Adiyat'ın kelime anlamı "hızlı koşan atlar"dır. Adiyat sûresi Arapça yazılışı, Türkçe anlamında bahsi geçen konular şu şekildedir: insanoğlunun tamahkârlığı, açgözlülüğü, mal ve mülk sevdası, tüm bunlara rağmen nankörce davranması, dünyaya yönelik yaşam sürmesi, ahiret hayatı için hiçbir eylemde bulunmaması, hiç ölmeyecekmiş gibi davranması ve bundan dolayı onu bekleyen büyük bir azabın olmasıdır. Resulullah (s.a.v) Efendimizin Adiyat sûresi ile ilgili birkaç hadisi vardır. Bunlardan birinde şöyle buyurmuştur: "İzâ zülzilet sûresi Kur'an'ın yarısına ve ve'l-âdiyat sûresi de (diğer) yarısına denktir. (Şevkanî, Fethülkadir: 5/481) Adiyat sûresi okunuşu ve daha fazlası yazımızda…
Bismillahirrahmanirrahim
1.Vel adiyati dabha
2.Fel muriyati kadha
3.Fel muğırati subha
4.Fe eserne bihı nak'a
5.Fe vesatne bihı cem'a
6.İnnelinsane li rabbihı le kenud
7.Ve innehu ala zalike le şehıd
8.Ve innehu li hubbil hayri le şedıd
9.E fe la ya'lemü iza bu'sira ma fil kubur
10.Ve hussıle ma fis sudur
11.İnne rabbehüm bihim yevmeizin le habir
Bu sûre, Mekke döneminde nüzul olmuştur. Kevser sûresinden önce, Asr sûresinden sonra indirilmiştir. Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzünde ve 599. sayfasında yer alır. 11 ayeti kerimesi bulunan Adiyat sûresi okunuşu yukarıdaki gibidir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
1.O harıl harıl (savaşa) koşanlara,
2. (Tırnaklarıyla yerden) ateş çıkaranlara,
3. Sabahleyin akın edenlere,
4. Tozu dumana karıştıranlara,
5. Derken bir topluluğun ortasına dalanlara yemin ederim ki,
6. Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür.
7. Ve kendisi de buna şahittir.
8. Gerçekten o dünya malını çok sevdiği için katıdır.
9. Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatılacak.
10. Ve sinelerin içindekiler derlenecek.
11. O gün Rableri onların bütün yaptıklarından haberdardır.
Adiyat sûresi, her namazda okunan zammı sûrelerden biri değildir. Fakat okumak isteyen bir kişinin namaz kılarken okumasında bir sakınca yoktur. 11 ayetten oluştuğu için kısa bir sûredir ve ezberlenmesi zor değildir. Kur'an-ı Kerim'den okumak için kesinlikle abdest alınmalıdır. Regl durumundaki bir kadın ile abdestsiz bir erkek, kağıttan veya ezbere bir şekilde okuyabilir. Kur'an'a abdestsiz olarak el sürülmediği ve okunmadığı takdirde bir mahsuru yoktur. Adiyat sûresi sûresi Türkçe meali yukarıda verilmiştir.
Savaş sırasında düşman üzerine saldıran atlar tasvir edilmekte ve eski savaşların insandan sonra en önemli unsuru olması dolayısıyla atlar üzerine yemin edilmektedir. Yeminin amacı, böylesine yararları bulunan ve insanların en çok sevdiği mallardan olan atları onlara bağışlayanın Allah olduğuna işaret etmek, o günün insanının gözünde çok değerli olan bu varlıklar üzerine yemin ederek müteakip âyetlerdeki mesajın gerçekliğine ve önemine dikkat çekmektir.
Burada "insan" kavramıyla genel olarak insan türünün kastedildiği, çünkü bütün insanlarda bu tür olumsuz özelliklerin az çok bulunduğu belirtildiği gibi (bk. İbn Âşûr, XXX, 502-503), özellikle hidayetten nasibini alamamış insanların söz konusu olduğu da söylenmiştir. Râzî, bu ikinci yorumun çoğunluğun görüşü olduğunu belirtir (XXXII, 67). Bu âyetler, söz konusu insanların tabiatlarına yerleşmiş bulunan Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük, kadir bilmezlik, mal biriktirmeye düşkünlük ve nimetin şükrünü yerine getirme vecîbesini umursamama gibi olumsuz özellikleri ortaya koymaktadır.
