu oldu. Helsinki'de de ikinci kez aynı branşta Avrupa şampiyonu oldu. 12.61 koştu, kendi rekorunu kırdı. Olimpiyatlar'da final koşacak bir derecedir bu. Biraz daha artırırsa, madalya alacaktır."