Özellikle futbol dünyamızın ve futbol medyamızın son zamanlarda mutluluktan ayakları yere basmıyor. Art arda patlayan yıldız transferleri bayram havası estiriyor. Hani hava durumu bültenlerinde ülkemize yağmur ya da güneşli günler getiren basınç sistemleri var ya, onun gibi futbolumuzun üzerine son günlerde hep güneşli günler getiren gelişmeler yaşanıyor. Medyanın da gazıyla bu hava bol basınçlı sistemlere dönüşüyor.
Naniler, Van Pörsiler, Podolskiler, Etolar vs. vs. Ülke futbolunun ileri gitmesi elbet bizi de memnun eder ama umarın bu bol güneşli günlerin arkası kar, boran, fırtına olmaz. Yıldızların maliyetleri umarım kulüpleri bir gün zor durumda, dolu yağışı ya da kar fırtınası altında bırakmaz. Hadi bu konuya dışarıdan başka bir gözle bakalım. Ülkemize gelen yıldızların ülkemizi ve spora verilen katkıyı, desteği en iyi şekilde reklam etmesini umut ediyorum. Uluslararası büyük organizasyonlar almakta zorlanan ülkemizin aslında çoktan böyle organizasyonlar yapmaya layık olduğunu inşallah herkes anlar. Büyük organizasyonlardan kastım; olimpiyatlar, Dünya Kupası,
Avrupa Şampiyonası. Biliyorsunuz ki hemen hemen her organizasyona talip oluyoruz, hatta en şanslı aday biz oluyoruz ama organizasyonu hep başkaları yapıyor. Umalım ki bu yıldızlar, organizasyonlar konusunda yaşadığımız kısır döngünün de üzerine güneş etkisi yaparlar. Yazın gelmesi ile futbolda transfer piyasası ne kadar hareketliyse diğer spor branşlarımız da bir o kadar sakin. Yaz rehaveti sanırım.
Ferdi sporlarda son zamanlarda hüsranlar yaşıyoruz.
Naim gibi,
Hamza gibi bu ülkeyi sokaklara dökecek bireysel sporculara sahip değiliz sanki artık.
Naim Süleymanoğlu'nun rekorları da barın ucuna takıp kaldırdığı,
Hamza Yerlikaya'nın rakibi ile birlikte rekorları, madalyaları da tuş ettiği günleri özledik. Her zaman söyledim, hep de söylemeye devam edeceğim. Ülke olarak bir spor stratejisi geliştiremedikçe o günler hep mazi de bir özlem olarak kalacak.