Yılların eğitimcisi olan ve
Özbek Eğitim Kurumları Kurucusu Serpil Özbek siz değerli okuyucular için hayallerinde var olan eğitim sistemini anlattı. Öğrencilerini kendi evladı gibi gören ve onların her birinin başarılarıyla mutlu olan Özbek, 34 yıllık öğretmenlik birikimi hayalindeki eğitim sistemini öyküleştirdi ve güzel bir hikaye yazdı. İşte Serpil Özbek'in hayali...! Sizlerle yeni tanışıyoruz. Tek cümleyle kendimi tanıtayım. Hayal gücüm çok kuvvetlidir. O denli kuvvetlidir ki hayalimde bir eğitim sistemi tasarlayabilirim. Umarım benim hayallerim yetkililerin gerçeklerine dokunabilir de buraya sıkıştırmaya çalıştığım çarpıklıklar
"hayal" olur. Bundan yıllar yıllar önce güzel bir ülkede güzel insanlar yetişirmiş. Öğrenciler kargo kolisi gibi adreslerine göre değil başarılarına göre sınıflandırılırmış. Bu ülke, geleceği sırtında taşıyacak en nadide dehalarını özel olarak; muhteşem tesisler içinde, muhteşem bir biçimde yetiştirirmiş. Onların öğretmenlerine daha fazla maaş verilip "
sadece sınavla" o okula atanırlarmış. O okuldan çıkan öğrenciler üniversiteye gittiklerinde hocalarının dizleri titrermiş karşılarında. Üniversitedeki hocalarıyla el ele verip kansere çözüm bulur, yeni fizik kuramları geliştirirlermiş. Tabi bu öğrenciler bu okula gittikleri zaman da başarılı kalmak zorundalarmış çünkü en altta kalanları bir alt seviyedeki okulların en iyileriyle dikey olarak her sene yer değiştirirlermiş. Bu okullardan her şehirde sadece bir tane olurmuş. Okullar seviye seviyeymiş bu ülkede. En alt seviyedeki okulların da öğretmenleri el üstünde tutulur ve sınavla atanırmış bu okullara. Çünkü bu okullardaki
çocukların topluma kazandırılması belki de diğer seviyelerin hepsinden daha önemliymiş. Her seviyedeki okullarda her dönem ülke genelinde her dersten sınav yapılırmış. Her dersin sonucu da ayrı ayrı değerlendirilir, ülke genelinde birinci olan öğrencinin ailesine ve öğretmenine çok güzel birer ev hediye edilirken, il genelinde birinci olan öğrencinin ailesine ve öğretmenine beşer maaş ödül sunulurmuş. Başarısı sınavla tespit edilemeyecek
branşlarda da ödül sistemi varmış. Beden eğitimi öğretmenleri, finalleri resmi bir bayrama denk gelen müsabakalara öğrencilerini hazırlar, müzik ve resim öğretmenleri il genelindeki jüriden geçip ülke genelindeki finallere kalmak için kendilerini parçalarlarmış. Bu finaller devlet televizyonunda yayınlanır sistem kendi dehalarını halka arz edermiş. Bu ülkenin dağlarında yetişen yağız delikanlılar, genç kızlar dalından elma toplar gibi madalya toplarlarmış uluslararası müsabakalarda. Öğretmenler isim yapmak için yarışır, özel kanunlarla korunurlarmış. Bu ülkedeki her meslek lisesinde bir veya birkaç ürün üretilirmiş. Her sınıfa konulan güvenlik kameraları bir meslek lisesinde üretilirken, her sınıfı aydınlatan ampuller başka bir meslek lisesinde imal edilirmiş. O kadar çeşitli ürün üretilirmiş ki üretimin fazlası yurtdışına bile satılırmış. Meslek liselerinde okuyan öğrenciler üretmenin hazzını tadarak mezun olurlarmış okullarından. Bu ülkedeki imam hatip liseleri ihtiyaç kadar öğrenci alıp
Mevlana'lar, Yunus'lar yetiştirirlermiş. Bu ülkede denizcilik konusunda da çok iyi elemanlar yetiştirilip, dış ülkelerden yetişmiş eleman ithal edilmezmiş.
Yine bu ülkede sınavlar boyunduruk değil fırsatmış. Hayal işte benimki. Kağıt üzerine dökülmeyi bekleyen mürekkepten başka bir şey değil. Yılların biriktirdiği, bu köşeye sıkışmaya çalışan ve bedava.