6. âyetteki kenûd kelimesinin bir hadiste şöyle açıklandığı rivayet edilir: "Öyle bir nankördür ki yalnız başına yer, kölesini döver, malî görevlerini yerine getirmez" (Taberî, XXX, 180). 7. âyet insanın kendisinin de bu nankörlüğünün farkında olduğunu, buna bizzat kendi vicdanının da tanıklık ettiğini belirtmektedir. Âyete "Şüphesiz buna Allah şahittir" mânası da verilmiştir (Taberî, XXX, 180). Bu takdirde âyet Allah'ın verdiği nimete karşı nankörlük edenler için bir uyarı anlamı taşır. Fakat birinci mâna bağlama daha uygundur.
Âyete ayrıca "Nankör kişi âhirette kendi aleyhine şahitlik edecektir" şeklinde de mâna verilebilir (Elmalılı, IX, 6021). "Mal" diye tercüme ettiğimiz 8. âyetteki hayır kelimesini Râgıb el-İsfahânî, "akıl, adalet, fazilet, faydalı nesne gibi genellikle insanların rağbet ettiği şey" şeklinde tarif etmiştir (Müfredâtü'l-Kur'an, "hyr" md.). Eski Araplar'da kelime sıklıkla "mal" ve özellikle "at" anlamında kullanılmaktaydı. Burada "çok mal, servet" mânasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Dünya menfaati ve servet biriktirme hırsıyla cimrilik ve nankörlük eden kimse bu haliyle aslında kendisine ne derece kötülük ettiğini düşünmeye davet edilmekte ve uyarılmakta; aksi halde o kişinin, kıyamet gününde, kabirlerde gömülmüş bulunanların dışarıya fırlatıldığı, bütün gizliliklerin ortaya döküldüğü (bk. Târık 86/9), kalplerde saklı gizli tutulan niyetler ve maksatların bile açığa çıkarıldığı zaman perişan olacağı bildirilmektedir. "Kalplerde gizlenenlerin ortaya konması", niyet halinde kalıp eyleme dönüşmeyen kötü düşüncelerin mutlaka cezalandırılacağını değil; davranışların dayandığı niyet ve yöneldiği amaçların değerlendirileceğini ifade etmektedir.
Bununla birlikte iyice tasarlanıp karar verilmiş, ancak imkân ve fırsat oluşmadığı için yapılamamış kararlara "kalbin amelleri" denilmekte, bunların da karşılığını bulacağı belirtilmektedir (meselâ bk. Gazzâlî, İhyâ, IV, 373-375). 11. âyette "İşte o gün (anlayacaklar ki) rableri onlardan tam mânasıyla haberdardır" buyurulması, Allah Teâlâ'nın onların niyetlerini ve yaptıklarını önceden bildiği gibi kıyamet gününde de her şeyden haberdar olduğunu ortaya koymaktadır.
Çünkü O'nun ilmi sonsuzdur, hiçbir şeyden gafil değildir, gizli olanı da âşikâr olanı da, öncekini de sonrakini de bilir. Dünyada verdiği nimetlere karşı nankörlük ve cimrilik ederek bu nimetlerden Allah yolunda harcamamış olan kimselerin yaptıklarından da mutlaka haberdardır ve âhirette bunu gösterecek, yapılanların karşılığını da verecektir.
1.Bu sûreyi gün içinde sık sık okuyan kişi, nazardan ve kötü enerjiden korunur.
2.Gece iyi uyuyamayan ve kabus görenlerin, yatmadan önce 7 kere okuması tavsiye edilir.
3.Düzenli bir şekilde okunduğunda geçim sıkıntısı azalır, okuyanın hanesine rahmet ve bereket yağar.
4.Adiyat sûresini üzerinde taşıyan bir kişi, düşmanının yüreğine korku salar ve Allah'ın yardımıyla ona karşı galip gelir.
