HİÇ OTOBÜSE BİNMEDİK
- Aileniz ne dedi bütün bu işlere?
- E. E: Ailemiz bu kazadan sonra duydu televizyon çalışmalarımızı. Kazadan sonra açıklama yaptık. O dönem ailemiz bize birçok şey sağlıyordu maddi anlamda da. Onların gönlünü de kazanmamız lazımdı. Kaybedecek çok şeyimiz vardı.
- C. E: Sonra bize Fatih Aksoy'dan, Paris Hilton'ın daha önce yaptığı bir program teklifi geldi. Bu kez ailemizden izin istedik, ama onlar izin vermedi. Zaten olmadı o proje. Şu anda ailemizden bir maddi destek almıyoruz. Aramız çok çok iyi değil. Karşılıklı saygı duyuyoruz, kötü bir şey olursa yanımzda olurlar.
- E. E: Bir dönem tamamen küstük. Şimdi yavaş yavaş düzeliyor aramız.
- Peki, kıskandırmak istediğiniz erkek arkadaşınızla sonra ne oldu aranızda?
- E. E: Sonra o erkek arkadaşımla küstük, barıştık sonra ayrıldık. Ama artık beraber olmasak da hâlâ birbirimizi kıskanırız. Bir dönem çok âşık olmanın verdiği bir şey belki.
- Sizin hiç çok ciddi bir ilişkiniz oldu mu? Şu an sevgiliniz var mı?
- C. E: Benim de evliliğe giden bir ilişkim oldu. Onda da âşık değildim. Şu anda da sevgilim yok.
- E. E: Benim şu anda sevgilim var.
- Dönüp baktığınızda hayattan istediğinizi aldınız mı? Bu muydu istediğiniz?
- C. E: Yaşamak istediğimizi yaşadık bugüne kadar, ama daha yaşamak istediklerimiz de var.
- Peki bu kariyer böyle nereye kadar gidecek?
- E. E: 50 yaşımıza geldiğimizde belki kadın programları, belki gece şov programı yaparız. Belki de çoluk çocuğa karışırız. Belki de altın kızlar gibi kokoş iki kız kardeş oluruz.
TÜRKİYE'DE İNSANLARIN NE PORNOLORI VAR!
- İdeal erkek var mı kafanızda?
- E. E: İdeal erkek benim erkek arkadaşım.
- C. E: Beni el üstünde taşımalı. Tipten önce hareketleri, davranışları önemli. Beni bebek gibi görmesi, bir dediğimi iki etmemesi lazım.
- Erkekler bu çok seksi pozlarınız konusunda ne düşünüyor?
- E. E: Artık o kadar seksi pozlar vermemeyi düşünüyoruz. Ama normal bikinili poz veriyoruz. Onları herkes veriyor. Aslında hata olarak görsem bile, hiçbir hatamdan pişman değilim. Türkiye'de insanların ne pornoları var! Hanımefendi gibi görülen insanların porno kasetleri var. Bizim öyle bir şeyimiz yok.
- Peki ileride çocuklarınız görüp 'Anne neden böyle yaptın?' der mi?
- E. E: Derse, 'Bak işte, hanımefendi gözükenlerin pornoları var,' derim. 'Daha fenaları var, annen çok seksiydi ve seksi pozlar verdi ama bir tek baban sahip olabildi ona,' derim.
- C. E: Herkesin özgür olması gerektiğini düşünüyorum. Biz o özgürlüğe sahibiz.
ÇOCUK YETİŞTİRMEKLE İLGİLİ DERS ALINMALI
- Çocuk sahibi olmak ister misiniz?
- C. E: Ben çok isterim, ama doğru insandan olmalı. En iyi şekilde yetişmeli. Öyle bir baba adayım yok şu anda. Biraz mükemmeliyetçiyim.
- E. E: Ben de ileride isterim. Ama şu anda öyle bir plan yok. Kendimi hazır hissetmiyorum. Daha çocuk ruhumdan kurtulduğumu düşünmüyorum.
