Gelişen teknolojiyle birlikte telefon, internet ve sosyal medya hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelirken bu kaynaklar kullanılarak yapılan sosyal taciz, dünya üzerinde özellikle kadın ve çocuklardan oluşan milyonlarca insanı mağdur ediyor. Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü akademisyenleri, bu tür olaylarla karşılaşmamak için alınması gereken tedbirleri ve yaşanması halinde yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi. Türkiye'de Kadına Yönelik Aile içi Şiddet Araştırması verilerine göre, her 10 kadından 3'ü hayatında en az 1 kez 'stalking' (ısrarlı takip) olarak adlandırılan şiddet türüne maruz kalıyor. Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, sosyal taciz, ısrarlı takip gibi olayların suç olduğunun altını çizerek bu eylemlerin sosyal medya gibi elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanılarak yapılması halinde, şikayete bağlı olmaksızın dava açılarak ceza artırımına gidileceğini söyledi.
"HAPİS CEZASI VAR"
Kişiyi ısrarla rahatsız eden davranışlarda bulunamanın Tür Ceza Kanunu'na göra 123. madde ile 1 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Erdem, "Taciz, eğer cinsellik içeriyorsa, cinsel taciz suçuna girer. İnternet yoluyla ya da sosyal medya olanakları kullanılarak yapılması cezanın yarı oranında ağırlaştırılmasına neden olur. Ayrıca 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca da böyle bir durumla karşılaşan kişi, ilgili makamlara başvurarak tacizde bulunan kişi hakkında uzaklaştırma ya da koruma talep edebilir. Bu tarz suçlar hiçbir zaman cezasız kalmaz. Yeter ki buna maruz kalan kimse ilgili mercilere başvursun. Kanunlarımızda bunları cezalandıracak maddeler var. Kadınlar ve çocuklar en fazla mağdur olanlar. Araştırmalara göre, bunların da yüzde 90'ından fazlası, olayı adli mercilere aktarmıyor" dedi.