O bağrı evlat ateşi ile yanmış, acısını bir türlü dindiremeyip evladının mezarına yuva vurmuş acılı bir şehit annesi... Elif Öztürk, 2015'te Kars Kağızman'da PKK'lı teröristlerin hain tuzağı ile şehit düşen oğlu Nurettin Öztürk'ün yasını mezarı başında tutuyor. Üç yıldır Cebeci Askeri Şehitliğini mesken tutan acılı anne, Kırıkkale'deki evini oğlunun yanına taşıdı, sabah saatlerinde geldiği mezarlıkta saatlerini geçiriyor. Oğlundan ayrı kalamadığını söyleyen anne, 790 günde bir gün dahi fire vermeden nöbet tutuyor. Ve ölene kadar da oğlunun mezarı başından ayrılmayacağını söylüyor. Astsubay Başçavuş Öztürk, 14 yıllık askerdi. İşçi bir babanın üç çocuğundan en büyüğüydü. Gece yarılarına kadar çalışan babanın dişinden tırnağından artırdıkları ile okumuş ve çok sevdiği askerlik için çocuk yaşta eğitime başlamıştı. Türkiye'nin dört bir yanında görev yaptı. 15 ve 8 yaşlarında iki evladı vardı. 18 Ağustos 2015'te teröristlerle girilen bir çatışmada iki arkadaşının hayatını kurtardı ancak kendisi şehit düştü. Kırıkkale'de yaşayan aile, oğullarının askeri şehitliğe defnedilmesini istedi ve evlatlarının peşinden yuvalarını terk edip geldiler.
BİR ÖMÜR NÖBET
Acılı aile önce iki odalı bir ev kiraladı, mezarlığın hemen yanındaki sokaktan. Amaçları şehit yavrularına yakın olmak ve ona her gün gelmekti. Öyle de oldu, anne ve baba günün ilk ışıkları ile geldikleri şehitliklte gece yarısına kadar bir parça ekmek ve su ile oturdular. Üç yıl önce başladıkları evlat nöbetini ise bir gün dahi aksatmadılar. Ne dondurucu soğuk ve fırtına ne de bardaktan boşanırcasına yağan yağmur onlara engel olamadı. Onlar orayı yuvaları haline getirmişler. Şehidin yanı başına bir dünya kurumuşlar, evlerinden daha mutlu ve rahat hissettiklerini söylüyorlar. Anne Öztürk, "Gece özlüyorum geliyorum, sabah özlüyorum geliyorum. Ben yavruma geliyorum" diyor.
'İZİN VERİLSE BURADA UYURUZ'
60'lı yaşlardaki bu acılı anne ve babanın üç yıldır hiç dinmeyen gözyaşları, acıları var. Her şehit ailesinin bu büyük acı ile baş etme yöntemleri farklı... Onlarınki ise mezar başında evlat nöbeti. Geri kalan hayatlarını evlatlarının başında tuttukları nöbete adamışlar. Orada mutlu olduklarını, kendilerine iyi geldiği söylüyorlar. Baba Öztürk: "Ben evimi, memleketimi terk ettim, oğlumun peşinden geldim. Emekli maaşımla eşimi geçindiriyorum. Oğlumuzdan başka bir şeye ihtiyacımız yok. Üzerimize karlar, yağmurlar yağıyor ama biz ne üşüdük ne de ıslandık. İzin verilse burada da uyuruz."