Asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depreminin merkez üssü olarak kabul edilen Kahramanmaraş oldukça zorlu bir sürecin ardından hayatta kalmaya çalışıyor. Şehrin merkezinde bulunan Tarihi Maraş Çarşısı da yaşanan tüm bu zorlukların bir sembolü haline gelmiş durumda. Çarşı birçok coğrafi işaretli ürüne ve farklı zanaatkarlara ev sahipliği yapıyor. Ancak deprem doğal olarak çarşıyı da, çarşıda mesleklerini icra ederek hayatta kalmaya çalışan ustaları da etkilemiş durumda. Farklı alanlarda çalışmalarını yürüten birçok kişi de deprem sonrasında bu tarihi çarşıda işlerini sürdürmeye çalışıyor. Dördüncü kuşak yemenicilik mesleğiyle ilgilenen Çiğdem Kopar (46), küçücük dükkanında deriye hayat veriyor. 40 yıldır kalaycılık yapan Bünyamin Özdek (54) ise mesleğinin son temsilcilerinden biri. Her iki ustanın en büyük korkusu ise kendilerinden sonra yeni nesillerden kimsenin yıllarını verdikleri bu meslekle ilgilenmiyor oluşu. Kendilerinden sonra mesleklerini icra edecek kimsenin yetişmemesi ve nesiller boyu icra ettikleri mesleklerinin bitecek olması en büyük korkuları. İçinde kuyumcu, bıçakçı, bakırcı, baharatçı, kuyumcu, yemenici, kalaycı gibi birçok meslek gurubunu barından çarşı, Kahramanmaraş'a gelip de uğramadan dönülmeyen yerlerden biri. Ancak dediğimiz gibi gün boyu hareketlilik olan bu çarşıda birçok unutulmaya yüz tutmuş mesleğini yapan ustalarda bulunuyor.
DÖRDÜNCÜ KUŞAK İŞ BAŞINDA
Çarık (yemeni) diken Çiğdem Kopar evli ve 2 çocuk annesi. Aktif olarak 30 yıldır bu mesleği yapıyor. Mesleği dedelerinden öğrenip, babasından devralmış ve 4'üncü kuşak olarak devam ediyor. Yıllardır da aynı çarşıda küçücük dükkanında deriye hayat veriyor. Deriden başta ayakkabı olmak üzere çanta ve cüzdan gibi ürünlerde yapabiliyor. Üniversitede çocuk okutan Kopar, "Deri ile ilgili her şeyi yapabiliyorum. Bu çarşı kurulduğundan beri buradayız. Çarık Maraş'a ait coğrafi işaretli bir ürün. Buraya gelen müşterimiz ortalama bin TL'ye çarık alabiliyor" dedi.
GEREĞİNİ YAPMAZSAK TARİHE KARIŞABİLİR
Alttan kimsenin yetişmediğine dikkat çeken Çiğdem Kopar, "Atölyemiz depremde baya bir hasar almıştı. 3-4 ay çalışamamıştık. Sonra başka bir yere taşınınca işimize başladık. O dönem gelen ekipler bizden alışveriş yaparak bize destek oldular. Depremzede fuarlarına katıldım. Üniversitede çocuk okutuyorum. Mesleğimiz çok güzel, emek veriyoruz. Doğaçlama el becerisi ile yapılan bir ürün. Alın teri, el emeği göz nuru. Hakiki deri olduğu için vücuttaki elektriği toprak çekiyor. Ayaklarını terletmez. Ayak sağlığı için bu ayakkabıların kullanılması gerekiyor. Maalesef gerçek emeğe değer verilmiyor. Yakında tarih olacak bir meslek olmaya doğru gidiyor" ifadelerini kullandı.
40 YILDIR KAPLARI PARLATIYOR
Çarşının renkli simalarından biri de kalaycı Bünyamin Özdek. Renkli giyim tarzıyla dikkatleri hemen üzerine çeken Özdek, 33 yılı aynı dükkanda olmak üzere 40 yıldır bu mesleği yapıyor. Çıraklıktan yetiştiğini belirten Özdek, "Maalesef yetişen usta kalmadı. Bizlerde son dönemimizi yaşıyoruz. Bende en fazla 3-5 sene daha yaparım. Çırak yetişmezse bu meslek biter. Getirilen tencere, tava, tepsi gibi ürünleri kalaylıyoruz. Ancak yeni nesiller bu mesleği bile bilmiyor. Tencere karardıysa çöpe atılıp, yenisini alıyorlar. Bu mesleğe insanlarında destek vermesi gerekiyor. İnsanlar giyim tarzıma alıştı. Buradayken böyle renkli giyiniyorum. Her zaman da böyle giyinirim" ifadelerini kullandı.