Sezon bitti. Peş peşe kongreler yapılıp yeni başkanlar, yeni yönetimler iş başı yapıyorlar. Derken transfer başlayacak. Bu arada çok önemsediğim bazı dernek ve kurumlar, gerek ödül törenleri, gerek toplantılarla sahne alıyorlar. Buna söyleyecek sözümüz olamaz. Ancak yıllardır bitmeyen bir İstanbul hayranlığının "
veryansın" sürmesine, ben de "
veryansın'' etmekteyim. Bu tür toplantı ve ödül törenleri yıllardır, İstanbul'dan ithal futbol adamları, teknik direktörler, hakemler ve yorumcuların gölgesinde yapılırken, sorunlarımız da gölgede kalmakta, gün ışığı görememektedir. Bilindik söylem ve tekrar tekrar yazılan reçeteler, hasta yatağındaki İzmir Futbolu'nun ilacı olamamakta ve bir reyting gösterimi olarak medyaya yansımaktan öteye gidememektedir.
Bir İstanbul masalıdır anlatılanlar. Dahası,
"kelin ilacı olsa, başına sürerdi" misali ben de sormak isterim değerli misafirlere: "Vefa, Beykoz, İstanbulspor, Karagümrük, Taksim, Adalet, Sarıyer, Beyoğluspor, Yeşildirek, Zeytinburnu, Bakırköyspor ve Feriköy neredeler ?" Takımlarımız zirveden koparken, aramızdaki sevgi bağları ve civataları da bir bir gevşemekte, bazı değerler öbür dünyaya, bazı yaşayanlar da gönüllerden göç etmektedirler. Efsane takımları, efsane teknik adamları, efsane futbolcuları ve birbirinden değerli spor adamı ve spor yazarlarını kaybettik ama nice yaşayan değerleri de görmemekteyiz. Oysa nice efsanelerin armalarını ve başarılarını göndere diken bu kent, daha nice değerli adamlarını o kürsüye çıkaracak zenginliklerle doludur. Bu nedenle, yıllardır dinlediğimiz İstanbul masalları ile mışıl mışıl uyutulmaktan bıktık artık. Bitsin artık bu rüya, uyanalım ne olur.