Başbakan Erdoğan'ın kadro sözü verdiği 250 bin sözleşmeli personelin gözü hükümete çevrildi. Torba Yasa ile sendikalı olma, çocuk yardımı gibi sosyal haklara kavuşan sözleşmeli personel tayin de isteyebilecek. Böylece kadrolu ve sözleşmeli öğretmen, sağlık personeli arasındaki özlük hakları açısından oluşan farklar da ortadan kalkacak. Okullarda ikiye ayrılan öğretmen odaları da birleşecek.
FORMÜL ARANIYOR
Sözleşmeli personelin kadroya alınması ile birlikte özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki hizmetlerin aksamaması için formül aranıyor. Çünkü sözleşmeli personelin önemli bölümü bu bölgede görev yapıyor. Sabit kadroya alındığında hastalık, eş durumu ve benzeri nedenlerle batıya tayin talebinin artması ve hizmetlerin aksaması endişe yaratıyor ve bunun aşılması için çözüm aranıyor. Çalışma Bakanlığı bu endişesini de Başbakanlığa iletti. Bakanlık, kadro verilmesi ile birlikte tayinlerin artmaması için kademeli geçiş yönünde bir çalışma yürütüyor. Bu arada sözleşmeli personelin kadroya alınabilmesi için yasal düzenleme gerekiyor. Hükümete tanınan kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinde bununla ilgili bir hüküm bulunmuyor. Seçim öncesi kadro çalışmalarının tamamlanıp, yasal düzenlemenin de temmuzda toplanması beklenen yeni Meclis tarafından yapılması bekleniyor.
GÖZLER BAKAN DİNÇER'DE
Başbakan Erdoğan'ın "Seçim öncesi o işi bitirmeyi arzuluyoruz. Yetiştirebilirsek bir iki gün içinde bunu çıkarabiliriz" sözlerinin ardından gözler gerekli düzenlemeyi yapacak olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na çevrildi. Bakanlık, yaklaşık yarısını öğretmenlerin oluşturduğu sözleşmeli personelin kadro beklentisine yanıt vermek için kolları sıvadı.
Sözleşmeli personel: Derdimize çare olun
Kadro
isteyen sözleşmeli personel Başbakanlığı mektup yağmuruna tuttu. İşte, sözleşmeli bir öğretmenin Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektuptan satır başları; "Sayın Başbakanım, ben 5 yıldır üçüncü hizmet bölgesinde çok zor şartlarda sözleşmeli öğretmen olarak görev yapıyorum. Bu süre içinde evlendim. Eşim ev hanımı. Bir de çocuğumuz oldu ellerinizden öper. 5 senedir aynı şartlar altında yaşamaktayız. Hiçbir sosyal aktivitemiz yok. Çocuğumuzun geleceği için hiçbir hazırlık yapamıyoruz. Ben sözünüze güveniyorum. Sorduğumuz hukukçu arkadaşlar alınan yetki yasasının buna imkân verdiğini belirtiyorlar. Biz size güveniyoruz ve kamuda, halk arasında 2. sınıf muamelesine tabi tutulmaktan kurtulmak istiyoruz."