İMİRZALIOĞLU MAHALLENİN HAMİSİ
Kenan İmirzalıoğlu'na yeleğin ve bıyığın ne kadar yakıştığını söylememe gerek bile yok sanırım. 'Kabadayı olmak için doğmuş,' desek abartmış olmayız. İmirzalıoğlu'nun canlandırdığı Mahir karakteri, Nazik Nazif'in oğlu. Küçük yaşta baba-oğul anneleriyle ilgili yaşadıkları acı bir tecrübe sonucu kenetlenirler. Bu acı tecrübeyi birinci bölümde izleyeceksiniz... Baba-oğul yeni bir hayata başladıklarında, Nazik Nazif mahallenin esnafını haraca kesenlerin karşısında durur. Bu gelenek babadan oğula geçer ve Mahir de askerden döndüğünde mahallenin hamisi olur. Senaryonun detaylarını daha fazla vermemeyim. Bol bol flashback'lerle 1940'lı yıllara da dönecek dizide Kenan İmirzalıoğlu'nun hayranları diziyi izledikten sonra ona bir kez daha hayran olacaklar, orası kesin. İmirzalıoğlu'nun, hafif flörtöz bakışlarını bu dizide bol bol göreceğiz. Çetin Tekindor ve Kenan İmirzalıoğlu baba-oğul olarak tam bir uyum içindeler. Hatta mahallede yürüyüşlerinde, salınımlarında bile bir aheng vardı. Bergüzar Korel, Kara Ailesi ile ilgili önemli bir karara imza atan ağır ceza hakimi rolünde. Korel'in canlandırdığı Feride Şadoğlu, mizaç olarak dizinin ilerleyen bölümlerinde kendine âşık olacak Mahir Kara'ya benziyor. Zengin ve köklü bir ailenin kızı olan Feride, Anadolu'nun dört bir yanında görev almış, haksızlıklarla mücadele etmiş. Bu uğurda zaman zaman başı belaya da girmiş. Şimdi İstanbul Adliyesi'nde ağır ceza hakimi... Bergüzar Korel ve Kenan İmirzalıoğlu'nun canlandırdığı karakterler ilginç bir şekilde karşılaşıyor... İkisinin vuslata erip ermeyeceğini izledikçe göreceğiz...
SEZON FİNALLERİ BELLİ
Dizinin yönetmen koltuğunda Uluç Bayraktar ve Cem Karcı var. Ezel'deki performansıyla Uluç Bayraktar seyirciden tam not almış bir isim. Yemek arası verdikleri sırada iki yönetmenle ayaküstü sohbet ediyoruz, dönem işi olduğu için ayrı keyif aldıklarını, bunun sadece bir erkek hikayesi olmadığını aynı zamanda bir aile hikayesi olduğunu söylüyorlar. Senaryo ise Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat'a ait. Seti ziyaret ettiğim sırada, senaristlerle telefonla bağlantı kuruyorum, tek tek merak ettiklerimi soruyorum. Belli ki dizinin çıkış noktası Kenan İmirzalıoğlu. Ay Yapım'la anlaşan İmirzalıoğlu'nun oynayacağı bir dizi projesi için düğmeye basıldığında, iki senaristin hayalinde böyle bir hikaye canlanmış. Ergenekon ve Canpolat "Erkek işlerini yazmayı seviyoruz, bu da öyle bir iş oldu. Kenan odaklı bir iş daha ziyade. Ama bir aile hikayesi de. Ocak ayında senaryoyu yazmaya başladık. Sekiz ya da 10 tane çöpe gitmiş taslaktan sonra, mart ayında elimizde bir senaryo vardı. Altı aydır üzerinde çalışıyoruz. Dizinin birinci ve ikinci sezon finalleri belli. Karadayı işine çok güveniyoruz. Senaryo yazarken o dönemki hukuk sisteminden tutun, birçok konuya değin derin bir araştırma yaptık. Hatta danışmanlarımız bize yardım etti. Bu, içinde aşk barındıran bir baba-oğul hikayesi. Bir yandan da geciken adalet anlatılıyor," diyorlar.
DİZİ NE ANLATIYOR ?
Bu soruya geçen hafta Milliyet Cadde'ye röportaj veren Rıza Kocaoğlu'nun sözleriyle cevap vermek istiyorum. Demiş ki Kocaoğlu: "Gerçek adaletin ne olduğu, adaletin nasıl sağlanması gerektiği üzerine bizi çok ciddi tartışmalara götürecek bir dizi. Doğal hukuk ve pozitif hukuk tartışmalarını da içinde barındıran ama aynı zamanda bir delikanlının nasıl kabadayı olmak zorunda kaldığının hikayesi." Ama konu bu kadarla sınırlı değil. Hikayenin içinde bir de imkansız aşk var...
