Hepimiz için duygusal anlamda çok üzücü bir haftayı tamamlıyoruz. Geçtiğimiz hafta kayak modası yazarken, bu hafta bambaşka bir gerçekliğe uyandık hepimiz. Moda tam da böyle anlarda bize yeniden ilham vermek, ümit vermek için var belki de hayatlarımızda. Dünya medyasında yer alan üzücü haberleri ve Türkiye'de bir kayak merkezinde yaşanan inanılmaz felakete dair haberleri okurken karşıma birden küresel kriz ve felaket dönemlerinde modanın nasıl büyük bir nostaljik etki aldığına dair bir makale çıktı. Who What Wear'de yer alan makalede moda dünyasının bir süredir tam da bu nedenden dolayı 1950'lerden yani İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan moda trendlerinden esinlenmeye başladığından bahsediyordu. Biraz incelemeye başladığımda tüm dünya basınında arka arkaya 1950'ler modasının nasıl popülerleştiğine dair haberlerin oldukça geniş yer aldığını fark ettim.
TOPLUMSAL DEĞİŞİMLER, MODAYI ETKİLER
1950'ler modanın evrim geçirdiği çok önemli yıllar. İkinci Dünya Savaşı'nın küllerinden doğan 1950'ler, estetik bağlamda bir devrim yaşanmasına, modanın baştan şekillenmesine olanak sağladı. Bu dönem, modanın toplumsal değişimlere ve dönüşümlere nasıl derinlemesine ayna tuttuğunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak tarihe geçti. Kıyafetler, yalnızca bedeni değil aynı zamanda ruhu da sarıp sarmalayan yeni bir kimlik arayışının sembolü haline geldi. Bugünün trendlerine bile etki eden çizgiler, formlar ve klasikleşmiş kimi parçalar hayatımıza 1950'lerde girdi. Bu parçalar, o dönemden beri önemini hep koruyarak bugüne taşındı. Etek-ceket formlarından stiletto'lara, çok sevilen sigaret pantolonlardan kalem eteklere, prenses yakalardan koza mantolara kadar halen hayatımızda bulunan klasik tarzda parçalar hep 1950'ler modasının bize mirası...
1940'LERDEN İTİBAREN YÖN DEĞİŞİYOR
1950'ler kadın modasını domine eden popüler görünümün çıkış tarihi 1940'ların sonudur. Christian Dior 1947'de 'Yeni Görünüm'ü tanıttığında büyük bir başarı yakaladı. Belden sıkıştırılmış kabarık etekli bu yeni silüet, 1950'lerin ortalarına kadar öncü stil olarak yerini korudu. 1950'ler başladığında, Yeni Görünüm silüetinin etkisi kadınların hem günlük kıyafetlerine hem de gece kıyafetlerine yansımış bulunuyordu. Dior'un dikey tasarıma odaklanan, düz çizgileri pilelere, büzgülere, ayrıntılara ve çok dar ana hatlara dahil eden bir moda çizgisi vardı. Yarattığı bu feminen çizginin izinden giderken tasarımlarını yapılı yakalar gibi detaylarla zenginleştirdi. Form, en azından 1954'lerin sonuna kadar popüler kalırken omuzlar biraz daha yumuşadı, kalçalar biraz daha yuvarlandı ve etek boyu uzadı.
YENİ GÖRÜNÜM ETKİSİ
Her ne kadar silüet evrimleşse de gece kıyafetlerinin, günlük kıyafetlerin ve ayrı parçaların tasarım kökleri buradan yükseldi. Dönemin en önemli tasarımcılarından Hubert de Givenchy'nin 1953'te tanıttığı elbise, Charles James'in 'Clover Leaf' elbisesi ve Cristobal Balenciaga'nın deneysel formu arasındaki ortak nokta şüphesiz 'Yeni Görünüm'den başkası değildi. Yine de her ne kadar görünüme her an her yerde rastlanır olsa da 50'lerle birlikte popüler olan tek görünüm o değildi. Hatta bu on yılın en çarpıcı ana fikri, stil sahibi seçeneklerin ortaya çıkmasındaki zenginlikti. Öyle ki sokakta yürüyen eşit derecede modaya uygun giyinmiş iki kadının stillerinin birbirlerinden oldukça farklı olduğu gözlemlenebilirdi; biri vücudunu saran bir elbise giymişken diğeri eteklerini savurabilirdi.
PANTOLON GİTTİKÇE POPÜLERLEŞİYOR
Yine de, feminenlik ve resmiyet ile şekillenmiş 50'ler modasında kadınlar için pantolon giymek oldukça olağanlaştı. Kadınlar II. Dünya Savaşı sonrasında çalıştıkları fabrikalardan çıkarılsalar da deneyimledikleri rahatlık stillerinde kalıcı bir dönüm noktası oldu. Dönemin köşe taşlarından bir diğeri, kokteyl elbisesi oldu. Kokteyl partileri için giyilen bu yeni elbiseler günlük giyim ile gece kıyafetleri arasında bir yerde; günlük elbiselerin uzunluğunda ama gece kıyafetlerinin şıklığında idi. Geniş etekleri dengelemek için omuzları açıkta bırakan üst parçalar da ilk kez bu dönem tanıtıldı. Makyaj ve kozmetik alanındaki gelişmeler, yeni güzellik görünümlerinin yolunu açtı. Genel olarak zamanın makyajı, kremsi bir fondöten, pastel pembe allık, yumuşak göz farı, kırmızı veya pembe dudaklar ve üst kirpiklerde rimelden oluşuyordu. Kaşlar inceltilmiş ve kadınsıydı. Ayrıca, kanatlı eyeliner bu dönemde popüler oldu.
