Farkında mısınız?
Tartışamıyoruz.
Geleceğimizi inşa ederken bile eski, ezber cümleler kuruyoruz.
Aslında sohbet etsek belki de birbirimizi ikna edeceğiz.
Ama hemen sesimizi yükseltiyoruz.
Fikirlerimizi ortaya dökmek yerine hemen kan dökmekten bahsediyoruz.
Başkasının kanı üzerinden yiğit görünmek hiç de zor değil
çünkü.
Ne menem bir şey bu başkanlık?
Bu günlerde konuştuğumuzu sanıyoruz.
Ama aslında sadece
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ismi üzerinde kavga ediyoruz.
Bu kolay olanı.
Peki bu sistem ne getirecek?
Ekonomimiz için fırsat mı, risk mi?
Mesela bizim oylarımızla iktidara gelen her hükümetin şikâyet ettiği bürokrasi azalacak mı?
Ekonomik istikrar artacak, yatırımcı daha fazla yatırım yapacak, ülke daha uzun vadeli borçlanma sağlayıp dev yatırımlarla atağa kalkacak mı?
Dünya bir türlü ekonomik krizlerden kafasını kaldıramıyorken bu sistem daha zengin ve güçlü bir ülke olmamızın anahtarı olabilir mi?
Türkiye'yi ekonomik istikrar ve gelişmişlik düzeyi olarak hangi seviyeye taşır?
Seçim öncesi sürekli kamuoyu araştırması yaptıran şirketlerin kaç tanesi başkanlık sistemi üzerine araştırmalar yaptırdı, raporlar hazırladı?
Siz de daha çok soru sorabilir ve daha refah, daha mutlu bir ülkede yaşamanın yollarını tartışabilirsiniz.
Mesela
G20'de bulunan 8 ülke başkanlık sistemi
(ABD,
Güney Kore, Arjantin, Brezilya, Meksika, Endonezya, Güney Afrika) ve
2 ülke yarı
başkanlık
(Fransa, Rusya) sistemiyle
yönetiliyor.
Başkanlık sistemine geçtikten sonra ekonomilerindeki büyük sıçramayı eğip bükmeden analiz etmek gerekir. Bize uymayacak noktalarını törpülemek de...
Ama önce konuşabilmek gerekir. Kavga etmeden, tehdit etmeden, kan kokusu duymadan tartışabilmek...
Geçtiğimiz günlerde bir soru duydum ve cevabını bir anda veremediğim için kendimden utandım.
Size de sorayım.
Annenizin dedesinin ismi nedir?
Çoğunuzun bilmediğinden o kadar eminim ki. Oysa sadece 3 kuşak öncesi ve belki de o ismini bile bilmediğiniz büyük dedenizin fiziksel özelliklerini taşıyorsunuz hâlâ.
Yani iyi tahminle bundan 50-60 sene sonra hizmetleriyle tarihe ismini kazıyanlar hariç bizi kimse hatırlamayacak.
Ama o zamanki gençlere bırakacağımız ülke sonsuza dek yaşayacak.
O yüzden nefret dolu söylemlerinizi bir kenara bırakabilirseniz yarına bırakmadan bugünden geleceğimizi tartışmaya başlayalım mı?
Zira bizim gitmek istediğimiz başka bir ülkemiz yok.