Aslında "
yine bir niye yazdın vakası" demek lazım. Zira bir
musibete sebep olanlara değil
de bundan milleti haberdar edenlere
öfkeleniliyor olması şaşırtmıyor artık.
Gerçeği kabul etmek zor, gazeteciye
küfretmek kolay...Sebebi
bu olsa gerek, kral çıplak
mı değil mi bakan
yok.
"Kral çıplak" diyen kabahatli.
Son vaka özetle
şöyle: Eski masörü
Altay'ın armasına
haciz koyduruyor.
Masa, sandalye
olsa tamam
ama
arma denilince
iş borçluyla
alacaklı arasındaki maddi bir hesaplaşma
olmaktan çıkıyor. Gurur incitici
biraz. Bir de söz konusu olan bir asrı
devirmiş koca Altay. Ve takdir edersiniz
ki bu önemli hem de çok önemli bir
haber. Burada haberi yapmakla görevli
olan devreye giriyor. Yani gazeteci.
Yeni Asır ve Egeli Sabah'ta Murat Arabacı
imzasıyla çıkan haberle öğreniyor
kamuoyu olup biteni.
Normal şartlarda sürecin şöyle işlemesi
gerekir değil mi: Kamuoyu haberi
öğrenir, görevini yerine getiren
gazeteciye teşekkür
eder. Altaylı olanlar da
bu incitici gelişmenin
sorumluları kimse
ondan bunun hesabını
sorar (Hakaret
eder demiyorum).
Hayır böyle olmuyor...
Bundan önceki benzer
durumlardan alışık olduğumuz üzere
"
Niye yazdın" diye gazeteci taşlanmaya
başlanıyor.
Sosyal medyada küfürler, tehditler...
Tribünde koro halinde hakaretler.
Bakın arkadaşlar Büyük Altay'ı
küçük düşüren Murat Arabacı değil...
Başkan Özgür Ekmekçioğlu, göreve
geldiğinden bu yana hem kulübü
yarışta tutmak hem borç yükünü azaltmak
için ciddi fedakarlıklar yapıyor
(Murat Arabacı anlattı, oradan biliyorum).
Ancak belli ki enkaz büyük.
Asıl bu enkaza sebep olanlara bir şey demek lazım değil mi? (Hakaretten
bahsetmiyorum)
Armaya haciz Büyük Altay'ı incitir ama küçük Altay yapmaz. Elbette Altay arması yere düşmez.
Diğer taraftan yüz yıllık kültürü olan
bir kulübün mensuplarına da
"niye yazdın" diye gazeteciye küfretmek
yakışmaz.