Bilecik, ekonomik büyüme açısından bankaların performansları ve bankacılık sisteminin sağlıklı işliyor olmasının büyük önem arz ettiğini, reel sektör ile tasarruf sahiplerini buluşturan kurumlar olarak bankaların iş dünyası açısından öneminin çok büyük olduğunu vurguladı.
Türkiye'de tasarrufların yatırımlara kıyasla kısıtlı olduğunu ve ekonomimin cari açık verdiğini belirten Bilecik, şunları kaydetti:
"Küresel ekonomide gelişmiş ülkelerdeki ekonomik canlanma ile sermayenin tekrar bu ülkelere geri dönmeye başlaması, dış finansman imkanlarını ve maliyetlerini giderek zorlaştırıyor. Dolayısıyla kaynakların akılcı kullanımı giderek daha fazla önem kazanıyor. Bankaların ve finansal hizmet sektörünün ekonomide sadece büyüme üzerinde değil, bu kısıtlı kaynakların nasıl dağıtıldığı ve kullanıldığı üzerinde de önemli etkileri var. Kredi büyümesi, ekonomik aktivite ve büyümeyle ne kadar ilişkiliyse, kredilerin sektörel ve proje bazında dağılımı da verimlilik ile o kadar ilişkilidir.
Sağlıklı işleyen, iyi regüle edilmiş bir bankacılık sektörü, ekonomide sadece yüksek büyümeyi değil, kaynakların en verimli projelere dağılımını da sağlayarak kaliteli ve sürdürülebilir büyümeyi destekler. Bu nedenle ekonomi politikaları tasarlanırken ya da Kredi Garanti Fonu gibi kredi büyümesini teşvik eden mekanizmalar oluşturulurken de hedef sadece kredi artışı değil, bunların üretken alanlara dağılımını sağlamak da olmalıdır. Yüksek büyüme, verimlilik artışı temelli olmadığında, bildiğiniz gibi sonuç maalesef yüksek enflasyon olarak karşımıza çıkmakta ve finansal kırılganlıklarımız daha da artmaktadır."
"YÜZDE 51'E ÇIKTI"
Erol Bilecik, Türkiye ekonomisinin kırılganlıkları artırmadan büyüyebildiğini ifade ederek, zaman içerisinde her türlü zorlu koşula rağmen ekonominin büyümeye devam ederken, önemli risklerin de olduğunu söyledi.
Bilecik, 2011 yılında yüzde 35 olan dış borcun milli gelire oranının bu yıl itibarıyla yüzde 51 düzeyine çıktığını belirterek, "Reel kesimin Döviz açık pozisyonu 118 milyar dolardan 210 milyar dolara ulaştı. Enflasyon oranımız yükseldi, neredeyse yüzde 12'ye ulaşmak üzere... TL ise benzer ülke para birimlerine göre negatif ayrışarak yüksek oranda değer kaybediyor." diye konuştu.
Ekonominin pek çok güçlük karşısında önemli bir direnç göstererek dimdik ayakta kalmayı başardığını vurgulayan Bilecik, bunun güçlü bankacılık sektörü, mali disiplin, iyi denetim ve düzenleme mekanizmalarıyla başarıldığını söyledi.