Nobel Barış Ödülü, tecavüzün savaş silahı olarak kullanılmasını engellemek amacıyla çalışmalar yürüten Kongolu jinekolog Denis Mukwege ve DEAŞ teröristleri tarafından tecavüz ve işkenceye maruz kaldıktan sonra Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi olan Nadia Murad'a verildi. Ödül komitesi, "Her ikisi de bu tarz savaş suçlarına dikkat çekilmesine ve bunlarla mücadele edilmesine odaklanan çabalara önemli katkılar yaptı. İkisi de kendi yöntemleriyle savaş zamanlarındaki cinsel şiddetin daha çok görünür kılınması ve bunu yapanların da yaptıklarından sorumlu tutulması için mücadele etti" açıklamasını yayımladı.
1955 yılında doğan Mukwege, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde Panzi Hastanesi'ni kurdu. Bu hastanede, toplu tecavüze uğrayan kadınların tedavisi yapılıyor. DEAŞ'ın elinden kurtulduktan sonra Yezidi katliamının tanınması için mücadele veren 25 yaşındaki Murad da örgütün Sincar saldırısı sırasında annesini ve 6 erkek kardeşini kaybetmişti.
Birleşmiş Milletler de Nobel'in bu iki isme verlimeisni 'fantastik' bir gelişme olarak nitelendirdi.