Sosyal Demokrat Parti'nin başbakan adayı ve başbakan Olaf Scholz (SPD), CDU Genel Başkanı ve Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) başbakan adayı Friedrich Merz, Yeşiller Partisi'nin başbakan adayı Robert Habeck ile Almanya için Alternatif Partisi'nin (AfD) başbakan adayı Alice Weidel, biraraya geldi.
Dörtlü tartışma son günlerde meydana gelen saldırıların ardından haklarında sınırdışı kararı bulunduğu halde sınırdışı edilmeyen sığınmacılar ve suça karışmış göçmenler konusuyla başladı. Başbakan Olaf Scholz'a 1,5 yıl önce ülkede kalma hakkı olmayanların sınır dışı edilmesi konusunda verdiği söz soruldu. Scholz, düzensiz göçü sınırlamak için her şeyi yaptıklarını ifade etti ve sayıyı aşağıya çektiklerini söyledi.
Başbakan, "Sınır dışı edilmede göreve başladıklarından bu yana yüzde 70 oranında artış oldu ama bu yeterli değil ve devam etmesi gerek. Bu yüzden birçok yasayı değiştirdik, işin kolaylaştırılması için ve Avrupa ile, birçok ülkeyle, bunun nasıl daha iyi yapılabileceği konusunda çokça müzakere ettik. Şu anda gerçekleştirdiğimiz sınır kontrolleri etkili oldu" dedi.
SERT TUTUM GÖÇMENLERİ KORUMAK İÇİN DE GEREKLİ
Scholz, "Düzensiz göçün azaltılması, sert tutum, sınır dışı edilme konusundaki sıkı yaklaşım, ülkede bir göçmenlik geçmişi olanları korumak için gereklidir. Bu, nüfusumuzun neredeyse üçte biri olan ve başka bir ülkeden gelen bir ebeveyn ya da büyük ebeveynle bağlantılı olan, ülkemizde yaşayan insanları dışlamak yerine, onların bu ülkede yer aldığını ve tüm bunların güvence altına alındığını bilmek zorundalar" diye konuştu.
"SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİ VAR"
Merz, "Şu anda her dört günde bir, bir ayda sınır dışı edilen kadar yeni kişi geliyor. Yani göç devam ediyor. Eğer, Yeşiller'e yakın olan sivil toplum kuruluşları aracılığıyla Afganistan'dan sürekli olarak yeni mülteciler getiriliyorsa ve Taliban ile konuşulmadan, bu kişilerin geri dönmesi sağlanamıyorsa, o zaman son zamanlarda Almanya'da gördüğümüz sonuç ortaya çıkar. Burada siyasi irade eksikliği var" dedi.
SINIRDIŞI UÇUŞU ORGANİZE EDİLDİ"
"Habeck, "Afganistan'da Taliban yönetiyor, bu bir terör rejimidir. Taliban ile diplomatik ilişkilerde olan hiçbir ülke yok. Eğer bunu yapmak isterseniz, bu rejime büyük bir ödüllendirme olur" şeklinde görüş belirtti. Habeck'in bu sözlerinden sonra araya Başbakan Scholz girdi ve Afganistan'a sınır dışı uçuşu organize edildiğini, Afgan hükümetiyle temas kurulduğunu ifade etti. Scholz, uçuç ile ilgili tarih vermedi.
"YASA DIŞI GÖÇÜ DURDURACAĞIZ"
Weidel ise "Biz, yasa dışı göçü durduracağız. Bu iki şeyle gerçekleşir. Güvenli sınırlar, suçluların ve yasa dışı kişilerin bu ülkeden kararlı şekilde sınır dışı edilmesiyle. İnsanlar bu kontrol kaybını artık ülkede istemiyorlar. İç güvenlikte bir erozyon var. Ve biz, benim de kişisel olarak Alman halkı için istediğim şey, bu ülkede hukuk ve düzenin yeniden sağlanması" şeklinde görüş belirtti.
MERZ'DEN ABD'YE SERT MESAJ
Tartışmanın ikinci konusu AfD ile birlikte çalışma konusu oldu. Soruya Merz, "Biz bu partilerle hiçbir şekilde çalışmayacağız. Ben bir Amerikan Başkan Yardımcısı'ndan, Almanya'da kimlerle konuşmam gerektiğini söylemesini kabul etmiyorum. Geçen yıl 8 Kasım'da Amerikan seçim sonuçlarını kabul ettim, tıpkı Amerikalı seçmenlerin söylediği gibi ve Amerikan hükümetinden de aynı şeyi yapmasını bekliyorum. Seçime ve ardından hükümet kurma sürecine müdahale etmelerini istemiyorum. Amerikalıların bu konuda katkıda bulunacak bir şeyleri yok" diye ABD'ye mesaj gönderdi.
Başbakan Scholz, "Almanya'da, Nazi rejiminden çıkarılan dersler doğrultusunda, aşırı sağla hiçbir şekilde işbirliği yapılmaması gerektiği konusunda iyi bir geleneğimiz var. Bu yüzden Almanya'da Nazi sembollerini yasaklayan yasalarımız var, tıpkı ABD'deki gibi değil. Ve bence buna sadık kalmalıyız. Ve kesin olarak diyorum ki, aşırı sağla hiçbir şekilde işbirliği yapılmamalıdır. Bu yüzden, hala CDU'nun AfD ile bir karar önergesi kabul etmesini ve AfD ile bir yasa çıkarmaya çalışmasını büyük bir üzüntüyle karşılıyorum" dedi.
