İngiltere'nin önde gelen eğitim kurumlarından Newcastle Üniversitesi'ne bağlı bilim insanları, uzun süredir yürüttükleri araştırmalar sonucunda kalıtsal hastalıklardan arındırılmış üç ebeveynli insan embriyoları geliştirmeyi başardı. "Tasarım bebek" adı verilen yöntem şu şekilde işliyor:
İlk olarak bir babanın spermleri ile kalıtımsal bozukluğa sahip bir annenin yumurtaları laboratuvar ortamında tüp bebek yöntemiyle döllendi. Ardından ebeveynin DNA'larını içeren çekirdek, döllenmiş yumurtanın içinden alınarak, sağlıklı bir başka donör kadından alınan mitokondriyal DNA içerisine yerleştirildi.
Anneden gelen hastalıklı unsurların, donörün mitokondrisindeki sağlıklı unsurlar ile değiştirilemesi, ardından da donörün genlerinin döllenmiş yumurtadan çıkartılması ile son aşamaya geçildi.
Son aşamada ise kalıtımsal sorunlardan arındırılmış embriyo, annenin vücuduna yerleştirildi. Böylece, ebeveynlerin genleri ve donörün mitokondrisinden oluşmuş bir embriyo elde edildi. Doktorlar bu yöntem ile, iki anneli ve bir babalı bu embriyoyu; bazıları doğuma saatler kala ölüme yol açabilen kas, beyin, kalp ya da sindirim sistemi hastalıklarından arındırmayı başardı.
ETİK KAYGILAR...
Elde edilen 80 embriyo yasalar gereği, 8 gün sonra imha edildi. Zira kısırlık tedavisi yasaları, bu tür tekniklerle elde edilmiş embriyoların bir kadının rahmine yerleştirilmesini yasaklıyor. Araştırmayı yürüten Prof. Doug Turnbull ulaştıkları sonuçları, "Kalıtımsal hastalıklar nedeniyle sakat bebekler dünyaya gelmesinin önüne geçerek, büyük bir devrime imza attığımızı düşünüyorum. Ancak mevcut yasalar yöntemi daha da geliştirmemizi ve uygulamamızı engelliyor. Eğer yasal engeller olmasaydı, 3 yıl içinde ilk 'tasarım bebeklerin' dünyaya gelmesini sağlayabilirdik" sözleriyle yorumladı. Nature dergisinde yayımlanan araştırma sonuçları, bazı kesimlerin de tepkisini çekti. Sivil toplum kuruluşları, tekniğin insanın klonlanabilmesi yönünde atılan bir adım olduğunu ve insan yaşamının kutsallığına zarar vereceğini iddia etti. Bir başka kesim de iki annenin DNA'sını taşıyan bir bebeğin, genetik yapının sonraki kuşaklara aktarımı açısından sıkıntı yaratabileceğine dikkati çekiyor.