Birikimim yok ama kombinlerim slaaay! Z jenerasyonunun yeni argo kelimelerinden olur tıpkı bizim jenerasyonun 'yıkılıyorsun bebeğim' demesiyle aynı anlamı taşıyor, aynı kapıya çıkıyor. Dijital koçluk yapan Gülkhan Bilgen'in instagram hesabında 'Kirada Yaşayıp Hermes Alan Nesil' başlıklı yazısından yola çıkıyorum ve onun da dediği gibi bir süredir ihtiyacı olan (mecazi) şeylere para harcayan lüks meraklısı bir kesim var. Hatta bununla ilgili komik söylemler var; 'Hayat çok kısa bebeğim al bu elbiseyi' onlardan biri.
Peki bu nesil neden lüksün peşinde?
İlk olarak geçici de olsa insana değerli olduğunu hissettirdiği için. Orta kesim lüks, 'middle class luxury' denilen yeni bir trendi yarattığı için yani birikim yapmayıp istikrarlı bir gelecek planı yerine lükse yönelmek istediği için. Bunu en çok pompalayan da lüks markalar. Ve ulaşılabilir fiyatlı ürünlerle sizi yemleyip hayatınıza sızmaları.
Bugüne kadar basit beyaz bir tişört ya da hasır çanta yapmayan markaların en temel ihtiyaçlarımıza el atması ile marka giyinme tutkumuz oluşmaya başladı.
Bugünü yaşayalım mentalitesi, pandemi sonrası yaşam şekillerimizin değişmesi, beyaz yakalı giyim kuşam kurallarının tepe taklak olması, ofislere plazalara gitmeme ve dışarıda kafelerde sosyalleşip çalışma biçiminin hayatımıza girmesi ile gövde gösterisinin şekli şemali de değişti.
Takım elbiseler gitti, yerine son model havalı sokak stilinin iddialı parçaları dev logolarıyla geldi. Bize kalan tek şey anı yaşamak ve her sabah yüksek fiyatlı kombinlerimize uygun içeceğimizle poz verip sosyal medya hesaplarından fotoğraf paylaşmak.
GEN Z'NİN YENİ DİLİNİ ÇÖZDÜNÜZ MÜ?
Z Jenerasyonunun argo denilecek sözcüklerini önüme aldım ezber yapıyorum. Adeta yeni bir dil öğrenir gibiyim. Sizin kulağınızın en çok aşina olduklarını sıralamadan önce sayısının seksenden fazla olduğunu bilmenizi isterim. Ve bugünlerde anne ve babalar çocuklarının dilini anlamak için internet ortamında bu 'Slang' tabir edilen argomsu kelimeleri ezber yapıyorlar. Yoksa nasıl kontrol altında tutacaklar? İmkansız... Bu sözlerime Gen Z isyankar bir tavır sergileyerek 'seni ilgilendirmez' diyecekler. Şimdi size bir kaç kelime sıralayacağım bakalım aşina olacak mısınız?
AKDENİZ KADINI ELİNİ MASAYA VURUNCA YER YERİNDEN TİTRER!
Bozburun sahillerinden bildiriyorum, bu Akdeniz kadını bir başka sevgili okurum. Buralarda topraklar aile içinde bölüşülürken kadınlara deniz kenarı erkeklere ise dağın tepeleri miras olarak bırakılırmış. O yüzden yörük kadınlarımız bölgenin en değerli topraklarına sahipler. Evlat ayrımı yapmanın sonucu bu işte. Avantajlı çıkanlar da evin reisi diyebileceğimiz kadınlarımız. Haliyle deniz kenarındaki arazileri oteller işletince, lüks plajlar kiralayınca paranın hesabı kitabı da evin hanımında oluyor. Erkekler mi? Kadınlarımızın sözünden çıkmıyor. Kadına pozitif ayrımcılık yapılan en yegane yer mal bölüşümü noktası olmuş iyi de olmuş.
SOLO SEYAHAT TRENDİ ALDI BAŞINI GİDİYOR
Solo tatilcilerin sayısı gün be gün artıyor. Kaldığım otelde hemen yanı başımda Türkiye'nin en önemli senaristi, diğer uçta Dubai'de yaşayan bir inşaat mühendisi ve dahası. Karşımda plaj ve restoranda çıkan, dış dünya ile iletişimi kesmiş, kendisiyle baş başa solo seyahat edenler... Peki geçtiğimiz yıla oranla yüzde yetmişin üzerinde artış alan yalnız (solo) seyahat etmenin avantajları neler?
1Solo seyahat trendinde planı sadece kendin yapıyorsun, kimseye uymak zorunda değilsin.
2Bugün başka bir şehre geçiyorum deme lüksün var.
3Gerçekten neyi sevdiğini çözer, yeni insanlarla daha kolay kaynaşırsın
4Tek başına yola çıkabilmenin gücü oldukça büyüktür ve kişisel hikayende sağlam bir iz bırakırsın.
UNUTMADAN
Tiktok'ta böyle bir akım var. #solotravel hashtagi altında 6.5 milyar paylaşım var. Instagram'da da 10 milyona yakın solo seyahat edenlerin paylaşımı var. Ve bu paylaşımların çoğu kadınlara ait. Peki özellikle hangi şehirleri tercih ediyorlar? İlk sırada Berlin, Lizbon, Paris, Kopenhag, Tokyo ve son olarak Maldivler... Hadi bir cesaret ben de kendime bir tek başına seyahat planı yapıyorum. Deneyimlerimi paylaşacağım.