Yazın en sıcak haftalarından birini yaşıyoruz. Bu gibi zamanlarda evde oturmak bunaltıcı oluyor ve kendimizi restoranlara, kafelere, plajlara atıyoruz. Ama bazı mekanların da suyu çıkmış durumda. Genelde bu sayfada iyi ve başarılı işletmeleri ve iddialı yemekleri okumaya alıştınız. Ama bu kez yeme-içme sektörüne ve eğlence sektörüne eleştirel bakalım, dedim. Malum çok sayıda şikayet geliyor. Kimi mekanın personelini şikayet ediyor, kimi de hijyen yoksunluğundan hayıflanıyor. Şimdi küçük bir Türkiye turu yapalım ve bizden kırık not alan mekanlara göz atalım.
PLAJA GİRERKEN ÇANTA ARAMA
Çanta arama, gece kulüplerinde güvenlik amacıyla uygulanan bir yöntem. Reina, 360 gibi kulüplerin kapısında gece 24.00'ten sonra girenlerin çantaları aranıyor. Ama sadece silah değil, çantada içecek ve yiyecek varsa o da alınıyor. Bu uygulama artık plajlara da taşmış durumda. Geçtiğimiz hafta Çeşme Fly-Inn Beach'e girerken güvenlik çantamı açmamı istedi. İçinde yol boyunca içtiğim ve yarısından çoğu boş alan ufak pet şişe suyum vardı. Güvenlik görevlisi "Bununla içeri giremezsiniz" diye sertçe çıkışarak suyumu almak istedi. Gerekçesi içeride de su satılmasıydı. Plaj çantasında şampanya sokmaya çalışanlar dahi olduğunu anlattı. Elbette müesseseler içeride sattıkları yiyecek ve içecekten para kazanıyor. Ama bunun kapıda rencide edici şekilde yapılması ve yarım su şişesinin dahi alınması çok da hoş bir uygulama değil. Üstelik plajdaki sorunlar bununla da sınırlı değil. Suyumuzu bırakıp içeri zar zor girdikten sonra beş kişi iskeledeki şezlonglara yöneldik. Şezlonglar çift kişilik yatak şeklinde. Beş kişi bir tanesine sığamayacağımızdan iki tane istedik. Görevli "Bir tane vereyim, iki tane de minder getireyim" diye ısrar etti. Diğer bütün şezlonglar boş. Özetle iki şezlong alabilmek için de ayrı mücadele vermek gerekti. Sıra geldi yemek kısmına. Menü istedik, hemen geldi. Buraya kadar sorun yok. Ama yemek siparişi verince "Burada yemek yemek yasak" denildi. Girişin yanındaki restoranda yemek gerekiyormuş. Keşke bu kuralları koyarken personel kıyafetlerinin temizliğini de dikkate alsalarmış diye iç geçirmeden duramadık.
İKRAM HESABA DAHİL EDİLİR Mİ?
İkramların hesaba dahil edilmesi konusunda en fazla şikayet lüks steak house'larla ilgili geliyor. İçeri girdiğinizde ikram edilen çilekli şampanya ya da yemekten sonra sunulan limoncello gibi sindirimi kolaylaştıran içecekler aslında ikram değil. Zira hesapta beliriveriyorlar. Yeni açılan bazı mekanlarda da benzeri uygulamalar söz konusu. Tadına bakmanız için şef ya da işletme müdürleri tarafından masaya getirilen yemekler adisyonda karşınıza çıkıyor. Özellikle balıkçılarda bu konuya duyarlı olun.
EKSTRA PEYNİR NE KADAR EKSTRA?
Salatanıza ekstra peynir istediniz. Elbette bunun ekstra bir bedeli olabilir. Ama Kanyon AVM'deki Gina'da bu bedel çok da hafif değil. Örneğin salatanın malzemelerinden eti çıkarıp somon ve peynir ekliyorsunuz. Müessese hesaba üç salata birden yazıyor. Elbette hep oluyor diye bir şey yok. Ama bazı mekanlar bu ekstra malzemeye biçilen değeri abartıyor. Menüde yazanla masaya gelen yiyeceğin aynı olup olmadığını kontrol etmek de artık şart oldu. Örneğin bazı mekanlar menüde Alaska yengeci yazıyor ama masaya yumurta akıyla pişirilmiş ve yengeç suyunda haşlanmış boyalı mezgit balığı yani surumi getiriyor. Üstelik markette koca paketi 8 liraya satılan bu yengecin ufak bir porsiyonu için ortalama 40 TL gibi bir fiyat biçiyorlar.