Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, "Son verilerimize göre Türk lirası bazlı mevduatın payı Ağustos 2023'teki en düşük seviyesi olan yüzde 31'den yüzde 45'e yükseldi." dedi.
Karahan, Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, mevcut küresel ekonomik görünüme, Türkiye'deki para politikası ve bunun bankacılık sektörü üzerindeki etkilerine ve katılım bankacılığı ile finansal teknolojilerdeki son gelişmelere değindi.
Küresel sıkılaşma döngüsünün zirvesinde bulunulduğunu ifade eden Karahan, Türkiye'de enflasyonun 2023 yılı genelinde düştüğünü ancak Merkez Bankasının hedeflerinin üzerinde kalmaya devam ettiğini söyledi.
"GİDEREK DAHA FAZLA MERKEZ BANKASI AÇIK ENFLASYON HEDEFLEMESİ YAPIYOR"
Büyük ölçüde para politikalarının geliştirilmesindeki ilerlemeler sayesinde gelişmekte olan piyasalardaki merkez bankalarının küresel riskleri azaltma konusunda çok daha yetenekli hale geldiğini belirten Karahan, "İlk olarak, giderek daha fazla merkez bankası açık enflasyon hedeflemesi yapıyor. Bu nedenle salgının ardından artan enflasyona yanıt olarak politikayı önemli ölçüde sıkılaştırdılar. İkincisi, küresel finansal mimari ve iç politika çerçevelerindeki iyileştirmeler, sermaye akışlarındaki dalgalanmalara daha az maruz kalınmasını sağladı." dedi.
"BÖLGESEL İŞBİRLİĞİMİZİ GELİŞTİRMEYE DEVAM ETMEMİZ GEREKİYOR"
Yakın tarihli bir OECD raporuna göre, gelişmekte olan piyasa hazinelerinin yabancı para cinsinden borç ihraçlarının payının 2005'teki yüzde 15'ten 2022'de yüzde 4'e düştüğünü aktaran Karahan, "Bu, gelişmekte olan piyasalardaki finansal piyasaların dayanıklılığını artırma konusunda işimizin bittiği anlamına gelmiyor. Örneğin, ikili ticarette yerel para birimlerinin kullanımı sınırlı kalıyor. Bunun artması yurt içi ekonomilerin küresel şoklara karşı dayanıklılığını daha da güçlendirecektir. Bu nedenle ekonomilerimizin ve finans sektörlerimizin birbirine bağlılığı göz önüne alındığında, bölgesel işbirliğimizi geliştirmeye devam etmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"ENFLASYON CİDDİ ORANDA GERİLEYECEK"
Türkiye'deki enflasyon beklentilerine değinen TCMB Başkanı Karahan, şunları kaydetti:
"En son açıklanan nisan ayı verisine göre enflasyon, yüzde 69,8 seviyesindeydi ve baz etkileri nedeniyle enflasyonun mayıs ayında yüzde 75 civarına ulaşmasını bekliyoruz. Fiyat istikrarını yeniden tesis etmek amacıyla geçtiğimiz haziran ayında sıkılaştırma sürecine başladık ve halihazırda cari dengemizde, döviz rezervlerimizde önemli iyileşmeler, iç talepte yavaşlama işaretleri ve Türk lirası finansal varlıklara olan tercihin arttığını görüyoruz. Haziran ayından itibaren manşet enflasyonda kalıcı bir düşüş görmeyi bekliyoruz. Bu düşüş, kısmen yaz aylarındaki baz etkisinden kaynaklansa da aylık enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmenin devam etmesiyle kalıcı olacaktır. Para politikamızda ara hedef niteliğini de taşıyan yıllık enflasyon tahminlerimiz 2024 yıl sonu için yüzde 38, 2025 için yüzde 14 ve 2026 için yüzde 9'dur. Gelecek dönemde aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş gözlenene ve enflasyon beklentileri tahmin aralığımıza yaklaşana kadar sıkı para politikasını sürdürmemiz gerekecek. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma olması durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır."
"YABANCI YATIRIMCILARIN TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN BORÇLANMA ARAÇLARINA OLAN İŞTAHININ ARTTIĞINI GÖZLEMLİYORUZ"
Fatih Karahan, TCMB'nin sağlam para politikası duruşunun, yurt içi talebin dengelenmesi, Türk lirasının reel olarak değer kazanması ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin etkisiyle aylık enflasyonun ana eğilimini aşağı çekeceğini söyledi.
Türkiye'de enflasyondaki düşüşten en fazla yararlanacak olanlar arasında bankacılık sektörünün de yer alacağına işaret eden Karahan, "Fiyat istikrarının sağlanması ve Türk lirasına olan güvenin artmasıyla birlikte borçların düşük olması, bankacılık sektörüne ciddi bir büyüme alanı açacağı anlamına geliyor." dedi.
Türk bankacılık sektörünün şoklara karşı dayanıklı olduğunu vurgulayan Karahan, bu dayanıklılığın 2001 krizine kadar uzandığını ve küresel mali kriz sonrası dönemde daha da güçlendiğini ifade etti.
Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün 2024'ün mart sonu itibarıyla 25 trilyon lirayı (yaklaşık 804 milyar dolar) aştığını bildiren Karahan, "Kredilerin toplam aktifler içindeki payı yüzde 50 seviyesindedir. Aktif kalitesi yüksek ve takipteki kredi oranı Mart 2024 itibarıyla yüzde 1,5 civarı ile tarihin en düşük seviyesinde bulunuyor. Yakın zamanda faizlerdeki yükseliş döngüsü ve enflasyonla mücadele yolumuza yönelik artan küresel güven, dış finansmana ilişkin görünümü de iyileştirdi. Politika normalleşmesi ve Türkiye risk primindeki düşüş eğiliminin de etkisiyle yabancı yatırımcıların Türk bankacılık sektörünün borçlanma araçlarına olan iştahının arttığını gözlemliyoruz." şeklinde konuştu.