Ortasından nehir geçen şehirler insanı etkiler. Hele şehir fazla büyük değil, nehir de ne çok geniş ne de bir derecik kadar küçük değilse ve iki yakası güzel köprülerle birbirine bağlanmışsa, gözü okşayan tarihi binaların yanı sıra bir de ziyaretçilerin oyalanacağı eğlence ve kültür etkinlikleri mevcutsa, böyle bir şehrin keyfine doyum olmaz. İşte Alpler'in kuzey yamaçlarında, Avusturya'nın Viyana, Graz ve Linz'den sonra Almanya sınırındaki üçüncü büyük kenti Salzburg böyle bir şehir. "Tuzu kuru olmak" deyimi Avusturya'nın Almanya sınırındaki küçük ama sevimli Salzburg şehrine tam tamına uyuyor. Salzburg'un tuzu kuru, çünkü Salzburg kentinin çevresi eski dönemler için altın kadar değerli sayılan tuz madenlerine sahip. Nitekim Salzburg, adını hem erken Taş Devri'nden bu yana kullanılan kaya tuzu yataklarından, hem de 11. yüzyıldan kalma, kente tepeden bakan Avrupa'nın en iyi korunmuş, en büyük kalesinden alıyor. Ülkenin dördüncü büyük kenti denince milyonluk nüfusa sahip olduğunu sanmayın, hepi topu 145 bin kişi yaşıyor. Ama kent bütün nimetlerden payını almış. Örneğin üç üniversiteye ev sahipliği yapıyor. Sadece şehir merkezinde 30 müze ve sanat galerisi var. Konser salonlarının sayısı beş. Bunlara zaman zaman konserlere kapılarını açan dini yapılar ve saray salonları dahil değil. Mirabell Sarayı'nın büyük mermer salonunda yılda 250'nin üzerinde oda orkestrası konseri veriliyor. Kısacası Salzburg gerçek bir kültür şehri.
MOZART HER YERDE
Salzburg'u, yetiştirdiği en büyük evladı, Mozart'sız düşünmek zor. Sağlığında kıymeti bilinmese, hatta patronu, kentin dünyevi işlerinden de sorumlu piskoposu Colloredo tarafından 8 Haziran 1781'de saraydan ve Salzburg'dan kovulmuş olsa da, günümüz yöneticileri Mozart'ın adını çikolatadan havalimanına, üniversiteden çeşitli bina ve kurumlara verip, festivaller düzenleyerek adeta günah çıkarmaktalar. Mozart'ın 1756'da saray bestecisi ve ve orkestra şef yardımcısı Leopold Mozart ve eşi Anna Maria Pertl'in oğlu olarak dünyaya geldiği şehir merkezindeki Getreidegasse 9 numaradaki bina ve burası dar geldiği için 1773'te taşındıkları bugünkü Makart meydanı 8 numaradaki ev halen ünlü besteciyle ilgili sanat etkinliklerinde kullanılıyor. Salzburg'un en büyük kültür şöleni, 1920'den beri her yıl temmuz ve ağustos ayları içinde beşaltı hafta süren Salzburg Yaz Festivali. Bu etkinliklerde klasik müzik konserlerinin yanı sıra opera temsillerine ve tiyatro gösterilerine de yer veriliyor. Ancak bu tek büyük sanat etkinliği değil. 1956'dan bu yana tekrarlanan Mozart Haftası, bestecinin doğduğu gün olan 27 Ocak'ı da içine alan iki-üç haftalık bir dönemi kapsıyor. Mozart ve onu etkileyen ya da ondan etkilenen bestecilerin eserlerini dünyanın önde gelen orkestra ve solistleri seslendiriyor. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, önceki günlerde sona eren bu yılki Mozart Haftası'nda en fazla alkış alan sanatçılardan biri de Fazıl Say'dı.
PASKALYA FESTİVALİ
Salzburg'un yetiştirdiği bir başka büyük müzik ustası, Herbert von Karajan, Salzburg'a Paskalya Festivali adını verdiği bağımsız bir festival kazandırmış. Salzburg 11-21 Nisan arasında bu kez Paskalya Festivali için sanatseverlerin akınına uğrayacak. Hâlâ bitmedi; Karajan'ın 1973'te başlattığı Paskalya Festivali'nden 50 gün sonra kutlanan ve adını Pantekot gününden alan bir başka festival de bu yıl 5-9 Haziran arasında 10 etkinlikle sanat dünyasının dikkatlerini üzerine çekecek. THY'nin geçen yıl İstanbul'dan iki saatlik bir yolculuktan sonra Salzburg'un varoşlarında yer alan W. A. Mozart Havalimanı'na yolcularını indirmeye başlamasından bu yana, kentte ve kültür etkinliklerinde Türk grupların sayısı artıyor. Nitekim tur operatörleri bu yıl Mozart Haftası'nın yoğun sanat gösterilerinde gruplarla gelen 150 civarında Türk izleyicinin de bulunduğunu söyledi.