- 'Eski giymem,' diyene nasıl satarsınız?
- İlla ki satarım.
- Nasıl?
- Her türlü satarım. Çok iyi bir markadan 3.000 liraya aldığı kıyafeti başka bir partide başkası da alıp giyebilir. Ama benden 30 liraya, 1960'tan kalmış bir elbiseyi giydiğinde o zarafeti başka kimsenin üzerinde göremez.
- Bakım yapılıyor mu kıyafetlere?
- Tabii, terzilerimiz de var. Tadilatı anında yapabiliyoruz.
- Çocuğunuz var mı?
- 20 yaşında bir kızım var.
- O ne diyor babasının eskici olmasına?
- O da eskici, burada çalışıyor. Asla yeni bir şey almasını istemiyorum. Ben de hemen hemen her şeyi ikinci el giyiyorum.
- Eskinin enerjisi geçer diye düşünüyor bazı insanlar...
- Kötü enerji diye bir şey yok. Gidip de bir pantolona 2 bin lira vermenin aptallık olduğunu düşünüyorum. Bir takım elbiseyi 15 liraya satıyorum, pırıl pırıl. Kilosunu 1 avrodan alıyorum, 3-5 liraya satıyorum.
-
Avrupa'da daha mı gelişmiş eskicilik?
- Avrupalı, kıyafete çok güzel bakıyor. Yardım kuruluşlarından, müzayedelerden alıyorum. Paris'te bir depomuz var. Avrupa'dan aldığımız giysileri orada topluyoruz. Üniversite öğrencileri gelir sağlamak için bize kıyafet topluyor. Geçen sene Paris'te, dünyanın en büyük ikinci el ihalesini aldık. Yaklaşık 13 ton.
NAZİ CEKETİ BİLE VAR
- Gelinlikler de var...
- Bir gelinliği 50 liraya kiraya veriyoruz, bir ay kalıyor düğün sahibinde. Gelinliği kullanıyor, bir ay sonra getiriyor. Satın almak isteyene 150 liraya satıyoruz. İçinde duvağı da var. Kuru temizlemesini kendimiz yaptırıyoruz. Mesela Yılmaz Erdoğan'ın eşi Berfin Erdoğan, bir geliyor, bütün dükkânı topluyor gidiyor. Deniz Çakır, 15-20 tane alıyor gidiyor. Bakın İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma bir Nazi subayının ceketi bile var. Bunların dahi meraklısı var.
- Eskiciliğin zorluğu nedir?
- Bir kere hep rahmetli olmuş insanların evlerine çağırıyorlar beni. Gidiyorum insanlar üzüntü içinde 'Al bu kıyafeti götür,' diyorlar. En çok bu kısma üzülüyorum.