- Peki siz çocuğunuzu nasıl yetiştirirdiniz?
- C. E: Ben çocuğumla arkadaş gibi olmak isterim. Aslında ne doğru, ne yanlış bilmiyorum. Çocuk yetiştirmekle ilgili ders alınması gerekli bence. Tiyatro okumak istese, desteklerdim mesela. Sanatla, sporla ulaşsın isterdim.
- E. E: Hiçbir şey için zorlamazdım. Çünkü yasak olan, her zaman daha cazip. Neyi yapmak istese, çok karşı olsam bile, 'Bence o iyi değil ama sen ne yapmak istersen o,' derdim. Bu devirde çocuk yetiştirmek zor.
POLİS OLAYINDA FOTOĞRAF YAYINLADIĞIMA ÇOK PİŞMANIM
E. E: Trafik polisi mevzusunda, en çok bazı insanların gündem yaratmak için böyle yaptığımızı düşünmesinden rahatsızım. Çünkü böyle bir gündem fayda sağlayamaz. Biz birçok teklif alıyoruz. Amatör değiliz profesyoneliz. Artık serbest meslek erbabı olarak görünüyoruz. Vergimizi ödüyoruz, makbuzumuzu kesiyoruz. Profesyonel anlamda çalışıyoruz. Oyunculuk, festivallerde sunuculuk, DJ'lik yapıyoruz, eğitimini de aldık... Burak Yeter'den Dj'lik eğitimi aldık, Diksiyon eğitimi aldık. O gün trafikte haklıydım. Fotoğrafımı çekip paylaşmam tek hatamdı. O fotoğrafı da görmek istemiyorum, kaldırtmak istiyorum. Çok pişmanım. Ceyda da bana çok kızdı. Ben tek başımayken de ikimizi temsil ediyorum, kardeşimi üzecek bir şey yaptığım için pişmanım. Ben polis memurlarını seviyorum aslında, sonuçta onlar bizi korumak için varlar. Ama bazen haksız yere insanı durdurabiliyorlar. Ben de bu duruma o anda tepki verdim. Aslında susmam gerekirdi.
Aşırı bir hayvanseverim ama kürke karşı değilim
- Köpeğinizin hikayesi nedir?
- C. C: Baileys'i biz yeni doğduğunda aldık. Tüm kardeşleri ölmüştü. Direkt onu aldım. Eve götürdük, kusmaya başladı. Geri götürdük, meğer hastaymış. Geri verebilirdik ama biz onun tedavisini üstlendik. Her sabah ve akşam iğneye götürdük. Onu çok sevdik. Bize, 'Onun tüm kardeşleri öldü bir tek o yaşıyor, sizin sevginiz onu yaşatıyor,' dediler. Hasta olduktan sonra onu daha çok sahiplendim.
- Kürke karşı mısınız?
- C. E: Ben aşırı bir hayvanseverim, ama kürke de karşı değilim. O yapılıyor, satılıyorsa ben de giyerim
- E. E: Ben de giyerim, sahtesini de giymem asla ama neden? Eğer böyle bir karar alınıyorsa, herkes karşıysa ilk imza atan ben olurum. Ama ben giysem de giymesem de bu yapılıyor ve satılıyor onun için giyiyorum. Çünkü bir çözümünün olmadığını düşünüyorum. Zaten satılıyorsa giyiyorum. Kişiye özel yapılsa giymem.
BİZ BU KADAR RAHATSIZSAK TARKAN NE YAPSIN?
- Cicişler konseptini kim kurdu?
- C. E: Cine5'te Yıldo, Esra ve benim sunduğumuz bir sabah programı vardı. İki sezon yapmıştık. Ben bir sabah 'Günaydın Cicişler,' diye açtım programı. Sonra biz ciciş olduk. Öyle kaldı.
- E. E: Okan Bayülgen de programında kullandı bu lafı. Ciciş aşağı, ciciş yukarı. Magazin basını da öyle bahsetmeye başladı. Kendimize takmadık, öyle kaldı.
- Cicişler diye bir de web sitesi var ama.
