Kentsel dönüşümün 20 yıla varacak süreci 5 Ekim'de 35 ilde birden başladı ve
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle ilk yıkımlar gerçekleşti.
İlk
yıkımların arasında kamu binalarının ağırlıklı olmasının sembolik bir anlamı var mıydı bilinmez ama sadece özel alanda değil kamusal alanda da hesap vermesi gerekenlerin olduğu muhakkak.
Zaten Başbakan'ın sözlerinden bu konuda bazı ipuçları elde etmek de mümkündü.
Başbakan, Esenler ilçesindeki kentsel dönüşümü başlatan ilk kazmanın binaya vurulmasından önce
"Artık yara sarmak için değil, yara almamak için çaba göstereceğiz" dedi ve ekledi:
"Afetler karşısında rant değil, insan odaklı bir projeyi hayata geçirmeyi amaçlıyoruz.
Hak sahiplerinin rızası alınacak" Bu sözler yasanın hedefleri ve sürecin ana hatları hakkında fikir vermesi bakımından yeterince açıklayıcıydı. Aynı zamanda riskli binalarda oturan vatandaşların kafalarındaki soruların da bir ölçüde cevabıydı.
Bu arada dönüşümdeki aktörlerden biri olan gayrimenkul sektörüne de
yapılan işin rant amaçlı olmadığını ehemniyetle bildirdi. 20 yıl içerisinde 7 milyon bina elden geçecek.
Kolay değil, zorlu bir süreç.
Geç de olsa depremle mücadele için çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle başladı bu.
Doğal afetlerin en kötü yanlarından biri de, insanları en savunmasız olduğu saatlerde, yani uykuda yakalamasıdır malûm. 18 Ağustos depremini gece yarısından sonra yaşadığımızı hiçbirimiz unutmadık.
Elbette, ne zaman olursa olsun doğal afetlere karşı tedbirlerin önceden alınması önemlidir. Sadece İstanbul'da değil, diğer şehirlerde de binalarımız güvenli değil.
Geçtiğimiz haftaki yazımda, yabancılara mülk satışında mütekabiliyet esasının kaldırılmasıyla birlikte,
"nasıl olsa geliyorlar diye daire fiyatlarına durup dururken zam yapılmamalı" demiştim.
İçime doğmuş sanki. Önceki gün
Sabah gazetesinde Mehmet Ali Berber'in haberinde
Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Emin Sazak, kentsel dönüşümü desteklediklerini, ancak müteahhitlere de bir uyarılarının olduğunu söyleyip
"vicdanlı olun, vatandaştan 10'a alıp bine satmayın" dedi. Bu sözleri Başbakan'ın rant uyarısının yanına koyarsanız gerekli mesajı daha kolay alınır sanırım.
Bu konuda bir söz de belediyelere. Artık nasıl yorumlarsanız yorumlayın, "çeşitli sebeplerle"
müteahhitlerin eksikliklerini tolere etme devri kapandı. Bundan sonra Allah korusun yaşanabilecek bir felaketin sorumlusu herkes olur.
Kısaca denetim şart.
Saadet Kısa/ İstanbul Kiracısı olduğumuz evin kira kontratı gelecek yılın haziran ayında doluyor. Daha önce daireyi boşaltabilir miyiz? Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde,
kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği
makul bir süre için devam eder. Kiracının bu sürenin geçmesinden önce kiraya verenden kabul etmesi beklenebilecek,
ödeme gücüne sahip ve kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulması hâlinde, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erer.
Kiraya veren, yapmaktan kurtulduğu giderler ile kiralananı başka biçimde kullanmakla elde ettiği veya elde etmekten kasten kaçındığı yararları kira bedelinden indirmekle yükümlüdür.
Bu yüzden kiracısı olduğunuz evi sözleşme süresi bitmeden boşaltmanız halinde sizin kiraladığınız koşullarda kiraya verilmesi halinde, sizin bu kira kontratından doğan borçlarınız sona erer.