Sosyal medyanın 'kirli bilgi çöplüğü'ne tarihimiz de malzeme yapılıyor ya insan üzülüyor!
Tarihimizi siyasete alet ederek çarpıtıp sosyal medya ortamında saldırı silahına dönüştürenlerin niyeti malum.
Onlar için diyecek pek birşey yok.
Beyinleri zehirlemelerinin, birliğimizi zedelemelerinin önüne geçmek için doğrusunu araştırarak aktarmak ise boynumuzun borcu. Geçmişimizi doğru bilelim ki, bugünü doğru okuyalım, geleceğe de doğru yolda ilerleyelim. İşte bunun için tarihimizi araştırıyorum, gerçeğe ulaşmaya çalışıyorum.
Alınacak derslerle dolu geçmişimize baktıkça da hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, ülkemize yönelik tüm saldırıların bir planın parçası olduğunu görüyorum.
Güçlü bir Türkiye'yi tehdit addedenler, ayrı bloklarda olsalar, soğuk savaşa tutuşsalar bile söz konusu ülkemiz olunca ittifak halinde hareket etmişler.
Türkiye dış politikada ne zaman menfaatleri doğrultusunda, boyun eğmeden hareket etse, özellikle de eski Osmanlı topraklarında kendini gösterse, türlü türlü belalar musallat edilmiş. Mesela bugün bitirme noktasına getirdiğimiz terör örgütleri,
1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın bedeli olarak karşımıza dikilmiş. Batı ve Doğu blokları, çıkarlarının kesiştiği Kıbrıs'a Türk askerinin çıkmasının yaşattığı şokla
ASALA, PKK ve FETÖ'nün kuruluş düğmelerine basmış.
Bir yandan bu örgütler palazlandırılmış, bir yandan da suikastlar ve Taksim'deki kanlı 1 Mayıs gibi olaylarla Türkiye karanlık bir döneme sürüklenmiş.
Askeri, siyasi ve ekonomik baskılar da kara bulut misali üzerimize çökmüş.
12 Eylül'e götüren süreç böyle hazırlanıp, Türkiye demokrasiden askeri darbeye ve istikrarsızlığa itilirken, terör örgütlerine de saldırı emri verilmiş. Söz konusu Türkiye düşmanlığı olunca aralarındaki düşmanlıkları bile unutanların eseri o örgütlerle bize yaşattıkları acılar yüreğimizi hala yakıyor.
Güçlü Türkiye karşıtı o plan ise bitmedi, sürüyor.
1974 sonrası yaşananlar, yakın dönemde tekrar tezgahlandı.
Çünkü Türkiye'nin 2000'li yıllarla birlikte hem içeride hem dışarıda güçlenmesi hesapları bozdu. Dış borçlarını ödemiş büyüyen bir Türkiye'nin dış politikada milli çizgide ilerlemesine, yerli savunma sanayi atılımı başlatmasına tahammül edilemedi.
ASALA ile PKK'nın kurulduğu, güç odaklarının taşeronu terör devleti Suriye'de iç savaş patlak vermesi de birilerine Türkiye'ye alan açılacağı korkusu yaşattı. 1980 öncesinin kaos ortamını tekrarlatma amaçlı Gezi olayları hemen sahnelendi.
Diğer taraftan FETÖ üzerinden hükümeti yıkma operasyonları yürütüldü, PKK'ya da sokak savaşı emri verildi. Açtıkları kartlar tutmayınca
15 Temmuz kalkışmasına yeltenildi.
15 Temmuz'da oyun bozuldu, maskeler indi; dost kılığına bürünmüş hainler, müttefik görünümlü düşmanlar açığa çıktı. Tarihimizi milli tarihçilerimizin eserlerinden öğrenirsek, bugünü daha iyi okuyabilir, yarını daha net görebiliriz.
Geçmişimiz doğru kaynaktan bilelim, sosyal medyadaki safsatalardan değil!..