"NAZİYİ TAÇLANDIRIYORSUNUZ"
Weidel, bu sözler üzerine, "Bu karşılaştırmayı skandal olarak görüyorum. Şahsen ve tüm partim adına reddediyorum. Bakın, bugün akşam burada beni nasıl isterseniz aşağılaya bilirsiniz. Ama milyonlarca seçmeni küçük düşürüyorsunuz" şeklinde cevap verdi. Tartışmayı sürdüren Merz, "Almanya'da herkesin rahatça Nazi olarak nitelendirebileceği bir adamı, taçlandırıp kabinenize almak istemeniz, hangi zihniyetin ürünü olduğunuzu gösteriyor. Siz, büyük ölçüde aşırı sağcı bir partisiniz. Ve ne kadar seçmenlerinize atıfta bulunsanız da, gerçek şu ki, bu parti Almanya Federal Cumhuriyeti'nin temel ihtiyaçlarıyla hiçbir ilgisi olmayan bir noktada duruyor, hem ekonomi politikası hem de göç politikası açısından. Bu yüzden tekrar söylüyorum, bu partiyle hiçbir işbirliği olmayacak" dedi. Weidel'in cevabı, "Sadece AfD'ye karşı oldukça ahlaksızca bir etiketleme var. Biz, özgürlükçü muhafazakâr bir partiyiz. Ve burada açıkça söylemek gerekirse, bu ülkedeki tüm sorunlar bugün burada duran bu üç kişinin sebep olduğu sorunlar" şeklinde oldu.
BU SÖZLERLE OY İSTEDİLER
Programda, Ukrayna'daki savaş konusu da gündeme geldi. Merz, AfD'nin adayı Weidel'e yüklendi ve partiyi Rusya tarafında durmakla suçladı. Merz, Almanya'nın Ukrayna tarafında durduğunu, ortada yer alamayacağını ifade etti. Vergi konusunun da gündeme geldiği tartışmada başbakan adaylarının son sözleri şöyle oldu:
SCHOLZ, "Konu, savaş ve barış. Konu, Avrupa'nın güvenliği. Bunu ancak yeterli finansmanımızı sağlarsak garanti altına alabiliriz. Bunu, emeklilik, sağlık, bakım, yollar ve altyapı gibi alanlarda kesinti yapmadan yapmalıyız. Made in Germany avantajını devreye sokmalıyız, böylece Almanya'ya yatırım çekebiliriz. Ayrıca, ülkenin bir arada kalmasını sağlamalıyız, bu da daha iyi bir asgari ücret, halkın büyük çoğunluğu için vergi indirimi ve yüksek kazananlardan biraz daha fazla vergi alacak daha adil bir vergi sistemi ile mümkün olacak. Dediğim gibi ve çok net bir şekilde, istikrarlı bir emeklilik sistemi ancak SPD ile mümkündür."
WEIDEL, "Almanya'yı yeniden zengin ve güvenli yapacağız. Yasadışı göçü durduracağız. Bunu, sınırlarımızı güvence altına alarak ve yasadışı göçmenleri ve suçluları kararlı bir şekilde sınır dışı ederek gerçekleştireceğiz. CDU yıllarca buna engel oldu. Dünyada en yüksek enerji fiyatlarına sahip ülkeyiz. Bunu da değiştireceğiz. Teknolojiye açık bir yaklaşım ile yani temel enerji kaynakları olan nükleer enerji, kömür ve gaz kullanarak. Yenilenebilir enerjiye de karşı değiliz, ancak devasa sübvansiyonlar olmadan, ülkemize ve vergi mükelleflerine zarar vermeden. EEG'yi (Yenilenebilir Enerji Kanunu) kaldıracağız. Dünyada en yüksek vergi oranlarına sahip ülkeyiz. Çalışanlar ve şirketler için vergileri düşürmemiz gerekiyor. Ve CO2 vergisini kaldıracağız. Cesaretinizi toplayın, gerçek bir siyasi değişim için AfD'yi seçin."
HABECK, "Seçim kampanyaları genelde aynı kalıplarla, aynı ritüellerle yapılır. Hükümet, aldıkları tüm kararları genellikle iyi ve doğru bulur. Muhalefet ise her şeyi kötü ve yanlış görür. Bu tartışma da biraz buna benziyordu. Ancak seçim kampanyasından sonra, 23 Şubat'tan sonra ritüellerden çıkmamız gerekecek. Çünkü durum çok ciddi. Almanya ve Avrupa üzerindeki baskı çok yüksek. Değerli baylar ve bayanlar, ben 55 yaşındayım. Hayatımı, barışın ve refahın sonsuza kadar garantili olduğu bir ülkede geçirdim. Bu garanti artık kırılganlaştı. Seçimden sonra siyasi olarak iş birliği yapmamız gerektiğini kabul etmeliyiz. Sorunları çözmeliyiz. Ben, Almanya hizmetinde çalışmaya devam etme arzumu sunuyorum, böylece çocuklarım, torunlarım ve onların torunları, geçmişte bizim sahip olduğumuz fırsatlara sahip olabilirler. Bunun için, lütfen Pazar günü Yeşiller'e oy verin."