Birkaç ay öncesine kadar ne İstanbul'da bu kadar çocuk ne de park olduğunun farkındaydım... Kızım salıncağa binme yaşına (daha doğrusu ayına) gelip kendimizi parklara attığımızdan beri şaşkınlık içindeyim. En azından yaşadığımız Beşiktaş Belediyesi sınırları için şunu söyleyebilirim: Sokaklar çocuk kaynıyor. Ve en önemlisi bir o kadar da bakıcı! Bir akşamüzeri hiç Bebek Parkı'na gittiniz mi? Her çocuğa bir bakıcı! Hepsi aynı parka gide gele artık birbiriyle ahbap olmuş: "Seninki bugün kaç saat uyudu, akşama ne yedireceksin, meyvesini şimdi mi versek?" diye bir yandan salıncakta çocuk sallayıp bir yandan da laflıyorlar aralarında. Yaşını başını almış bakıcılar, 'Bir an önce sallanma keyfi bitse de eve dönsek' derdinde, ama bekârlar pek öyle değil. Dışarıda olmak, hava almak, insan içine çıkmak onların daha bir hoşuna gidiyor sanki. E, ne de olsa serde gençlik var, içleri kıpır kıpır. Etrafta onca gelen geçen, ayrıca bir yığın delikanlı... Çocuklar kaydıraktan kayarken, göz ucuyla da etrafı kesiyor bakıcı kızlar. Belli mi olur, belki bir kısmet çıkar?
EBEVEYNLER DİKKATLİ OLMALI
Bir süre önce yakın arkadaşım, "Bakıcısı bizim kızı sürekli parka götürüyor bu aralar, hem sabahları hem de öğleden sonra. Emin değilim ama bana kalırsa bir sevgili falan buldu kendine, eskiden gitmeye hiç bu kadar hevesli değildi," diye anlatmıştı, gülmüştüm. Doğrusu hiç aklıma gelmemişti böyle bir ihtimal ama olabilirdi de. Sonra birkaç gün önce bir gazeteci arkadaşım, oğlunu bize de çok yakın olan Etiler'de bir parka götürdüğünü, ama oraya artık bakıcıyla göndermediğini anlattı. "Neden?" diye sorduğumda ise şöyle söyledi: "Birkaç kez oğlumla birlikte ben gittim o parka, fark etmişsindir öğle tatillerinde çevrede çalışanlar da gelip bir şeyler yiyebiliyor orada, yer müsait. Ama anladım ki aslında orası bir buluşma yeri olmuş bakıcı kızlar ve erkekler için. Bunlar orada tanışıp resmen flört ediyor, çocukları da kendi hallerine bırakıyorlar. Üstelik ellerinde sigaralar, püfür püfür... Daha yürüyemeyen ve bebek arabasına hava alsın diye oturtulmuş çocuklar da geliyor oraya. Ama bakıcının yanı başında tüm sigara dumanını yutuyor zavallılar... Geçen gün sinirlendim ve çıkıştım, 'Siz buraya kendi keyfiniz için mi geliyorsunuz?' diye. Çocuk bakarken böyle şey yapılır mı!" Yapılmaz! Demek benim saf bakış açımla 'bir tatlı huzur' değil, başka şeyler için de gelinebiliyor o parklara. Şimdi "Sevmek sevilmek, âşık olmak, bakıcıların da hakkı değil mi?" diyebilirsiniz. Evet birçoğu haftanın en az altı günü, 24 saat çalışıyor. Kendi ailesini unutuyor, çalıştığı ev tüm hayatı oluyor... Üstelik çoğu da genç ve onlar da insan...
FLÖRT ETME LÜKSÜ VAR MI?
Ancak bir çocuğun sorumluluğunu almak, başka işlere benzemez. Aklınız, fikriniz, bedeniniz, dahası tüm benliğiniz o yanınızdayken onunla olmazsa olmaz! Öyle iki bakışalım, konuşalım yok! Üstelik şöyle düşünün, hangimizin çalışma saatleri içinde işi bırakıp flört etme lüksü var? Bence bu konuda her ebeveynin çok dikkatli olması gerek. Ayrıca kandırılıp başka şeylere alet edilmeyecekleri ne malum? İyisi mi siz yanınızda çalışan her kimse, tatlı bir dille uyarın ve bu konuda çok katı olduğunuzu hissettirin. Çocuk bu, şakaya gelmez!