Karia Suresi hakkında Hadis-i Şerif'te şöyle buyurulmuştur: "Kim Karia sûresini okursa, Allahü teâlâ kıyamet günü onun mîzânını (sevap terazisini) ağır getirir. (Hadis-i şerif-Kâdı Beydâvi Tefsîri) Dargın kişilere, Karia sûresi okunuşu ve Karia sûresi Arapça yazılışı okuması tavsiye edilir. Faziletleri olan bir sûredir, bu yüzden Türkçe anlamı, meali ve tefsirinin okunması tefekkür etmeye teşvik eder. Abdestsiz okunur mu ve regl iken okunur mu soruları, kadınların merak ettiği noktalardır. Cevabı en çok aranan sorular arasında, namazda okunur mu, kaç ayet ve kaç sayfa olduğu yer alır. Karia Suresi Kur'an-ı Kerim'in kaçıncı sayfasında, kaçıncı cüzde işte cevabı…
Bu sûre adını, birinci ayetinde geçen 'Karia' kelimesinden almıştır. Bu kelime, "kapıyı çalan, dehşetten yürekleri hoplatan" ve "kıyamet günü" anlamına gelir. Sûrede genel itibariyle, kıyamet günü meydana gelecek olaylardan, insanı bekleyen sondan, ahiret hayatından, sevabı ağır basanların cennete gireceğinden, günahkarları bekleyen azaptan bahsedilir. Mühim faziletleri olan sûrelerdendir. Bu nedenle, Karia sûresi okunuşu öğrenilerek her zaman okunmalıdır. Kur'an-ı Kerim'den okumak için Karia sûresi Arapça yazılışı muhakkak bilinmelidir. Fakat Kur'an'ı sadece okumak değil anlamak da gerekir. İşte Karia sûresi Türkçe anlamı, meali ve tefsiri ile ilgili ayrıntılar…
Karia Sûresi Okunuşu Nasıldır? Kur'anın 101. sûresi, nüzul olma sırasına göre ise 30. sûredir ve Mekke'de indirilmiştir. Kıyamet sûresinden önce, Kureyş sûresinden sonra gelir. 11 ayete sahiptir, Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzü ve 600. sayfasında bulunur. İşte Karia sûresi okunuşu… Bismillahirrahmanirrahim 1.El kariah 2.Mel kariah 3.Ve ma edrake mel kariah 4.Yevme yekunün nasü kelferaşil mebsus 5.Ve tekunül cibalü kelıhnil menfuş 6.Fe emma men sekulet mevazınüh 7.Fe hüve fi ıyşetir radıyeh 8.Ve emma men haffet mevazınüh 9.Fe ümmühu havıyeh 10.Ve ma edrake mahiyeh. 11.Narun hamiyeh
Karia Sûresi Türkçe Anlamı ve Meali Nedir? Kur'an-ı Kerim'den sûre okumanın en hayırlı şekli, abdestli okumaktır. Bu yüzden, Kur'an'a her dokunmadan önce abdest alındığından emin olunmalıdır. Dışarıda iken, regl iken veya abdest almanın mümkün olmadığı zamanlarda, Karia sûresi ezbere biliniyorsa abdestsiz okunabilir. Bilinen 10 tane zammı sûre vardır ve içlerinde Karia sûresi yoktur. Ancak, kişi ezberlediği takdirde namazda dilediği sûreyi okumakta özgürdür. Buna, Karia sûresi de dahildir. Bu sûrenin Türkçe anlamı aşağıda verilmiştir. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 1.Yürekleri hoplatan büyük felaket! 2.Nedir o yürekleri hoplatan büyük felaket? 3.Yürekleri hoplatan büyük felaketin ne olduğunu sen ne bileceksin? 4.O gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır. 5.Dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır. 6.İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse, 7.Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır. 8.Ama kimin de tartıları hafif gelirse, 9.İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye'dir. 10.Sen Hâviye'nin ne olduğunu ne bileceksin? 11.O, kızgın bir ateştir.
