TOÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Uygun, ailevi Akdeniz Ateşi hastası. Kısa süre önce de otoimmün hastalığı teşhisi kondu. Hastalıklarla savaşırken gücünü vakıf çalışmalarından alıyor. Uygun şimdi özel bir koleksiyonla yine çocuklara el uzatıyor
Aldığınız kıyafetin bir yardım çalışmasına destek sağlaması, belirli etik değerleri benimsemesi tasarımın daha da kıymetli olmasını sağlıyor artık. Türkiye'de de bu konuda çeşitli işbirlikleri yapılıyor, hem de her geçen gün sayıları daha da artan oranda. Bu işbirliklerinin en sonuncusu geçtiğimiz günlerde yaşandı. Gizia Gate, bu kapsamda TOÇEV (Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı) ile özel bir proje gerçekleştirdi. Arzu Kaprol, Gül Ağış, Nihan Peker, Özgür Masur, Zeynep Tosun ve Gizia tasarımcıları, TOÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Uygun'un yaptığı Ebru sanatı çalışmalarından motifleri tasarımlarına uygulayarak kapsül koleksiyon tasarladı. Geliri TOÇEV'e aktarılacak bu proje için tasarlanan koleksiyonun satışı ağustos ayına kadar sürecek. Tasarımları görmek için Uygun ile bir araya geldiğimizde konu konuyu açtı ve 20'li yaşlarında kurduğu dernekle 5 milyondan fazla çocuğun hayatına dokunan bir kadının portresi çıktı ortaya...
- Ebru motiflerinizden yola çıkarakçok güzel tasarımlar yapılmış... Bize birazprojeden söz eder misiniz? - Denizi çok seviyorum. Bu yüzden demavi ve beyazın ağırlıklı olarak kullanıldığıbir koleksiyon... Yazı, denizi ve denizincoşkusunu anlatmaya çalıştım desenlerimde.Yaklaşık altı aydır bu proje üzerindeçalışıyorduk zaten. Ben desenler üzerineçalışırken Gizia Gate ile bir araya geldik.Projemize 'Geleceğimi Tasarla' ismini verdik.Çocukların yaz aylarındaki kamplarınayönelik bir çalışma yapacağız TOÇEV olarak.Bu yüzden de mavi tonlarında koleksiyon.Desenler kumaşlara basıldı. Tasarımcılarımızçok güzel kıyafetler tasarladı vekoleksiyon satışa çıktı.
- Çok büyük bir keyif alıyor olmalısınızdesenlerinizi giysiler üzerinde ve büyükbir butiğin içinde görünce... - Tabii ki. Bir de bu tasarımların neamaçla kullanılacağını bilmek inanılmazbüyük bir mutluluk.
- Ebru sanatını da bir anlamda yenidengündeme getiriyorsunuz. Bu da çokönemli öyle değil mi? - Hastalıklarla karşı karşıya kaldığımdönemde girdi hayatıma Ebru sanatı. 2011yılında amatörce başladım. Bence büyükbir terapi yöntemi... Suyla ve renklerle çalışıyorsunuz.Kelimelerle yazabileceğinizdendaha çok şeyi ortaya dökebiliyorsunuz.Büyüleyici bir sanat dalı. Şu an Amerika'datedavimin sürdüğü hastanede de doktorlaragösteriyorum. Kendileri öğrensinler, hastalaragöstersinler diye... Ebru sergileri düzenliyorumve bunların geliri de TOÇEV'ebağışlanıyor. Tabii ki ilgilendiğim sanatınbir Türk sanatı olması, bizim kültürümüzdendoğmuş olması da çok güzel. Gençlerbu sanatı sayemde biraz daha duyuyorsabu da büyük bir gurur benim için.
- Amerika'dan bu hafta sonunda geldiniz...Tedaviniz sürüyor mu hâlâ? - Bende ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığıvar. Ayrıca otoimmün sistem hastalığımvar. Bu hastalığın teşhisini Amerikalıdoktorlarım henüz yeni koydular. Teşhiskonuldu, tedavim orda başladı, şimdi Türkiye'dedevam edecek. Bir yandan da oradaözel bir eğitim aldım. Benim gibi kronikhastalığı olanlara yardım etmek üzerineçalışmalar yaptım. Hastalarla çalışmalaryapmaya başlayacağım kısa süre içinde.
- Çoğumuz başımız ağrıyınca günümüzüzehir ediyoruz. Suratımız düşüyor, birşey yapmak istemiyoruz... Siz nasıl başarıyorsunuz? - Zaten bir hastalıkla doğdum ben. Dokuzyaşımdan beri bu hastalığın etkileriylesavaşıyorum. Şimdi de bir başka hastalıkteşhisi konuldu. Evet benim gerçeğim bu.Ölümün kıyısından döndüm. Bir süreyürüyemedim. 46 yaşındayım. Benim dehastalıklarımı kabul etmediğim, kendimeyakıştıramadığım ve senelerce inkar ettiğimdönemler oldu tabii ki. Ama şu an dönüparkama bakınca tüm bu hastalıklar içinşükrediyorum.
- Peki nasıl bu kadar mutlu olup, etrafabu kadar enerji saçabiliyorsunuz? - TOÇEV... 23 yaşında kurdum TOÇEV'i...Onunla büyüdüm. Tüm yaşamenerjimin kaynağı da o... Tabii ki 1998 yılındadünyaya gelen ikiz oğullarım... Onlarbana bu yaşam enerjisini, bu mutluluğuveriyor. Büyük bir aileyiz ve birlikte olmakbeni hayata daha da bağlıyor. Şükrediyorum.Her şey için, sahip olduğum her şeyiçin çok şükrediyorum. Asla eleştirmem...Bir şeyleri düzeltmeye çalışırım. Bu da banaiyi geliyor.
- Şükretmek, eleştirmemek ve paylaşmakdiyorsunuz yani... - Aynen öyle... Elinizde olanı görüp,buna konsantre olup, mutlu olmalısınız. İşlerinegiderken surat asan insanlar görüyorum.Hastanelerde tedavi görürken yıllarca'keşke ben de sabah kalkıp işe gidebilsem'diye dua ettim ben. Hayata elinizdekilerigörerek bakmanız lazım. Mutluluğun temelibu. Elinizde olmayanı düşünerek mutluolmanız mümkün değil. Sabah kalkıncabizi yaradana teşekkür ediyorum. Geceyatarken teşekkür ediyorum. Paylaşmakdünyanın en güzel şeyi. Bunun keyfini yaşamayaçalışın.