İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye'nin yakın geçmişteki en önemli sistem değişiklikliklerinden biri olan "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"ne yönelik anayasa değişikliği 16 Nisan'da yapılan referandumda kabul edilmesinin ardından artık tek gündemin ekonomi olması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin taşıdığı potansiyel ve rekabet ettiği ülkelerden farklı olarak dinamik genç nüfusu ile ciddi hedefleri olduğunu vurgulayan Bahçıvan, "Bu hedeflere ulaşabilmek için köklü reform ve dönüşümleri gerçekleştirmemiz bir zorunluluk olarak önümüze geliyor. Ekonomik ve yapısal reformların öncelikli gündem maddesi olmasını bekliyoruz. Türkiye'nin yolculuğuna yön verecek yol haritası ancak ekonomik reformların öncelikli hale gelmesi ile çizilebilir" şeklinde konuştu.
TERZİ MODELİYLE BÜYÜMEYE KATKI
Yeni dönemde Türkiye'nin ihtiyacı olan istikrarın özellikle finansal anlamda korunmasının önemli olduğunu söyleyen Bahçıvan, "Türkiye ihracatını 4-5 kat artırdığı ve yüksek büyüme oranlarını yakaladığı 2000'li yıllardaki en önemli itici gücün finansal istikrar olduğunu düşünüyorum. Finansal istikrar ile Türkiye'nin kırılganlığı azalacak ve Türkiye'yi geleceğe taşıyacak olan yatırım ortamı sağlanacaktır. Son yıllarda sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma yolunda en önemli faktör olması gereken sanayi odaklı üretim kültürünün, ekonomi yönetimimiz tarafından benimsenerek yeniden ana gündem haline getirilmiş olmasını memnuniyetle izliyoruz. Bir yandan açıklanan 2016 yılı büyümesine en pozitif katkının sanayimizden gelmesi, diğer yandan yılın ilk üç ayında umutlarımızı yeşerten ilk verilerin yine sanayi sektörümüzden geliyor olması, üretim ekonomisine dönüşün ne kadar gerekli olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Sanayi sektörü doğru ve isabetli, bizim tabirimizle "terzi modeli", yani sektör ve şirket özelinde, teşviklerle desteklendiğinde 2017'de de Türkiye'nin büyümesinin lokomotifi olacaktır" diye konuştu. Tüm bu teşvik ve destekler verilirken odaklanılması gereken temel amacın sanayi üretiminin niteliksel olarak yukarı çekilmesi olduğunu söyleyen Bahçıvan, şöyle devam etti: "Katma değeri yüksek, ileri teknoloji kullanımına sahip ve markalaşmayı önceliklendiren bir üretim yapısına ulaşmak zorundayız. Bu dönüşümü sağlayabilecek insan kaynağı konusunda adım atmamız gerekiyor. Reform programında eğitime özel önem verilmeli. Üniversiteleri sanayi firmaları ile işbirliği içinde olmasını sağlayacak platformlara destek olunmalıdır. Türkiye'nin geleceği nitelikli ve donanımlı insan kaynağı ile ışıldayabilir."