Bu
yazımda yıllar öncesine giderek nostalji yapmak istedim
Ankaragücü, sezon öncesi hazırlıkları için sağlık kontrolünden geçecekti. Futbolcuların hepsi belirtilen saatte hastanede hazır bulunmasına karşın,
Bolu'da olduğu bilinen Halil İbrahim ortalıkta yoktu. Halil İbrahim, o dönem
Türk futbolunun parlayan yıldızıydı.
Boluspor'dan
Ankaragücü'ne gelirken aldığı transfer ücreti günlerce manşetlere taşınmıştı.
Halil İbrahim, müthiş bir yetenek olmasına rağmen, kural tanımaz davranışlarıyla sorun yaratıyordu. Dakikalar ilerliyor ancak
Halil İbrahim bir türlü ortalıkta görünmüyordu. Ben de futbolcuların yanındaydık.
Ankaragücü yöneticileri ve
Teknik Direktör Yılmaz Gökdel yanımıza gelerek,
"Bak Hasan sen Halil İbrahim'e
benziyorsun onun yerine kontrole giriver" dedi. Bir an ne diyeceğimi şaşırdım.
Halil İbrahim olmadığım anlaşılırsa ne yapacaktım? Diğer futbolcularında devreye girip beni gaza getirmesiyle kendimi bir anda
Halil İbrahim olarak asabiye doktorun karşısında buluverdim. Heyecandan kalbim küt küt atıyordu.
Doktor,
"Hanginiz Halil İbrahim?" diye sordu. Derin bir nefes aldım. Doktor bu soruyu sorduğuna göre demek ki Halil
İbrahim'i yakından tanımıyordu. Futbolcularda
"İşte efendim...Ünlü golcü arkadaşımız Halil İbrahim" diyerek beni işaret etti. Doktor, tepeden tırnağa beni süzdükten sonra,
"Aferin iyi goller atıyorsun.. Bu sezonda senden çok gol atmanı bekliyoruz. Ne de olsa Ankaragüçlüyüz... Şimdi uzat bakayım ellerini" dedi. İki elimi paralel şekilde doktora doğru uzattım. İçimden de "İnşallah titremez" diye dua ediyordum.
Doktor, "Güzel" dedi. Sonra diğer futbolculara dönerek,
"Şimdi hepiniz birden ellerinizi uzatın bakayım" diye seslendi. Sonuçta her şey mükemmel gitmişti birkaç dakikalık da olsa ünlü bir futbolcu oluvermiştim. Yılmaz Gökdel "Sağol Hasan. Rolünü iyi oynadın!'' diyerek bana teşekkür etti.