Giriş Tarihi: 29.6.2019

Türkiye’yi vatanımız olarak görüyoruz

Türkiye'de yaşayan Suriyeli müzisyenlerin isteği; müzik aracılığıyla ortak dil oluşturmak, toplumlar arasındaki duvarları kaldırmak ve beraber huzur içinde yaşamak...

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) 2018 Küresel Eğilimler Raporu'na göre Türkiye geçen yıl uluslararası koruma ihtiyacı içindeki 4 milyondan fazla insana kapılarını açarak, beş yıldır dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Rakamlar hayli yüksek, mülteciler için yaşam zorlu. Ama onlar tüm zorluklara rağmen yaşama tutunmakta kararlılar. Belki doğdukları topraklardan uzaklar ama bu durum onlara kucak açan Türkiye'de yeni umutlarla yollarına devam etmelerine engel değil. Aralarında doktor olan da var, mühendis olan da.

Akademisyenler, zanatkaarlar... Ve elbette müzisyenler... Çoğu İstanbul'a ilk geldiği dönemde İstiklal Caddesi'nde çalarak hayatını kazanmış. Sonra kafelerde, barlarda, özel etkinliklerde çıkmaya başlamışlar. Ek gelir için müzik kurslarında ders de veriyorlar. Geçen günlerde İKSV'de gerçekleşen Dünya Mülteciler Günü'ne özel konserde de sahnede Suriyeli müzisyenler vardı: Andalusia Trio ve Mood Band. Konserden sonra altı kişiden oluşan Mood Band'den Ömer Alkilani ile bir araya geldik. Ömer, 2015'te ülkesindeki savaş yüzünden Halep'i terk edip İstanbul'a gelmiş. Birçok Suriyeli müzisyen gibi onların da ilk sahnesi İstiklal Caddesi olmuş. Üç yıl boyunca caddede çalmışlar: "Bazı Türkler gelip şarkılarımıza eşlik ediyor, bizimle arkadaş olmak istiyordu. Kimileri de 'Gidin ülkenize savaşın' diye tepki gösteriyorlardı. Biz burada ziyaretçiyiz, yabancıyız. Bu yüzden kavga etmemiz, tartışmamız yanlış. Her düşünceye saygı duyuyoruz. Ama şunu da söylemek isterim ki enstrüman taşıyan el, silah taşımaz." Mood Band üyeleri, artık İstiklal'de çalmasalar da konserlere devam ediyorlar.

Bu bir festival kapsamında da olabiliyor, bir doğum günü ya da konsolosluk etkinliği de... Dinleyicilerinin çoğunluğu Araplar. Türk dinleyici sayısı ise ne yazık ki azınlıkta kalıyormuş. Oysa repertuvarlarında Türkçe şarkılar da var. Böyle Gelmiş Böyle Geçer Dünya, Mavi Boncuk ve Ada Sahillerinde Bekliyorum gibi... Elbette kazanılan para İstanbul gibi bir şehirde yaşamak için yeterli olmuyor. Bu yüzden bir yandan da Arapça ders veren müzik okullarında çalışıyorlar. 60'a yakın öğrencisi olduğunu söyleyen Ömer, evindeki küçük stüdyoyu da zaman zaman kayıt yapmak isteyenlere kiralıyor. Bu arada uzaktan eğitimle Atlantik Üniversitesi'nde müzik prodüksiyonu okuyor.

Ömer, tek yaşıyor ama 74 yaşındaki babası ve 64 yaşındaki annesi de İstanbul'da. Mühendis olan babası artık çalışmıyor. Aileye Ömer ve Malezya'daki kardeşi bakıyor. "İstanbul çok güzel" diyor Ömer, burada yaşamayı seviyor: "Türkiye'yi vatanım gibi görüyorum. Sizi de kardeşlerim gibi... Tabii Türkler arasında bizi seven de var, sevmeyen de. Restoranda, otobüste 'Siz geldiniz, biz işsiz kaldık' diyenler oluyor." "Suriye'deyken herkes kavgacıydı, yüzü gülen yoktu" diye anlatmaya devam ediyor genç müzisyen. "Bana da 'Sen niye hep mutlusun?' diyorlardı. Müzik kötü enerjiyi atıyor. Mutsuz olduğumda eve gidip gitarımı alıp birkaç saat çalarım. Böylelikle her şeyi unuturum."

KÜLTÜRÜMÜZÜ TANITIYORUZ

Andalusia Trio, 2016 yılında kurulmuş. Grup üyeleri İstanbul'da tanışmış. Grupta kanun çalan Hazem Hammadie, "Bir kütüphanede başladı dostluğumuz" diyerek anlatıyor. Halep'teyken babası öğretmiş kanunun nasıl çalınacağını. Sonra müzik kursuna devam etmiş. Ama müzikle hep hobi olarak ilgilenmiş. İşin içine para girince samimiyetin azalacağından endişe ediyormuş. Ama 2013'te İstanbul'a gelince para kazanmak için müzik yapmaya başlamış. Andalusia Trio da ilk zamanlarında İstiklal Caddesi'nde çalan gruplardan. Şimdilerde Tophane'de bir kafede düzenli olarak sahneye çıkıyorlar. Dinlemeye Türk arkadaşları da geliyormuş. Özel konserlerde de çalıyorlar. Katibim, Ada Sahilleri ve Uzun İnce Bir Yoldayım repertuvarlarının vazgeçilmezleri. Hazem, "Müziğimizle kültürümüzü tanıtıyoruz" diyor. Türkçe öğrenmeye de önem veriyor: "İki toplum arasındaki duvarları kaldırmak için önemli." O da Türkiye'yi vatanı olarak görüyor. Burada evlenmiş, yuvasını kurmuş. Hatta "Türkiye, Suriye'yi alırsa doğduğum yere dönerim" diyor.

ÇOK YETENEKLİ İSİMLER VAR

İstanbul'da yaşayan Suriyeli müzisyenler arasında usta isimler var. Udi Maher Nanaa gibi. Müzik okulu bulunan Nanaa, önce Suriye'de şimdi İstanbul'da 40 yılı aşkın süredir ders veriyor. Suriye'de yaşadığı sırada önemli isimlerle aynı sahneyi paylaşan klavyeci Hamode Shekh Ali'ye de İstiklal Caddesi'nde çalarken rastlayabilirsiniz. Keman sanatçısı Munzer Sheikh Alkar da 2011'de Türkiye'ye gelmiş. 12 yaşında müzik eğitimi almaya başlayan Alkar, ülkesinde çeşitli orkestralarda çalmış, şeflik yapmış. Yaşı yüzünden başta İstiklal Caddesi'nde çalmaktan çekinse de insanların kendisini coşkuyla karşılaması bütün önyargılarını silmiş. Alkar'ın hayali Türk müzisyenlerle bir araya gelip birlikte üretmek, festivallerde aynı sahnede çalmak.

FOTOĞRAF: ZEYNEP AKAY

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.