Üst üste kırdığı rekorlar dolayısıyla kendisine 'Dinomo' lakabı takılan Dünya ve Olimpiyat Halter Şampiyonu Halil Mutlu ve ailesiyle keyifli, bol sporlu bir gün geçirdik. Bu özel röportajımızda Mutlu'nun daha çocukken yaşadığı ağır olaylar, ailesinden ayrılış hikayesi, olimpiyat madalyasını nasıl kazandığını dinlerken bazen hüzünlendik bazen kahkahalara boğulduk. Röportajı okurken sizin de en az bizim kadar keyif alacağına inanıyorum.
Seni tanıyabilir miyiz?
14 Temmuz 1973 Bulgaristan'ın Kırcaali Köyü'nde dünyaya geldim. 4 kardeşiz. 10 yaşıma kadar köyde ailemin yanında kaldım. Babam çiftçilikle uğraşıyordu. Bizde ailenin en küçüklerine hayvancılık işlerini verirler. Ben hayvanlara bakıyordum.
Halter sporuna nasıl başladın?
1983 Ekim ayında kasabada halterle tanıştım. Bu süre içinde 2 yıl spor hayatıma mecburen ara vermek zorunda kaldım. Nedeni 1999 yılında Bulgaristan'da Türkler'e karşı yapılan ağır baskılardı. İsimlerimiz değiştiriliyor, büyüklerimiz buna karşı çıkıyordu. 1988'de Naim'in Türkiye'ye irtica etmesiyle başlayan süreçte Türk sporculara karşı öğretmenlerimizin bakış açısı değişmişti. Bize "Sadece okuyabilirsiniz spor yapamazsınız ne de olsa yarın Türkiye'ye gideceksiniz bizim için bir şey yapmayacaksınız" diyorlardı. Oradaki eğitimle bizi Türkiye'den o kadar uzaklaştırmışlardı ki Amerika'ya gitmek Türkiye'ye gelmekten çok daha kolaydı benim için.
Peki, nasıl geldin?
1.5 yıl sonra sınırlar açıldı. Babam benim spor yapmak için harcadığım çabayı biliyordu fakat maddi olanaksızlıklar yüzünden gelmem çok zordu. Gelmekten tamda ümidimi kesmişken, Ender Türkileri antrenörümden gelen bir mektupla hayatım değişti. Beni çağırıyordu. Aileme ne olursa olsun Türkiye'ye gitmek istediğimi söyledim. İki şansım vardı ya burada spora devam edecek ya da Türkiye'ye gidecektim. Tabi ki Türkiye'yi seçtim.
ŞAMPİYON OLUNCA AİLEMİ İSTEDİM
Türkiye'de büyük başarılara imza attın. Şampiyon olduktan sonra ilk olarak ne yaptın?
Türkiye'ye şampiyon olmaya değil, sporumu yapmaya gelmiştim. 16 yaşında ailemi Bulgaristan'da bırakıp başka bir ailenin yanında büyük özlem çektim. Şampiyon olunca devlet büyüklerimize "Ailemi istiyorum" dedim ve sağ olsun rahmetli Ecevit ve Tansu Çiller beni kırmadı ve ailem İzmir'e yerleşti.
Peki, ağabeyin de ailenle birlikte geldi mi?
Ağabeyim kanserdi. Yengem şeker hastasıydı. İğne kullanıyordu. Ağabeyimin hastalığı ciddi boyutlara ulaşınca bizim de haberimiz olmadan yengem ilaç kullanmayı bırakmış. 15 gün arayla ikisini de kaybettik.
Eşin bu yoğunluk içinde hayatına nasıl girdi?
Ender Türkileri bir gün bana "Göçmenlerin arasında cimnastikçi bir kız var seninle tanıştırayım" dedi. Tanıştığımızda ben 21, Seher 16 yaşındaydı. Sonrasında eşimle aynı mahallede, aynı sokakta oturduğumuzu fark ettim. Göçmen ve sporcu olmasından kaynaklı kendimi ona yakın hissediyordum.