Karia Sûresi Tefsiri Nedir? "Korkunç ses" diye çevirdiğimiz kāria kelimesi sözlükte "şiddetle vurmak, çarpmak" anlamına gelen kar' kökünden türemiş bir isim olup kıyameti ifade eder. Arapça'da büyük felâket ve belâya da kāria denir (bk. Ra'd 13/31). Kıyamet dehşet verici halleriyle kalplere korku saldığı ve o günde suçlular cezaya çarptırıldığı için kıyamete kāria denmiştir. Bu âyetler, gerek üslûp gerekse anlam bakımından kıyamet olayının büyüklüğünü ve şiddetini ifade ettiği gibi kıyametin ne zaman meydana geleceğinin bilinemeyeceğini de göstermektedir. Kıyamet gününde insanların kabirlerinden kalkarak mahşer yerine gidişleri tasvir edilmektedir. İnsanlar o anda korku ve dehşet içerisinde dağınık bir halde bulunacaklarından yüce Allah onları sağa sola dağılmış kelebeklere benzetmiştir. Kabirlerinden kalkan insanlar büyük kalabalıklar oluşturacakları için de başka bir âyet-i kerîmede (Kamer 54/7) dağılıp savrulmuş çekirgelere benzetilmektedirler. O gün insanlar birbirlerini çiğnercesine hareket edip mahşerde toplanacaklardır (krş. Kehf 18/99).
Kıyamet gününde dağların yok olma safhalarından biri dile getirilmektedir. Başka âyetlerde anlatıldığına göre o gün dağlar parça parça olacak (Fecr 89/21), akıp giden kum yığını haline gelecek (Müzzemmil 73/14), atılmış renkli yüne dönüşecektir. Sonra da serap olacaktır (bk. Nebe' 78/20). Bütün bu tasvirler, kıyamet gününde yerkürede meydana gelecek olan sarsıntının ne derece şiddetli olacağını gösterir. "Tartılan ameller" diye çevirdiğimiz mevâzîn kelimesi ya "tartılan şey" anlamına gelen ve amelleri ifade eden mevzûn kelimesinin veya "terazi" anlamına gelen mîzanın çoğuludur. Meâlde birinci anlam tercih edilmiştir. İkinci anlama göre de kelime kinaye olarak yine tartılan amelleri ifade eder. Zira terazilerin ağır gelmesi, "onlarda tartılan eşyanın ağır gelmesi" demektir. "Tartılan amellerin ağır gelmesi" hayır ve iyiliklerin fazla olmasını anlatmakta ve Allah'ın rızâsının bu sayede kazanılacağını göstermektedir. 6-7. âyetler iyilikleri kötülüklerinden çok olan kimselerin nimetlerle donatılmış cennetlerde ebedî olarak mutlu ve müreffeh bir hayat süreceklerini ifade eder. Amellerin hafif olması ise kulun dünyada yaptığı iyiliklerin azlığı veya bulunmaması demektir. Bu âyet, dolaylı olarak "günahları ağır basarsa" anlamını da içermektedir. Bu ve benzeri ifadeler, konuyu insanların kavramasını sağlamaya yönelik temsilî anlatımlar olup, temel amaç, insanların adaletli bir şekilde yargılanıp hesap vereceklerini bilerek inanç ve amel hayatlarını sorumluluk bilinciyle oluşturmalarını sağlamaktır. Âyetlerde bildirilenler dışında âhiret olayları gayb âleminden olduğu için amellerin nasıl tartılacağı veya ölçüleceği hakkında söz söylemek yahut fikir yürütmek ise mümkün değildir. 9. âyette "kucaklayacak olan" diye çevirdiğimiz ümm kelimesi sözlükte "anne" anlamına gelir. Burada mecaz olarak "barınak" mânasında kullanılmıştır. Âyette, annenin çocuğuna kucak açıp onu bağrına basmaya can attığı gibi cehennemin de suçlulara kucak açarak onları içine almak için iştiyakla beklediğini ifade eden kinayeli bir anlatım söz konusudur (bu ve başka yorumlar için bk. İbn Âşûr, XXX, 514-515). 8-9. âyetler, böyle iyi işleri az, kötülükleri çok olan kimselerin gidecekleri yerin cehennem olduğunu göstermektedir. Tefsirlerde buradaki hâviye kelimesinin cehennemin isimlerinden biri olduğu belirtilmiştir.
Karia Sûresi Faziletleri Nelerdir? 1.Bir işin yolunda gitmesi için her gün 100 defa okunursa, Allah'ın izniyle o iş başarıyla sonuçlanır. 2.Sürekli okuyanlar, kendilerini ve ailelerini belalara karşı korumuş olur. 3.Küskünlüklerin son bulması için bu sûrenin okunması çok hayırlıdır. 4.Karia sûresini üzerinde taşıyanlar, maddi sıkıntılardan kurtuluşa erer.