LÜKSE İLGİ ARTMAYA BAŞLIYOR
II. Dünya Savaşı boyunca yaşanan yoksunluğun ardından lüks ve moda şeylere olan ilginin bir çaba ile buluşması idi aynı zamanda. İster couture bir parça giysin ister 'kaniş etek', bir kadın tüm aksesuarlarının görünümünü tamamlayacak denli uyumlu olmasına titizlikle özen gösterirdi. Dönemi kapatansa Chanel'in, o zamana kadar tek tonla tasarlanan ayakkabılara karşı, normları yıkarak kadınları özgürleştirdiği -modaevinin imza parçalarından biri haline gelen- iki-tonlu kısa topuklusu oldu. Sonsuz çeşitlilikte yeni kadın ayakkabı stilleriyle beraber, ayakkabılar karşı konulamaz hale geldi. Her zamankinden daha rahat, sağlam, hafif ve güzellerdi. İnce topuklu ayakkabılar, düz ayakkabılar, sandaletler, makosenler ve diğer ayakkabı türlerinin her biri, çeşitli renklerde veya desenlerde satın alınabiliyordu.
AUDREY HEPBURN ETKİSİ
O dönemin ilham perilerini de gözlerinizin önüne getirmeye çalışın. Givenchy'nin ilham perisi olan Audrey Hepburn, estirdiği genç hava ile eşsiz bir isimdi. Kum saati silüeti incecik vücudu ile harikulade bir şekilde taşıması hayranlık uyandırıyordu. Zarif yine de doğal stili ile Grace Kelly ise ilham kaynağı bir diğer isimdi. Öyle ki Hermes, hamile karnını gizlemek için kullandığı çanta modelini onun ismi ile onurlandırdı. 1950'ler, yeni renklerin, desenlerin, stillerin ve şekillerin tanıtıldığı bir moda dönemiydi. Düz etekler, basit ceketler ve dikey çizgiler her yerdeydi. Özel dikim elbiseler, kürk süslemeli büyük paltolar, pötikareli ve puantiyeli desenler, kaniş etekler, eyer ayakkabıları, dolgulu takım kabanları, kruvaze takımlar ve çok daha fazla heyecan verici trendleri beraberinde getirdi. Dar belli elbiseler ve kalem etekler ile beraber, kadınsı, abartılı bir kum saati figürü popülerleşti. 50'ler günlük hayatının kalıcı imajı, 'kaniş etek' idi. İsmi Kaliforniyalı Juli Lynne Charlot'un tasarımı ile anılan etek, yuvarlak kesilmiş üzerleri -sadece köpekle sınırlı kalmayan- işlemelerle desenlendirilmiş keçe eteklerdi. Sık dokunmuş triko veya gömlekle birlikte kombinlenen etek, Paris'in haute couture çizgisinden daha spor, yine de beli ortaya çıkarak kabarık etekli Yeni Görünüm'ün izinden giden bir görünüme sahipti.
DARALAN FORMLAR ORTAYA ÇIKTI
Bu seçeneklerin çeşitlenmesinin nedeni, Cristobal Balenciaga, Charles James ve Hubert de Givenchy gibi yeni tasarımcıların farklı silüetler tasarlamaları ve on yılı dönüştürmeye başlamalarıydı. Ve on yıl ilerledikçe formlar gitgide daralmaya başladı. Chanel, Dior ve Balenciaga tarafından neredeyse aynı zamanda tanıtılan düz kesim takım, kadının doğal figürü üzerinden şekillendi. Dior, Balenciaga ve Charles James gibi tasarımcılar olağanüstü couture parçalar hayata getirirken spor giyim çılgınlığı da devam ediyordu. 1940'larda yıldızı parlayan Amerikalı tasarımcı Claire McCardell, popüler anvelop elbisesini üretmeye devam ederken uyumlu üstleri ile kapri pantolonu tanıttı. 1950'ler modası genel olarak zarafeti kucaklasa da genç kadınlar yüzlerini McCardell'e ve diğer spor giyim tasarımcılarına dönerek askılı elbise ve mayo gibi daha az resmi kıyafetlere yöneldi.
RENK, DESEN VE AKSESUVARLAR YENİDEN REVAÇTA
- Bir önceki on yılın sade ve süssüz renklerine karşı, desenlerde bir patlama yaşandı.
- Çizgilerden çiçeklere, desenler genel olarak beyaz zemin üzerinde belirdi.
- Çiçek desenleri olabildiğince kontrast renklerle bir arada kullanılırken çizgileri geniş yatay siyah-beyazlardan ince lacivertlere her genişlikte görmek mümkündü.
- Puantiyeler, beyaz üzerine kırmızı veya koyu mavi gibi, kontrast renklerde belirdi.
- İşlemeler sıklıkla geniş eteklerin uçlarında kullanıldı.
- Eldivenler ön plana çıktı.
- Şapkalar. Yeni Görünüm ile lanse edilen geniş kesim bahçe şapkalarının yanı sıra daha küçük şapkalar da dönemin vazgeçilmeziydi.
- Mücevherler klasik ve gösterişsizdi. İnci veya yapay inci 1950'lerin ikonik kolyelerinin temel elementiydi.
- Yuvarlak burunlu yüksek topuklar özel davetler için tercih ediliyorsa da kadınlar ayakkabı seçimlerinde rahatlığı ön planda tutmaya başladı. Kumsal ve tatil için espadril, evde veya bahçede tenis ayakkabısı en popüler modellerdi.