Spor hayatımdan dolayı evlenmekten korkardım
Evlenmeye nasıl karar verdiniz?
Evlenmeyle ilgili korkularım vardı spor yaptığım için. Biz sporcuların özel hayatı hep ikinci plandadır. Aileye zaman ayırmak gerekir ama bizim zamanımız antrenmanda geçer. Bu nedenle çok geç evlendik. Eşimi uzun süre oyaladım. Okulu bitirmesini bekledim. Şu anda 4 kişilik bir aileyiz. 2 oğlum var. Özel bir okula gidiyorlar. Çocuklarımın sporcu olmalarını çok istiyorum. Aslında özel okula karşıyım çünkü ders yoğunluklarından dolayı spora vakit ayıramıyorlar.
Çocukların spor yapıyor mu?
İlk olarak cimnastik yaptı büyük oğlum. Yakın arkadaşlarımın özel bir salonu var. Oraya götürdüm. Çocuklar arasında düzenlenen bir yarışmada oğlum birincilik madalyası kazandı. Ben şehir dışındaydım. Telefonda eşime torpil olup olmadığını sordum. "Yok" dedi. Döndüğümde oğlum bana "Baba sen kaç yaşında ilk madalyanı aldın" diye sordu? Ben de "16 yaşında" dedim. Annesine döndü ve "Ben daha 5.5 yaşındayım ve madalya aldım. Bu hızla gidersem babamı geçerim" dedi. Küçük oğlumu da cimnastiğe götürdüm. 1-2 antrenmana girdi fakat devam etmedi. Onda bahane çoktur. .
Benim yerime eşim okur
Kendine vakit ayırabiliyor musun? Kitaplarla aran nasıl?
Kitap okumak konusunda hiç başarılı olamadım. Benim yerime eşim okur. Her seferinde 1. sayfayı tekrar okuyorum, 2. sayfayı henüz hiç göremedim. İleride çocuğum bana "Kaç kitap okudun baba?" derse utanırım. Mecburen eşimin okuduğu kitapları söyleyeceğim.
Oturduğun sokağa senin adın verilmiş doğru mu?
Evet, Pursaklar'da Halil Mutlu Sokağı'nda oturuyorum. Pursaklar'ı çok seviyorum. Eşimle orada tanıştım. Burada herkes benim çocukluğumu bilir.
Hayata eşim ve çocuklar sayesinde tutundum
Bir sporcunun başına gelebilecek en büyük sıkıntı doping. Bundan psikolojik olarak nasıl kurtuldun?
2005 yılında dopingle yüz yüze geldim. Çok zor dönemler yaşadım. Sokağa çıkamıyordum. İyi ki ailem varmış. O zaman büyük oğlum yeni dünyaya gelmişti. Hayata tutunabildiysem ve ayakta durabildiysem onları sayesinde. Evliliğin bir insana neler kattığını öğrendim. Bu zor olayı beraber atlattık. Olaydan sonra tekrar mücadele ettim. Avrupa Şampiyonası'na girdim ve şampiyon oldum.
Bu süreçte yakın çevrenden tepki aldın mı?
Normalde taraftar siz iyiyken pohpohlar çünkü bir isminiz vardır. Size hiç bir şey olmayacakmış gibi. Dopingle ne zaman yüz yüze kaldım, benimle yan yana olan büyüklerim, arkadaşlarım, hocalarım yanımda olmadılar.
Şu anda neler yapıyorsun?
Hala her gün antrenman yapıyorum. Önceden hedef için yapıyordum şimdi sağlık için yapıyorum.
Siyasete girmeyi düşündün mü?
Siyaset şans kısmet işidir. Siyaset için herkesin bir zamanı var. Ben haddimi bilirim sıramı ve zamanımı beklerim. Biz siyaseti spor için kullanmıyoruz. Sporu siyaset için kullanıyoruz. Türkiye'deki en önemli problem bence bu.
İçinde kalan ve 'keşke' dediğin bir şey var mı?
Pekin Olimpiyatları.
BENGÜ BAĞCI