BİNDEN FAZLA KOSTÜM
Mesela dönem dizisi olunca en önemli konulardan biri de kostüm oluyor elbette. 70'lerin kıyafetleri ve aksesuarlarını hazırlama görevi Evrim Karakuş'un. İki terziyle birlikte bu işin altından kalkmaya çalışıyorlar, ama ortaya çıkan sonuç, verilen emeğe değdiğini gösteriyor. Dizi için sadece 70'li yılların kostümleri hazırlanmıyor. Geçmişin anlatıldığı sahneler için 40'lı, 50'li yıllara ait kostümler de tasarlanmış. Dizinin her bölümde en az 60 yardımcı oyuncu olduğu düşünülünce, kostüm bölümünün yoğunluğunu tahmin etmek güç olmuyor. Evrim Hanım, geçen gün 200 kişinin çekimde yer aldığını, hepsinin kostümlerini organize ettiklerini anlatıyor.
KARADAYI'YI İZLEMEK İÇİN BEŞ NEDEN
1. Kenan İmirzalıoğlu: Kenan İmirzalıoğlu'nun kitlesi tartılışmaz. Piyasada ne yapsa izlenecek isimler vardır, işte İmirzalıoğlu onlardan biri. Ama bu dizide Kenan İmirzalıoğlu'nu sadece varlığı için değil, hikayeye 'cuk' oturduğu için izleyeceksiniz.
2. Çetin Tekindor: Usta oyuncunun yeteneğini değerlendirmek haddime düşmez elbette. Ama bu dizide Nazik Nazif'i ondan daha iyi canlandırabilecek birini düşünemiyorum.
3. Rıza Kocaoğlu: Kuzey Güney'de öldürülüp, bu diziye transfer olan Rıza Kocaoğlu, çok farklı bir rolle karşımızda. Karakol amirini canlandıracak Kocaoğlu'nu şimdiye kadar seyirciyi hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Bu dizide de uğramayacağımız kesin gibi.
4. Uluç Bayraktar-Cem Karcı: Türk seyircisi olarak Ezel'den alıştık flashback'lere. Bu dizide de bolca yer alacak. Yönetmen koltuğundaki iki isim, zengin kadroyu bir adım öne taşıyacak gibi görünüyor.
5. Ay Yapım: Yapım şirketinin imzasını attığı işler ortada. Karadayı da Kerem Çatay'ın en önemsediği işlerden biri. Ay Yapım, doğru oyuncu, doğru senaryo ve ekip işini iyi çözmüş durumda.
SETTEN KISA KISA
Sette çekim aralarında mutlaka müzik dinleniyor.
Kenan İmirzalıoğlu, herkesle şakalaşıyor, özellikle set işçileriyle arası çok iyi.
Kostümler, dükkanlar, mahalle, küçük detaylar seyirciyi alıp 1970'lere götürecek. Yani bir anlamda cep telefonunun olmadığı, hayatın daha yavaş aktığı günleri izlemeye hazır olun!
Çetin Tekindor ve Kenan İmirzalıoğlu çok uyumlu bir baba-oğul olmuş.
Rıza Kocaoğlu, canlandırdığı Komiser Yasin rolünü şöyle tanımlıyor: "Çok derinlikli, bugüne kadar oynadıklarımın dışında, ne iyi diyebileceğimiz, ne kötü diyebileceğimiz, çok sürprizli bir karakter. Her an yanmaya hazırlıklı, atik, hızlı, ateşli. Komiser Yasin'i hem polislik yaparken hem de kabadayı âleminde takılırken izleyeceğiz."
Karadayı seti 4 bin 500 metrekare alan üzerine kuruldu.
Dev platoda sadece ön cephesini göreceğimiz 57 adet ev, kullanılabilen ise iki katlı birkaç ahşap ev ve 10 dükkan inşa edildi.
Plato, 10 kat ve 16 ofisin olduğu dev bir pasaj, 250 metrekarelik bir restoran, 450 metrekarelik bir gazino, karakol binası, cami, kahvehane, kemer, yatır, meydan, birbirine bağlanan sekiz sokak ve bu sokakların bağlandığı bir cadde ve çoçuk parkından oluşuyor.
Sokak ve caddeler Arnavut kaldırımı, parke ve asfalt ile kaplanmış. Bütün binaların doğramaları, kapı ve pencereleri döneme uygun inşa edilmiş.
Üç ay süren çalışma için her hafta 40 marangoz çalışmış. Sette hâlâ inşaat sürüyor.