Hangi federasyon başkanına sorsanız,
"Başarılıyım" diyor.
Peki başarıda,
"Ölçü" nedir? Önümüzde kapı gibi iki örnek duruyor; basketbol ve voleybol federasyonları… Bu iki federasyon, son senelerde çok önemli sonuçlara imza attılar.
Bunu sağlarken neler yapmışlar; hangi plan ve programı uygulamışlar, hangi projeleri hayata geçirmişler?
Bunlara bakmak lazım.
Eğer bir federasyon, hedefe ulaşmak için
"Projeye ve plana dayalı çalışma yapmadan", dişe dokunur bir sonuç alıyorsa; bunun adı rastlantıdır!
Ve bu sonuç asla kalıcı olmaz… Bu nedenle başarılı federasyon olarak basketbol ve voleybolu görüyorum… Çünkü… Alt yapı çalışmaları mükemmel… Oyuncu bulma ve yetiştirme sorunları yok…
Uzun, orta ve kısa vadeli programları mevcut! Kulüpleşme sorununa yüksek oranda çözüm bulmuşlar… Okullarla iletişim ve koordinasyon üst düzeyde… Yönetimde istikrar sağlanmış…
Ve de olimpiyatlar başta olmak üzere üst seviyedeki organizasyonlarda hatırı sayılır başarıları var! Ancak, şunu unutmamak gerekir; bu başarının sahipleri bundan önceki başkanlar
Turgay Demirel ile
Erol Ünal Karabıyık ve yönetimleridir…
Harun Erdenay da,
Özkan Mutlugil de çok önemli bir miras devraldılar… Mevcut ve oturmuş planı bozmayarak rahatlıkla ilaveler yapabilir, çıtayı yükseltebilirler.
Veya her şeyi sil baştan yapma yanlışına düşüp dengeleri alt üst edebilirler.
Bu tamamen onların elinde…
İki federasyonda hal böyleyken, hentbolün durumu neden yürekler acısı?
40 senedir federe olmasına rağmen başarıyı neden yakalayamıyorlar? Her şey arşivlerde mevcut… Hentbolün kıpırdanmaya başladığı ve atak yaptığı dönem
1988- 1993 yılları arasındadır…
"Yıldızlar projesi" adı altında sürdürülen faaliyetler sonucunda hentbol okullarda popüler olmuştur. Beden eğitimi öğretmeleri olayın içine çekilmiştir.
Ülke taranarak yetenekleri yıldız sporcular saptanmıştır. Milli takımlara büyük olanaklar sağlanmıştır. Yabancı teknik adam getirilmiştir. Kulüplere yeni oyuncu yetiştirme zorunluluğu konulmuştur. Yurt içi önemli turnuvalar düzenlenmiştir. Uluslararası hakem sayısı artmıştır. Medya ile ilişkiler üst seviyeye gelmiştir.
Ne yazık ki, sonraki dönemlerde tüm bu yapılanlar dikkate alınmamış, her yeni federasyon başkanı kendi bildiğini okumuş ve istikrar sağlanamamıştır.