- C. E: Bize ait değil o internet sitesi. O bir projeydi, sonra bitti, biz şimdi o siteyi kapattırmaya çalışıyoruz. Bizim resmi web sitemiz www.esraceydaersoy.com. O oldu ve bitti. Her ikisini kapattırmak için de avukatımız uğraşıyor. Bir de Twitter'ımız bize ait.
- Sokakta da herkes sizinle fotoğraf çektirmek istiyor?
- E. E: Çok oluyor. 'Biz bu kadar rahatsız oluyorsak, Tarkan napıyordur?' diyorum. Bir yerde yürüyemiyoruz. Fotoğraf çektirmekle geçiyor tüm vakit.
TÜRKİYE'NİN BİZE İHTİYACI VAR
- Kız kardeşinizle beraber seksi pozlar vermek garip gelmiyor mu?
- C. E: Bizi iki İngiliz kardeşe benzetiyorlar. Onlar çok daha edepsiz pozlar veriyor bize göre. Bizimki bize göre, iki çok yakın arkadaşın verdiği samimi pozlar. Sonuçta biz kız kardeş olmanın yanı sıra gerçekten çok iyi iki arkadaşız.
- E. E: Mesela biz birbirimizin fotoğrafını çekerken bile çok açık değiliz. Başkaları ne pozlar veriyor... Ayrı ayrı seksi duruyoruz ama bir arada da kendi pozumuzu veriyoruz. Bizi Kim Kardeshian'lara, Olsen'lara, benzetiyorlar, Esra - Ceyda Kardeshians diyorlar.
- C. E: Artık bizi kendilerine benzeten iki tatlı kız resimlerini yolluyor, o çok hoşumuza gidiyor. 'Biz de ciciş olmak istiyoruz,' diyorlar. Bize benzemek isteyen çok fazla kız var. Gördükçe hoşumuza gidiyor. Türkiye'de ikon olduğumuzu düşünüyoruz, çünkü öyle düşündürtüyorlar. Türkiye'nin bu dönemde değil, her dönemde bizim gibilere ihtiyacı var.
APTAL DEĞİLİZ BİZ
- Sarışın aptal klişesine kendinizi ne kadar yakın görüyorsunuz?
- C. E: Bunun en büyük örneği Marilyn Monroe, değerini öldükten sonra anladılar. Herkes tapıyor, tablolarını duvarlarına asıyorlar.
- E. E: Bize aptal sarışın diye bakıyorlar, bütün sarışınlar buna maruz kalıyor, belki biz daha fazla. Medyatik olduğumuz, pembe bir yaşantımız olduğu için... Ama aptal olduğumuzu düşünmüyoruz. Ama artık ciddiyiz. Büyüdük çünkü. Çocukça değiliz. Kendimizi geliştirecek şeyler yapmanın peşindeyiz. Daha fazla kitap okuyoruz. Ben şu an Amin Maalouf'un Semerkant'ını okuyorum. Lisede, üniversitede tarih dersim hiç iyi değildi. Tarihi merak etmeye başladım şimdi. Muhteşem Yüzyıl'ın da etkisi oldu.
- C. E: Ben en son Grinin Elli Tonu'nu okudum. Üç gün sürdü. Kendime göre bayağı kısa bir zaman. Ondan önce Marilyn Monroe'nun biyografisini okudum. Alışverişkolik'i okudum o da çok güzeldi. Mesela önceden haberleri izlemezdim, şimdi haberleri de izliyorum. Ben de bir tek Muhteşem Yüzyıl izliyorum.
- Meryem Uzerli hakkında ne düşünüyorsunuz? Dizilerde çalışma şartları zor mu size göre?
- E. E: Oyunculuk zor biraz. Sıra bekleme olayı çok sinir bozucu. Mesela televizyonda sıcak bir sahne izliyorsunuz ama aslında biz donuyoruz orada.
- C. E: Bir de mesela şov programı yapıyorsanız, moralin bozuk da olsa her zaman pozitif enerji vermelisin. Eleştiriye de açık olmalısın.