Yeni yasa ile 2001 Mayıs'ında bağımsızlığına kavuşan Merkez Bankası'nın bağımsızlığı bu tarihten itibaren ilk kez tartışılmaya açıldı. Geçen hafta Başbakan Erdoğan, "Davul bizde, tokmak başkasında olmaz. Enflasyonun faturasını kim ödüyor? Biz ödüyoruz. İyi çıkınca kim topluyor? Merkez Bankası. Böyle bir anlayış olur mu? Bedelini biz ödeyeceksek bize bağlanacak. Taşın altına elini sokan kimse bu işi götürecek." diyerek yepyeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Başbakan'a destek dün ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan geldi. Babacan, "Yarın Türkiye'de bir şeyler ters gittiğinde kimse Merkez Bankası'na sormaz. Bunun siyasi sorumluluğu yüzde 100 hükümetin üzerindedir. Merkez Bankamızın da diğer birimlerle ve genel politikayla uyumlu bir çizgi çizmesi önemlidir'' dedi. İhracatçılar da Merkez Bankası'nı beklentilerine cevap verecek döviz ve faiz politikası izlememekle eleştiriyor. Merkez Bankası'nın bağımsızlığı en üst düzeyde tartışmaya açılırken, kurumun başındaki Durmuş Yılmaz Euromoney tarafından yılın en iyi merkez bankası başkanı seçildi. Dergi, 30 yıllık tecrübesi olan Yılmaz'ı "Türkiye ekonomisine yön verecek en ideal isim" olarak niteledi. Durmuş daha önce de Emerging Markets Dergisi tarafından en iyi gelişmekte olan ülke merkez bankası başkanı ödülünü almıştı.
'BAĞIMSIZLIK ŞART'
Enflasyonla mücadele için merkez bankasının bağımsızlığını olmazsa olmaz olarak nitelendiren iktisatçılar çoğunlukta. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Burak Saltoğlu'na göre merkez bankalarının bağımsızlığı iktisatçıların üzerinde nadir anlaştığı konulardan biri. Saltoğlu, "Özellikle 1980 sonrasında akademik dünyada bankaların bağımsızlığı genel kabul gördü. Enflasyonla mücadelede bu vazgeçilmez" diyor. Veriler, Merkez Bankası'nın bağımsızlığına kavuştuğu ve kamuya kredi vermeyi kestiği 2001'den bu yana enflasyonda önemli başarı sağlandığını gösteriyor.
