Yıllardır durmadan konuşulur, "Formula 1 pistimiz var ama o seviyede bir sporcumuz yok" diye... Bu ilki bir kadın başarabilir mi? Elbette bugünden yarına olacak bir iş değil ama yıllardır bunun hayalini kuran ve adım adım hedefine yaklaşan bir isim var, hem de Antalya'dan...
Sena Savaşer; Antalya doğumlu, beş yıldır profesyonel olarak motor sporlarıyla ilgileniyor. Antalya Bilim Üniversitesi'nde Endüstri Mühendisliği okuyor. Eski ralli hakemi olan babası Fahrettin Savaşer'in yönlendirmeleriyle Formula 4'teki ilk Türk kadın pilotu oldu.
Önce Barselona'da Catalunya ardından da İtalya Cremona pistine çıktı. Güçlü rakiplerle Formula 1 pistinde önemli sınavlardan geçti. Şimdi Formula 1 için F1 Academy'ye giren ilk Türk olmak istiyor.
- Motor sporlarına böylesine tutku ile bağlanmanızın sebebi nedir?
- Hız, benim sessizliğim. Pistte her şey duruyor: Gürültü, stres, hatta zaman. İlk kez go-kart'a bindiğimde, o sessizliği buldum ve asla bırakmak istemedim. Motor sporlarına tutkum, bu sessizliği bulduğum an başladı. Babamın eski bir ralli hakemi olması beni piste yaklaştırdı belki, ama asıl sebep, o ilk go-kartta kendimi bir sanatçı gibi hissetmemdi.
- Daha önce SABAH Cumartesi'ye röportajınızda hedefinizin Formula kategorilerinde yarışmak olduğunu söylemişsiniz. Şu an çok önemli bir eşiği atladınız. Bize içinizde kopan fırtınalardan bahseder misiniz?
- Üç yıl önce o röportajda hayal kuruyordum, şimdi ise o hayalin içinde yaşıyorum. Formula 4'te yarışıyorum ve her yarışta kendimi yeniden inşa ediyorum. İçimdeki fırtına? Korku değil... Heyecan. Tıpkı motorun silindirlerindeki ateş gibi: Kontrollü ama yakıcı. Bu beni daha iyi bir pilot yapıyor. Şu an bir eşiği atladım, evet. Ama asıl dağlar hâlâ önümde. Bu sene profesyonel İtalyan bir takımla anlaşma imzaladık. Detaylar şimdilik bende kalsın.
- Formula 1 hedefinize ulaşırsanız, hangi takımda yarışmak isterdiniz?
- Bu soruya herkesin beklediği gibi 'Ferrari' ya da 'Red Bull' demek isterdim. Ama ben biraz farklı bir yerden bakıyorum. McLaren'da yarışmayı hayal ediyorum. Neden mi? Çünkü o takımın tarihinde bir yeniden doğuş hikayesi var; tutku, mücadele ve geri dönüş.
Benim yolculuğumla örtüşüyor. Ayrıca turuncu renk bana enerji veriyor, pistte bir güneş gibi parlamak isterim.
- Babanız eski bir ralli hakemi... Sizi en çok hangi konuda uyarıyor ve hangi özelliğinizi takdir ediyor?
- Babam bana hep "Kulak ver, motorun bile konuşur" der. En çok da sabrı öğretti. Bazen gaz pedalına basmaktan daha önemli olan, frene dokunmayı bilmekmiş. Takdir ettiği şeyse, virajlarda hissettiğim çizgi ve soğukkanlılığım. Bir keresinde antrenmanda lastiğim patladığında, aracı spin atmadan kenara çekmiştim. "Bu kızın damarlarında buz akıyor" demişti, hâlâ gülüyorum buna.
- Artık pistlerde kadın yarışçı görmek şaşırtıcı değil. Erkeklerin bu konuda neler konuştuğuna hiç şahitlik ettiniz mi? Panik var mıdır acaba?
- Genç sporcular olarak Burcu (Çetinkaya) Abla'nın izinden gidiyoruz. Erkekler panik değil, saygı duyuyor.
Daha çok saygı ve rekabet duygusu hâkim. Sağlıklı bir rekabet ortamı oluştuğunu düşünüyorum. Zaten Formula 1'e giden yolda onları da geçeceğim.
- Bir özelliğiniz de kariyerinizi yaşadığınız Antalya'da sürdürüyor oluşunuz. Motor sporlarının merkezi Türkiye'de İstanbul gibi görülür.
Bu bir dezavantaj değil mi?
- İstanbul motor sporlarında bir üs gibi, doğru. Fakat Antalya'da yaşamak bana başka bir perspektif kattı. Avantajı şu: Deniz, güneş ve o huzurlu ritim beni mental olarak çok güçlü tutuyor. Pistteyken zihnim berrak oluyor. Dezavantajı lojistik; İstanbul'daki pistlere ve organizasyonlara ulaşmak bazen bir macera. Ama ben buna 'yarış öncesi ısınma turu' diyorum. Antalya'da olmak, kariyerimi kendi kurallarımla inşa etmemi sağladı.
