İnanılmaz Örümcek Adam 2 / The AmazIng SpIder-Man 2 **
İki
yıl önce
Örümcek Adam beyazperdede sıfırlanmış, başına 'inanılmaz' etiketi yapıştırılarak seri tekrardan başlatılmıştı. Sam Raimi'nin yerine Marc Webb'in yönetmen koltuğuna oturduğu yeni seride bildik hikaye üç aşağı beş yukarı tekrar anlatılmıştı. Peter Parker'ı örümcek ısırır ve o da suçlularla mücadele eden bir kahraman haline gelir. Lakin Raimi'nin, çizgi romanın estetiğine sırtını dayadığı ve bol bol bilgisayar efektlerinden yararlandığı daha sempatik Örümcek Adam'ın yerini de Webb'in karakter odaklı ve 'gerçekçi' bir atmosferde nefes alan ve belki de daha karanlık Örümcek Adam'ı almıştı. Webb,
İnanılmaz Örümcek Adam 2 /
The Amazing Spider- Man 2 macerasında çark ediyor. 143 dakikalık macerada Raimi'nin
Örümcek Adam'ına doğru dümeni kırıyor. Yani kahramanızı çizgi roman odaklı bir karaktere dönüştürmeye çabalıyor. Bunun sebebi de ilk filmdeki gibi Webb'in yaklaşımının net olmaması. Bu belirsizlik ortamında Raimi'nin yaklaşımını hatırlatan yaklaşımlar sergiliyor. Aslında bu film Webb'in niyetinin ne olmadığını da ortaya koyan bir yapım. Niyet hani Christopher Nolan'ın
Batman'e yaptığı gibi
Örümcek Adam'ı yeniden yorumlamak değil. Hal böyle olunca da ciddi ciddi tekrar hissi veren bir filmle karşı karşıya kalıyorsunuz. Tabii bu da 'seyirci zekası'nı fazlaca hafife alan bir yaklaşım. Hatırlarsanız Sam Raimi
Örümcek Adam'ı kitlelerle buluşturmayı, onu endüstriyel sinemanın elinde bir oyuncak haline getirmeyi başarmıştı. Öyle ki
Örümcek Adam zamane gençlerinin ama özellikle de çocukların gönlünde yeniden doğmuştu. Ama Raimi bunu yaparken sinemanın anlatım ve teknik olanaklarından daha zekice yararlanıyordu. Webb'in filmlerinin amacı temelde 'bu oyuncağa' olan ilgiyi diri tutmak, onu anlıyoruz. Çünkü ilgi diri oldukça 'örümcek adam endüstrisinin' çarkları da hızlı dönüyor. Lakin amaç bu olsa bile Webb projenin sinema kısmına çok da odaklanamıyor. Bir kere gereksiz yere uzatılmış, hikayesi sarktığı için de sıkıcılaşan problemli bir film var elimizde. Diğer çizgi roman kahramanlarına göre sinemaya geç gelen ama kapitalizmin elinde onlardan daha fazla örselenen
Örümcek Adam'ın trajedisi de belki şu: Çizgi roman kahramanıyken oyuncak olmak ve oyuncak olduğunun farkında olarak çizgi roman kahramanıymış gibi davranmak. Bu film de bu trajediye biraz dana katkı sunuyor işte.
Aşk Bilmecesi / Chınese Puzzle ***
Aşk Bilmecesi yönetmen Cedric Klapisch'in fenomen olan
İspanyol Pansiyonu ve
Rus Bebekler filmlerinin devamı ve şimdilik bu üçlemenin final filmi. Hatırlanırsa Klapisch önce karakterlerini Barcelona'da bir pansiyonda buluşturmuş sonra Paris, Londra ve St. Petersburg'a taşımıştı.
Aşk Bilmecesi de Paris'te başlıyor. Baş karakterimiz yazar Xavier yeni kitabını yazarken eşinden boşanıyor. Eşi çocuklarla New York'a gidince o da bu büyük metropole yelken açıyor. Yeni bir kent yeni bir hayat demek onun için... İlişkiler, arkadaşlık, ebeveyn olmak üzerine keyifli bir romantik komedi
Aşk Bilmecesi. Kültürel farklılıkların hayatı nasıl zenginleştirdiğine dair önemli vurguları da var. Özellikle Audrey Tautou'nun Çince konuştuğu sahne muhteşem! 30 yaş üzerine hitap eden film haftanın da iyi seçeneklerinden biri.
Cennett en kovulmak/ DER BÜYİNA Jİ BİNUSTE ***
Ferit Karahan imzalı Altın Portakal'lı
Cennetten Kovulmak Kürt sorununa, yakınlarını kaybedenlerin gözünden bakan bir film. Türkiye'nin hem Doğu'sundan hem de Batı'sından meseleye bakmaya da gayret ediyor. Ve en büyük erdemiyse tarafları yargılamıyor. Sadece bize ölüm acısının derinliğini gösteriyor. İlk film olarak kimi sorunları olsa da duygusunu seyirciye geçirmeyi başarması önemli. Kürt sorununu ele alan filmlere göre daha naif bir yanı da var. Ezgi Aşaroğlu'nun başrolde oynamasına rağmen filmin iki büyük keşfi var bizce, ilki küçük oyuncu Rojin Tekin. İkincisi ise ustabaşı rolündeki Mirza Metin.