Ne
yazık ki istatistik yok.
O yüzden Türkiye'de vahşi hayvanlarla yaşanan yol kazalarının sayısını bilmiyoruz.
Kazalarda yaralananların ve ölenlerin olup olmadığından haberdar bile değiliz.
Büyük ihtimalle normal trafik kazası olarak kayıtlara yansıdığı için ciddiye almıyoruz.
Olayı Kastamonu'da sürücüler için uyarı levhasında yazdığı rivayet edilen 'daş düşebülü, ayı çıkabülü' şeklinde mizaha indirgeyen çok.
Ama dünyada bu konuyu ciddiye alanlar var. Çünkü vahşi hayvanlarla yaşanan yol kazaları, ölümlere ve ciddi yaralanmalara yol açıyor.
Sadece ABD ve İsveç'te vahşi hayvanlarla yaşanan binlerce yol kazası olduğu biliniyor.
Bu yüzden vahşi hayvanlara çarpma riskini azaltan güvenlik sistemleri konusunda çalışmalar yürütülüyor. Bunların başında ise güvenlik konusundaki titizliğiyle öne çıkan Volvo geliyor.
Volvo, 2020'ye kadar bir Volvo otomobilin içinde hiç kimsenin ciddi bir yaralanmaya maruz kalmamasını hedefliyor. Hayvanlara çarpmayı engelleyen proje Volvo'nun 2020 vizyonunun bir parçasını oluşturuyor. Yeni sistem, 2010'da kullanılmaya başlayan 'otomatik frenli yaya algılama sistemi' teknolojisine dayanıyor. Sistem bir radar sensörü ve trafik durumunu kaydedebilen bir kızıl ötesi kamera olmak üzere iki bölümden oluşuyor.
ŞAFAK VAKTİ ÖNEMLİ
Vahşi hayvanlarla çarpışma genellikle şafak vakti, alacakaranlıkta veya karanlık kış aylarında gerçekleştiği için sistemin karanlıkta da çalışması oldukça önemli.
Kamera, ilerideki yolu tarayarak menzil içinde bir hayvan tespit ettiğinde sürücüyü sesli bir sinyalle uyarıyor. Eğer sürücü tepki vermezse otomatik frenler devreye giriyor.
Sistem, otomobili yavaşlatarak çarpmanın etkisini azaltıyor ve böylece ciddi yaralanmaları önlüyor.
AH ŞU GEYİKLER
Ancak, mühendisler bu proje üzerinde çalışırken birçok zorlukla karşılaştı. Bunlardan biri sistemin farklı hayvanları tanımasını sağlamaktı.
Volvo ürün geliştirme bölümünden bir ekip, safari parkında bir gece geçirerek, hayvanların hareketlerini ve davranış biçimlerini dijital olarak filme aldı. Bu çalışmada özellikle Amerika geyiği, kızıl geyik ve alageyiklere odaklanıldı. Hayvanları çekmek için yem bırakılan bir yolda yavaş sürüş yapılarak daha sonra değerlendirmek ve sensör sistemini geliştirmek için pek çok veri kaydedildi.
İlk aşamada sistemin, Amerika geyiği, geyik ve Ren geyiği gibi çarpma gerçekleşirse sürücüyü ve otomobildeki insanları ciddi şekilde yaralama riski olan büyük hayvanlara tepki vermesi amaçlandı.
KÖPEKLERE DİKKAT
Pek çok sürücü vahşi hayvanlara çarpma riskinden büyük endişe duyuyor. En büyük tehlike ise Amerika geyiğine çarpılan kazalar.
Hayvanın otomobilin önüne ya da ön camına çarpma ya da üzerine yuvarlanma riski olduğu için Amerika geyiğiyle çarpışmanın riski çok daha yüksek. Türkiye'de geyikler kadar, koyun, inek ve köpeklerle çarpışma riskinin daha fazla olduğu biliniyor.
Vahşi hayvanlarla çarpışma riskini azaltan sistem, bir taraftan insanların yaralanmalarını önleyecek, diğer bir taraftan da hayvanları koruyacak.
Yılda 50 bin vahşi hayvan kazası oluyor
Vahşi hayvanlarla yaşanan yol kazalarıyla ilgili istatistikler, durumun ciddi olduğunu ortaya koyuyor. İsveç Vahşi Hayvanlarla Yol Kazaları Danışma Konseyi verilerine göre sadece İsveç'te yılda yaklaşık 50 bin kaza gerçekleşiyor. Amerikan geyiği ile yaşanan kazaların ise yaklaşık 7 bin olduğu belirtiliyor. Özellikle Amerikan geyiği ile yaşanan kazalarda yaralanma riskinin yüksek olduğu ifade ediliyor.
Kış aylarında artış görülüyor
ABD Otoyol Güvenliği Enstitüsü verilerine göre, vahşi hayvanlarla yaşanan kazalar kış aylarında yüzde 30 artıyor. 2003-2007 yılları arasındaki istatistiklere göre ABD'de 2 bin 499 kişi hayvanlarla yaşanan yol kazaları nedeniyle yaşamını yitirdi. Bu rakam işin ciddiyetini açıkça gözler önüne koyuyor.