- Simülasyonda antrenman yapmayı ya da yarışmayı seviyor musunuz?
- Simülatörde geçirdiğim saatler, gerçek pistteki rüyalarım. Simülasyon, rüyalarımın provası. Gerçek pist ise o rüyayı yaşamak. İkisi de birbirini tamamlıyor. Gerçek pist deneyimine yakın bir ortam sunuyor. Reflekslerimi geliştirmeme yardımcı oluyor. Ayrıca, yeni pistleri öğrenmek, stratejiler geliştirmek için de vazgeçilmez bir araç.
- Endüstri Mühendisliği'ni tercih sebebiniz neydi acaba?
- Motor sporları, sadece direksiyon hakimiyeti değil... Bir matematik.
Mühendislik, bana motorun içindeki denklemlere saygı duymayı, motorun dilini öğretti. Nasıl daha hızlı, daha verimli olunur.
Pistte her saniye, bir denklem çözüyorum aslında.
'KARAKALEM ÇALIŞIYORUM'
- Kadın sporculara, motor sporlarında sponsor olma konusunda bir tereddüt var. Katılır mısınız?
- Kadınların motor sporlarında 'riskli' olduğunu düşünenlere sesleniyorum: Risk almazsanız, zaferi de kaçırırsınız.
Burcu Çetinkaya'nın rallideki başarısı, Zeynep Irgav'ın motosikletteki çıkışı... Bunlar tesadüf değil.
TOSFED Kadınlar Komitesi'nin muazzam desteğiyle bu yolda yalnız da değiliz; bize inanan bir ekip var. Sponsorluk bir yatırım değil, ortaklık. TOSFED Kadınlar Komisyonu ile birlikte, Türkiye'de her yıl yüzlerce kız çocuğuna ücretsiz karting eğitimi sunmayı hedefliyoruz ve bunların önemli bir kısmı yerel yarışlara adım atıyor. Bir sponsor destek verirse, sadece aracın üzerine logosunu koymaz... Marka değerini, kadınların gücünü savunan bir vizyonla birleştirir. Sadakat kazanır, çünkü kadın taraftarlar kendilerini temsil eden markalara daha güçlü bir bağ hissediyor. Belki de en önemlisi: Tarih yazar. Bugünün kız çocukları, yarının şampiyonları.
Son bir sır vereyim mi? Pist dışında en büyük tutkum kara kalem çalışmak. İnanın, bir virajı almaktan daha zor.
ZAYN BİR YETENEK ABİDESİ
- F1 tarihinde sadece iki kadın piste çıkabilmiş. Maria Teresa de Filippis ile Lella Lombardi... Lombardi, F1'de puan alan ilk ve tek kadın sürücü... Yapay zeka, 10 yıl içinde Formula 1'de bir kadın sürücü olacak diyor. Belki Zayn Sofuoğlu ile aynı anda F1'de olabilirsiniz... Çok mu uçuk bir hayal?
- Hayır, uçuk değil, aksine ilham veren bir hayal! Maria Teresa ve Lella'nın hikayeleri beni hem motive ediyor hem de öfkelendiriyor; çünkü yetenekleri cinsiyetçilik yüzünden gölgede kalmış. Onların kaldığı yerden devam etmek istiyorum. Zayn ile aynı pistte olmak mı? Neden olmasın? O bir yetenek abidesi, ben de kendi yolumda ilerliyorum. 10 yıl içinde F1'de bir kadın olacaksa, o kişi olmak için her şeyi yapacağım. Öncelikli hedefim tabii ki F1 Academy... Zayn'la birlikte Türk bayrağını dalgalandırmak ise bonus olur.
AYRTON SENNA ŞAİR GİBİYDİ
- Sevgili Sena, gelelim Senna'ya... Başarılarınız devam ettikçe bu sıkılacağınız bir soru olacak... Bu isim benzerliğinden memnun musunuz? Ayrton Senna'nın en sevdiğiniz ve sevmediğiniz yönü nedir?
- Sınırları zorlamak. Senna'nın yağmurdaki zaferlerine hayranım. En sevdiğim yönü, yarışa ruhunu katması; sadece pilot değil, bir şair gibiydi. Sevmediğim yönü ise bazen kendini çok riske atması. Cesareti ona hayranlık duyulmasını sağladı. Aynı zamanda onu bizden erken aldı. Ben Sena'yım, Senna değilim; ama onun mirasından ilham alıyorum.
TRAFİKTE KAPLUMBAĞA GİBİYİM
- Motor sporlarımızın yıldızlarından Ali Türkkan ile röportajımda "Trafikte hızlı kullanmam. Hafriyat kamyonları bile beni geçiyor" demişti. Siz nasılsınız trafikte?
- Güvenlik her şeyden önce gelir. Trafikte bir kaplumbağayım! Babam der ki: "Pistte ne kadar hızlıysan, yolda o kadar sakin ol." Hafriyat kamyonları beni geçerken, ben içimden pistteki son turumu hatırlıyorum. Sabır, zaferin antrenmanı.