Bunsan
4 - 5 yıl önceydi.
Aralık ayının sonlarına doğru hıristiyan dinine bağlı bir konuğum vardı.
"Noelde dua etmek istiyorum, bana bir kilise önerebilir misiniz" dedi.
Ayvalık'a yeni yerleşmiştim, camileri kiliseleri tam olarak bilemiyordum.
"Yardımcı olurum" dedim ve eşe dosta sormaya başladım.
"Kiliseden bol ne var" dediler. Gerçekten de kilise boldu ama kiliseler, perişan haldeydiler. Ne dua edilebiliyor, ne de ayin yapılabiliyordu. İşte o zaman
Ayvalık'ta iki tane
Taksiyarhis Kilisesi olduğunu öğrenmiş oldum. Biri ve en ünlüsü
Cunda Adası'ndaydı. Bu kilise yıllarca define avcıları tarafından talan edildikten sonra koruma altına alınmış ve son olarak da,
Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı'nca müze olarak düzenlenmek amacıyla
49 yıllığına kiralanmış ve restore çalışmaları başlamış. Benim açılışına katıldığım kilise,
Ayvalık merkezde,
İsmet Paşa Mahallesi'nde yer alan
Taksiyarhis Kilisesi. Kilise duvarındaki kitabeden anlaşıldığına göre
1844 yılında yapılmış. Çok güzel, yani
"akide şekeri" gibi bir kilise. Ben çok beğendim. Kilise, eski Kültür Bakanı
Ertuğrul Günay'ın destekleriyle restorasyonu tamamlanarak yeniden hayatiyet kazanmış oldu. Kilisenin açılışına
Ayvalık Kaymakamı
Nihat Nalbant, Ayvalık Belediye Başkanı
Hasan Bülent Türközen,
Küçükköy Belediye Başkanı
Mesut Ergin, Ayvalık Ticaret Odası Başkanı
Rahmi Gençer ve yönetim Kurulu üyeleri, ATO Meclis Başkanı
Ahmet Süner ve seçkin konuklar katıldı. Kültürel ve sanatsal etkinliklerde kullanılması planlanan
Taksiyarhis Kilisesi'nin ilk sanat etkinliği de
Feride Kartal'ın resim sergisi ile başladı.
Türkiye İş Bankası'ndan emekli olduktan sonra, resim çalışmalarına geniş zaman ayıran ve
2011 yılında,
Denizli Halk Eğitim Merkezi'nde üç boyutlu resim kursunu başarıyla bitirerek sertifika alan
Feride Kartal'ın, üç boyutlu ve yağlı boya resimleri konuklar tarafından çok beğenildi.
Ayvalık'a sahip çıkılmalı
Ben her zaman söylerim,
Ayvalık çok zengin bir tarihi dokuya sahip. Çok güzel bir konumda bulunuyor ama yeterince değerlendirilemiyor. Sokakları tarih kokuyor ama tarihin yanı sıra ortaya çıkan tatsız ve keyifsiz kokular ise bu güzelim özelliği ikinci, üçüncü plana atıyor.
Ayvalık'ta turizm, tarih ve kültürle buluşup bambaşka bir görüntü verebilir.
Ege'nin otlarını da, (ki her biri şifa kaynağı, bak 'Ot var, Çiçek var, sevdalığa çare var' Ayşe Kilimci) yemeklerini de, taş evlerini, kent mimarisini de birbiriyle harmanlayarak, aralarına bir de
"inanç turizmi" katarak,
Ayvalık'ı
"dünya turizm merkezi" haline getirmek pekala mümkün. İşte
Kaz Dağları, antik dönemlerde
"İda" olarak adlandırılan bu dağ
Yunan mitolojisinde de önemli bir yere sahip.
Homeros'un
İliada destanında
"Bin Pınar İda" olarak yer alan
Kaz Dağı, gerçek bir turizm incisi olabilir.
Kaz Dağları'nda bulunan
"Zeus Altarı" adındaki tapınak bile buraya turist çekmek için kullanılabilir. Rivayete göre
Zeus bu altarda hem
Afrodit'le sevişir, hem de, bir yandan savaş yönetirmiş.
"İnanç turizmi" açısından bir önemli nokta da,
Meryem'in
Efes'te yaşadığı sanılan ev.
Efes, Ayvalık'a çok yakın. Hristiyanlığın kutsal merkezlerinden biri olup, ziyaret yeri olarak önemini günümüzde de sürdüren
"Meryem ana evi" neden
Ayvalık'a gelen turistler için de
"çekici" olmasın.
Ayvalık özellikle
"inanç turizimi" açısından bakir alanlara sahip. Tarihin üç büyük dini olan
Müslümanlık,
Hıristiyanlık ve
Musevilik, dünyanın en büyük uygarlıklarını barındıran
Anadolu topraklarında olgunlaşmış ve etkileri tüm dünyaya yayılmıştır. Üç büyük dinin günümüze ulaşan eşsiz eserleriyle büyük bir potansiyel de
Ayvalık'ta ve
Ayvalık yöresinde bulunmaktadır. İnanç turizmi,
Ayvalık'ın diğer tarihi ve kültürel zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle, eşsiz adalarının çekici konumuyla birleşince ne güzel olur. Onun için
Ayvalık'a, onun tarihi ve kültürel değerlerine sahip çıkmalıyız.