Kadınlar önce çarşıda 'Kadına şiddete son' konulu bildiri dağıttı, ardından ise 'Erkek şiddetine karşı mücadele' başlıklı söyleşiye katıldı. Koca dayağını temsilen yüzlerine yaptıkları dayak makyajı ve kolu bandajlı olarak bildiri dağıtan kadınlar, ilgi çekti.
Datça Kent Konseyi Kadın Meclisi, kadına yönelik şiddete dikkat çekmek için bir dizi etkinlik düzenledi. Koca dayağını temsilen yüzlerine yaptıkları dayak makyajı ve kolu bandajıyla sokaktaki vatandaşa 'Kadına şiddete son' konulu bildiri dağıtan kadınlar ilgi çekti. Ardından kadınlar, Psikolog Semra Karaağaçlı'nın Ecevit Kültür Merkezi'ndeki söyleşisine katıldı.
Karaağaçlı, şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. Şiddetin bireylerde yansıması görülse de toplumsal olduğuna dikkat çeken Karaağaçlı, "O toplumdaki ilişki türü, üretim ilişkisi ve ekonomisiyle birlikte bütün olarak bir sıkıntıdır. Şiddet, bir insana maddi, fiziksel ya da ruhsal olarak verilen her türlü acıdır" dedi.
ERKEK AVANTAJLI DOĞUYOR
Kadını korkutarak, evde tutan bir insanın bu ilişkiden nasıl bir haz alabileceğini soran Karaağaçlı, "Korkuttun sana güzel davranıyor. Ama sen biliyorsun ki, senden korkuyor. Seni sevmediğini de biliyorsun. Burada ortaya güç giriyor. Erkek bu gücü nasıl elde ediyor? Nasıl böyle bir şeye hakkı olduğunu düşünebiliyor? Bunda, toplumsal cinsiyet rolleri devreye giriyor. Biyolojik anlamda kadın ile erkek arasındaki tek fark, cinsel organ farklılığıdır. İçinde yaşanılan toplumun, size 'böyle erkek, böyle kadın ol' rolü veriyor. Toplum, daha doğumdan başlayarak kadın-erkek arasında ayrım gözetiyor. Erkekler, hazır bir takım avantajlarla dünyaya gelip çaba sarf etmezken, kadınlar hep bir mücadele vermek zorunda bırakılıyor. Ataerkil bir toplum, belli rollerle kadını istediği gibi idare etmeye çalışılıyor" diye konuştu.
KADIN-ERKEK İLİŞKİSİNDE, DENGE ÖNEMLİ
Güneş doğmadan akşamın olmayacağını belirterek konuşmasını sürdüren Karaağaçlı, "Sağ olmadan sol olur mu? Doğadaki o muhteşem denge o kadar güzel örnek ki. Kadın erkek ilişkilerinde bu dengeyi bulmak zorundayız. Bir terazi gibi düşünün. Bir tarafında çok fazla koyup, diğer tarafında hiçbir şey koymazsanız, denge bozulur. Denge bozulunca da ne yapsanız hiç bir şey yoluna girmez. Dengeyi, insan olma onurunu göz önünde alarak sağlamalıyız. Bir baba, nasıl kızını boğarak öldürebilir? 16 yaşında bir kız çocuğu nasıl bıçaklanarak öldürülebilir? Nasıl birine tecavüz edilebilir? Sen bireyi birey olarak görmezsen, insan onurunu ile yaşaması için eğitim, sağlık, ekonomik alanda sen ona bu fırsatı vermezsen, sen takım elbise giymiş tecavüzcüye iyi hal indirimi uygularsan, sonuç elbette bu olur" dedi.
